Senaryosunu da yazan Hwang Dong-hyuk'un yönetmen koltuğunda oturduğu "Squid Game", göz yumulan kadar "şiddet" ile rakibe uygulanabilecek her türlü "hilenin" mubah da sayılarak izin verilebileceği, nefes kesen emsalsiz bir hayat da kalma ("survival") mücadelesi olarak geliyor karşımıza...
Dakikalar ilerledikçe insan doğasına özgü olan "bencillik" ve "acımasızlığın", psikolojik bir gerilim unsuru olarak ön plana geçtiği diziyi Dong-hyuk; çocukların iki gruba ayrılarak oynadıkları, kuralları oldukça "basit" ama bir o kadar "ölümcül" de olan / olabilen "Kalamar Oyununun" tanıtımı ile başlatır...
Hani artık nasıl tanımlarsanız tanımlayın; bu film yahut da dizinin adının, birebir Türkçe karşılığı da budur zaten...
Gelin isterseniz söz konusu bu diziye daha yakından bakalım...
BÖLÜM 1
"Kırmızı Işık, Yeşil Işık":
O gün, bir şoför ve kumar bağımlısı olup yaşlı annesi (Kim Young-ok) ile birlikte yaşayan ve bankalar ile tefecilere karşı gırlağına kadar borca batmış olan Seong Gi-hun'un (Lee Jung-jae), boşandığı karısından (Kang Mal-geum) doğan on yaşındaki kızı Ga-Yeong'un (Reagan To) doğum günüdür...
Bu nedenle, hediye alması için annesi Seong Gi-hun'a bir miktar para verir...
Bununla yetinmeyen Seong Gi-hun, gizlice kaptığı annesinin kredi kartından çektiği para ile soluğu bir ganyan bayisinde alır ve cebindeki bütün parayı at yarışına yatırarak, işte tesadüf bu ya, sağlam miktarda bir kazanç da elde eder...
Ancak mutlu ve mesut bir şekilde evine doğru yönelmekteyken borçlu olduğu tefecilerden birini gördüğünde paniğe kapılarak kaçmaya başlayan Seong Gi-hun, farkında olmadan yolda cebindeki parasını, yıllardır pompalanan anti-komünist propaganda neticesinde, komünist kuzeyden kapitalist güneye göçtüğü an da, kendini refah içinde bulacağına inandırmış olan çaresiz bir yankesiciye (Jung Ho-yeon) çarptırmasınının ardından beş parasız bir biçimde alacaklılarınca enselenir...
Ki bizce bu, bugüne kadar yapılmış en önemli kapitalizm eleştirilerinden biridir de...
Eğer Seong Gi-hun, bir sonraki ay borcunu kapatmazsa, bir böbreği ile bir gözünü kaybedeceğine dair olan bir bedensel bütünlük feragatnamesini imzalamak zorunda kalır...
Elinde kalan son para ile kızına yiyecek bir şeyler ısmarladıktan sonra dönüş yolundaki metro istasyonunda yanına yaklaşan şık giyinimli birisi kendisine çokça para kazanabileceği bir oyunu oynamayı teklif ederek kartını bırakır...
Evine döndüğünde Seong Gi-hun'ın annesi kendisine, kızının gelecek yıl annesi ve orada yeni bir iş bulan üvey babası ile beraber Amerika'ya taşınacaklarını, o yüzden de adam gibi bir iş bulmak suretiyle çocuğunun velayetini geri almasını öğütler...
Yoksa bir süre sonra Korece'yi de unutacak olan kızını tamamen kaybedecektir Seong Gi-hun...
Böylelikle büsbütün çaresiz kalarak, kendisine metro istasyonunda teslim edilen kartdaki telefon numarasını arayan Seong Gi-hun'da aniden kendini, önce gaz verilerek uyutulacağı ve tüm kişisel eşyalarına da el konulacağı bir minibüsün içinde...
Ardından da oyunun, 456 numaralı son oyuncusu olarak yatakhaneye dönüştürülmüş büyükçe bir koğuşta bulur...
Bulur bulmasına da, 101 no.lu Jang Deok-su'nun (Heo Sung-tae) hırpalamakta olduğu kendisini çarpan 067 no.lu yankesici Kang Sae-byeok'da (Jung Ho-yeon) oradadır...
Yerdeki Kang Sae-byeok için Seong Gi-hun ile Jang Deok-su'nun arasında ufak bir sürtüşme yaşanırken koğuşa gelen oyunun yüzü maskelenerek kimliği gizlenmiş yöneticisi, altı gün boyunca oynanacak altı oyunu kazanan oyuncuların oldukça yüklü miktarda bir para kazanacaklarını duyurur...
Bu arada aynı yöneticinin açıklamalarından; koğuştaki bütün oyuncuların, peşlerinde alacaklılarının koşuşturduğu borca batmış ve oyuna kendi iradeleriyle katılmış insanlardan oluştuğunu da öğreniriz...
Derken...
456 oyuncunun tamamına, oyun kurallarını da içeren bir "onam formu" imzalatılır...
Ve görevli personelin nezaretinde fotoğraflar da çektirilerek oyunların oynanacağı alana geçilir...
Sıra, çocukken de oynadıkları ilk oyundadır...
Ne midir bu?
"Yeşil ışık" denildiğinde tamamlanması gereken mesafe boyunca yürünecek veya mümkünse koşulacak, "kırmızı ışık" denildiğinde de tamamen hareketsiz kalınacaktır...
Aksi durumda, aynen hareket sensörünce tespit edilen 324. no.lu oyuncu gibi keskin nişancılarca vurularak anında diskalifiye olunacaktır...
Tabii bu da yetmez...
Her bir oyuncunun, kendilerine verilen beş dakikalık süre içinde söz konusu mesafeyi tamamlayarak, bedeninin tamamını kırmızı çizginin ötesine atması gerekmektedir...
Yoksa yine başarsız sayılacak ve vurularak öldürülecektir...
Üstelik vurulduktan sonra yaralı olarak hayatta kalsa bile, ölüler ile beraber tabutlara konularak fırınlarda yakılacaktır...
Bu oyunda, Seong Gi-hun'un hayatı, öncelikle 218 no.lu (çocukluktan bu yana arkadaşı da olan) Cho Sang-woo'nun (Park Hae-soo) ve tam bitime iki saniye kala da, 199 no.lu Abdul Ali'nin (Anupam Tripathi), neredeyse ilaç gibi gelen mucizevi öneri ve dokunuşları sayesinde kurtulur...
BÖLÜM 2
"Cehennem":
Bu bölümdeki oyun; 456 oyuncunun, sadece hayatta kalma becerisini gösterebilen 201'i tarafından oynanabilecektir...
Fakat tedirginliği gittikçe artan oyuncuların bir kısmı yöneticiden, yalvar yakar oyundan aflarını ve Cho Sang-woo'nun önerisi ile de imzaladıkları onam formunun üçüncü maddesinde belirtildiği gibi bir oylama yapılmasını isterler...
İsterler de...
Kazananlara dağıtılacak ödülün, 45,6 milyar Won (yaklaşık 38,6 milyon ABD doları) olduğu anlaşılınca, öneride bulunan Cho Sang-woo dahi oylamada, "Oyuna Devam" oyu kullansa da, 100'e karşı 101 oy ile oyun iptal edilir ve herkes öylece Seul sokaklarına bırakılıverir...
Ertesi sabah polis karakoluna ihbarda bulunmaya giden Seong Gi-hun, kimseyi yaşadıklarına inandıramadığı gibi komik bir duruma da düşer...
Yalnız özgürlüğüne yeniden kavuşan 201 oyuncudan Seong Gi-hun'un ileri derecede şeker hastası olan annesinin durumu hiç de iyi olmayıp, ciddi bir tedaviye ihtiyacı bulunurken, annesinin (Park Hye-jin) evi ile deniz ürünleri sattığı işyerini ipotek göstererek, bir menkul kıymetler şirketinin yatırım ekibinin başkanı olarak 6 milyar Won batırmış olan Sang-woo'nun durumu da çok daha parlak değildir...
Bu arada diziye, kayıp kardeşini arayan polis memuru Hwang Jun-ho'da (Wi Ha-joon) dahil olur...
Ki, kirasını da ödemeden ortalıktan kaybolan kardeşinin odasına girdiğinde Hwang Jun-ho, karakolda Seong Gi-hun'un diğer memurlara kanıt olarak sunduğu, üzerinde telefon numarası olan kartvizitin bir benzerini bulur...
Şimdi karakola geri dönerek asıl bulması gereken şey ise, kimliğini bilmediği Seong Gi-hun'un adı ve adresidir...
Öte yandan, işvereninden ücretini tahsil edemeyen Pakistanlı mülteci Abdul Ali ile annesi ve babasını, orada bıraktığı komünist Kuzey Kore'den, herkesin bir elinin yağ da diğer elinin de bal da olduğuna inandırıldığı ve bu bağlamda da sınırsız özgürlüklerin hüküm sürdüğünü umduğu kapitalist Güney Kore'ye iltica eden (ama ortalıkta öylesine tek başına kaldığı için) yankesici (lik yaparak ayakta durmaya çalışan) Kang Sae-byeok'un, (Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "Gençliğe Hitabesi"ne saygı duruşu ve hatırlatma yapmak amacıyla kullandığımız) "ahval ve şeraitleri" de oldukça bozuktur...
Durup bir sayarsak oyuna geri dönmesi için önünde hiçbir engel bulunmayan ve yeniden davet edilen kaç kişi etti...
Görünürde şimdilik dört...
Buna oyuna, "cebren ve hile" ile dahil olmaya çabalayan davetsiz misafir memur Hwang Jun-ho'yu da ekleyince ediyor beş...
Beyninde tümör bulunduğu için kaybedecek bir şeyi olmayan 001.no.lu Oh Il-nam (O Yeong-su) ile milyarlarca Wonluk bu oyunu kurgulayanları soymayı hayal eden ve dolandırdığı Filipin mafyasından kaçan 101 no.lu gangster Jang Deok-su'yu da ekleyince bakiye bayağı bir değişecektir...
Kolaylıkla tahmin edebiliceğiniz gibi bu saydıklarımız sadece ana karakterler...
Sırada, "Şemsiyeli Adam"ın anlatıldığı BÖLÜM 3 var...
Ama biz, o andan itibaren yokuz...
Şu ana kadar sizleri, "neo - noir" tarzda kurgulanmış olan düşük bütçeli 9 bölümlük Güney Kore kökenli bu muhteşem kapitalizm eleştirisi içeren Netflix dizisinin ana karakterleri ve finalde, bu karakterlerden hangilerinin oynanacak diğer "çocuk oyunlarından" sağ kurtulacağını kestiremediğiniz başlangıç hikayeleriyle ilk 2 bölümde buluşturmaya çalıştık...
Severek izleyeceğiniz ve ikinci sezonunu da sabırsızlıkla bekleyeceğinizden hiçbir kuşku duymadığımız dizinin geride kalan, tahmini imkansız sürprizler ile dolu olan 7 bölümünün tamamı sizlerde...
Keyifli seyirler,