Geliştiricisinin Drew Dowdle'ın olduğu dizinin senaryosunu C. J. Box'ın, diziyle aynı isimli karakter başlığındaki yirmi dört romanının (2001 - 2024) bir kısmından uyarlayarak on farklı senaristin kaleme aldıkları ve yönetmen koltuğunda da...
Aynen senaryoda olduğu gibi...
Diğer dokuz kişiye ilaveten Drew Dowdle'ın da oturmakta olduğu "Joe Pickett", yeni nesil bir western draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz...
Şu ana kadar, onar bölümlük iki sezon halinde çekilen ve devamının geleceğinden de herhangi bir şüphemizin bulunmadığı...
Müziklerini, korku - gerilimin ustalarından Mike Flanagan film ve dizilerinden de tanıdığımız Newton Biraderlerin yaptığı...
Bizce, sıra dışı olan bu Amerikan dizisine, "Monster at the Gate" adındaki ilk bölümüyle biraz daha yakından bakarak; temel karakterler ile işlenen konuyu anlamaya çalışmış olalım...
***
Ailesiyle birlikte Saddlestring, Wyoming'e taşınan, kendini işine adamış bir "oyun bekçisi (game warden)" olan Joe Pickett (Michael Dorman); emekliye ayrılan eski bekçi Vern Dunnegan'ın (David Alan Grier) yerine göreve başladığı ilk gün, geyik ailesinin en iri türlerinden elklerin...
Çitlerini tahrip ederek, içine girip depolanmış durumdaki samanları yiyerek beslendikleri bir çiftliğin önündedir...
***
Ve...
Kendilerine zarar vermeksizin, orayı terk etmelerini sağlamaya...
Ardında da...
Parçalanmış olan çiti onarmaya çalışırken...
Söz konusu çiftliğin sahibi de çıkıp gelir...
***
Tam birlikte tamirata başlayacaklarken...
Bu işlerde deneyimli olan Joe'ya göre...
Namlusundan çıkan kurşunun, bir bedene saplandığı; tek atışlık bir silah sesi duyuluverir...
***
Görevi gereği Joe...
Önceliği, bu sese ve onun sebep olduğu eyleme vermek zorundadır...
***
Böyle olunca da...
Köpeğini de yanına alan Joe, kamyonetine atladığı gibi...
Sesin geldiği yöne doğru, yola koyuluverir...
***
Vardığında da...
Ote Keeley (Benjamin Hollingsworth) adındaki tehlikeli bir avcıyla uğraşmak zorundadır....
Zira...
Mevsiminden önce, kaçak olarak avlanarak bir baba elki öldürmüş olan Ote; elindeki bıçakla, kürkü ve boynuzları da iyi para eden...
Etini, ailesine götüreceğini söylediği hayvanı parçalamakla meşguldür...
***
Bu durumda...
Ruhsatsız balık avlayan Wyoming valisi Budd'ı da, yanlışlıkla tutuklayan Joe...
Şimdi de...
Ne tür de hünerlerinin bulunduğunu bilmediği...
Ote'a ceza yazmakta da, son derece kararlıdır...
***
Halbuki...
Eski oyun bekçisi Vern; bu türden yasa dışı mevzularda Ote'a, göz yummaktaydı...
Aksi taktirde...
Mesleği avcılık olan Ote'un, av lisansını kaybederek; ikinci çocuklarına hamile olan karısı Jeannie (Leah Gibson) ve kızları April'dan (Vivienne Guynn) oluşan ailesini geçindirememesi...
Büsbütün kaçınılmaz olacaktı...
***
Bütün bunları göz önünde bulundurarak ani bir hamle yapan Ote; kendisine ceza yazmak için sabırsızlanmakta olan Joe'ya doğru hamle yaparak, belindeki tabancasını kaparak alır...
Sonrasında da, suratına doğrulttuğu silahla tehditler savurmaya başladığı Joe'yu; kendisine ceza yazmaması için ikna etmeye uğraşır...
Yoksa...
Joe'yu öldürmekte de, tereddüt göstermeyeceğini belirtir...
***
Neyse...
Bir karşı hamle de bulunan Joe, silahı yeniden eline geçirir...
Ancak çocukluğunda (Zebastin Borjeau)...
Kendisine şiddet uygulayan babası Gerorge'un (Kyle Mac) başına, uykudayken silah dayadığı an gözlerinin önüne geldiğinde; sonradan ceza yazarak defterini düreceği Ote'u serbest bırakarak oradan uzaklaşır...
***
Derken...
Yüzünde, Ote ile giriştiği boğuşma nedeniyle oluşan çiziklerle mesaisini tamamlayan ve evde bundan hiç bahsetmeyen Joe'nun...
Ağır ceza avukatlığına yeniden dönme planları içindeki karısı Marybeth Pickett (Julianna Guill) ile uyurlarken kendilerine şarkı söylediği küçük kızları Sheridan (Skywalker Hughes) ve Lucy (Kamryn Pliva) ile de tanışırız...
***
O gün için...
Joe'yu bekleyen diğer bir sürpriz de, karısı Marybeth'in üçüncü çocuklarına hamile olmasıdır...
***
Ertesi sabah...
Pickett ailesi, Saddlestring kasabasının meydanındadır...
Orada rastladıkları kasabanın yerlilerinden birisi de, eski bekçi Vern Dunnegan olur ve Marybeth ile kızlar yanlarından ayrılır ayrılmaz Joe'ya...
Alkolik Ote Keeley ve benzerlerine karşı, biraz daha esnek davranması hususunda...
Dostça bir uyarıda bulunur...
***
Çünkü...
Nerede ve hangi vakit, ne yapacakları belli olmayan, Ote ve Ote benzeri tehlikeli tiplerin; kaybedecekleri çok da fazla bir şeyleri bulunmamaktadır...
Ki...
Bu da onları, tahmin edilemez kılmaktadır...
Yok Joe...
İlla da işini yapmak istiyorsa...
Ama bunu icra ederken de, karısını dul ve çocuklarını da babasız bırakmayı arzulamıyorsa; yerli ve yabancı turistlere odaklanmalıdır...
***
Fakat...
Oyunu, kendi kurallarına göre oynamak da ısrarlı olan Joe'nun, Vern'in bu yumuşak olması şeklindeki nasihatine aldırmayacağı ve ceza keserek elinden aldırdığı ruhsatını Ote'a iade etmeyeceği de apaçık ortadadır...
Zaten bunu...
Vern'e hitaben...
"Kusura bakma, ben işleri biraz farklı yapacağım..." biçimindeki seslenişinden de anlıyoruz...
***
Anlıyoruz anlamasına da...
"Spoiler" vermek suretiyle...
Fırsat bulup da, bu şahane diziyi bugüne kadar izlememiş olanların ağızlarının tadını kaçırmamak adına; anlatımı, burada noktalıyoruz...
***
Nate Romanowski (Mustafa Speaks), Marybeth'in annesi Missy (Sharon Lawrence), Şerif Barnum (Patrick Gallagher) ve Wacey Hedeman (Paul Sparks) gibi önemli şahsiyetlerinde mevzuya dahil olacakları dizinin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; bir oyun bekçisi olarak Joe Pickett'ın sadece, eyalet yasalarını uygulayarak vahşi yaşamı koruyan bir kolluk görevlisi olmak yerine...
Kasabadaki cinayet davalarını da soruşturan, bir dedektife de dönüştüğü...
(Şimdilik) 19,5 bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,