The Lazarus Project kullanıcı yorumları

Joe Barton'ın...

Senaryosunu kaleme almasının yanı sıra, yaratıcılığını da üstlenmiş olduğu "The Lazarus Project"; fantastik bir drama olarak geliyor karşımıza...

***

Gelin isterseniz, şu ana kadar; sekizer bölümlük iki sezon halinde çekilmiş olan ve izleyicisiyle...

Birleşik Krallık' ta Sky Max ile Now, Amerika'da da TNT platformları aracılığıyla buluşturulan bu diziye biraz daha yakından bakalım...

***

Saat, sabahın 7:00'sini günlerden de 1 Temmuz'u gösterirken...

İlk uyanan...

Yataktaki Sarah Leigh (Charly Clive)...

İşittiği tıkırtılar sayesinde, "Çöpçüler geldi..." diye seslenirken...

Aynı Sarah'ın elini yüzüne koyduğu...

Yanındaki George Addo (Paapa Essiedu) ise de, suratını ekşiterek; "Kahretsin... Çöp kutularını çıkartmadım..." biçiminde söylenmektedir...

***

Yine de...

Bu aksaklığa pek de aldırmayan George...

Kahvaltıyı hazırlar hazırlamaz soluğu, geliştirmekte olduğu fütüristtik bir cep telefonu uygulaması için; işletme sermayesi temin etmek amacıyla, müdürüne (James Thorne) sunum yapacağı bir bankada alır...

***

Çok geçmez...

İkna ettiği müdürden, parayı kopartan George'un sevinci...

Bu kez de, kız arkadaşı Sarah'ın çocuklarına hamile olduğunu öğrenmesiyle...

Neredeyse, çifte kavrulmuşa dönüşür...

***

Ardından da...

Muhteşem bir düğün ile evlenirler...

***

- Üç ay sonra -

Tüm dünyada...

Günlük bulaş sayısının, korkunç bir şekilde artmaya devam ettiği Mers virüsü pandemisi söz konusudur...

Ve...

Hemen herkes, Covid-19'dakine benzer bir biçimde...

Maske ile dolaşmaktadır...

***

Zira...

Sadece İngiltere'deki günlük ölümler, 1700'e ulaşmış ve artık hastanelerin acil servislerinde de yer kalmadığı gibi...

Şimdi de...

Bir sonraki aşamadaki tedbirlerin, neler olacağı tartışılırken...

Herkese, evde kalmaları ve gerekmediği sürece dışarıya çıkmamaları öğütlenmektedir...

***

Derken George...

Aradan altı aylık bir süre geçmiş olmasına karşın...

Dizinin en başındaki...

"Saat, sabahın 7:00'sini günlerden de 1 Temmuz'u gösterirken...

İlk uyanan..."

Diyerek anlattığımız sahneler ile bankada randevusunun olduğu günü yeniden yaşamak üzere, aynı güne tekrar uyanır...

***

Yalnız...

Sarah ve daha önce kendisinden krediyi, zorlanmadan kaparak şirket kurduğu ve kısa sürede kazandığı paralarla...

Düğünlerini de rahatlıkla finanse edebilmesine olanak sağlayan bankanın müdürü dahil...

Olmak üzere...

Kendisi dışındaki hiçbir kimse...

Bütün bunların, birebir olarak zaten yaşanmış olduğunu anımsamaz...

***

Ve George bunu...

Banka müdürüne anlatmaya kalkıştığında da...

Tuhaf görünmesi sebebiyle krediyi, bu sefer alamaz...

***

Bir de Sarah...

George'un tüm ısrarına rağmen...

Mevcut ekonomik durumlarının, çocuk büyütmeye elverişli olmaması gerekçesiyle...

Hamilelik testi yapmayı reddetmekte...

***

Üstelik...

Aynen banka müdürü gibi kafayı sıyırdığını düşündüğü George'a...

Bir psikolog veya bir terapiste görünmesini önermekte...

***

Hatta...

Bu da fayda etmeyince...

Kendisini terk edip...

Annesinin yanına yerleşeceğini söyleyerek, evden ayrıldığında...

***

Ardından koşuşturan George'u...


"Bırak gitsin...

Güven bana... Bu böyle yürümeyecek...


Olanlara, sen hazır değilsin... O, nasıl hissediyor sence?

Neyse, onunla yine bir şans yakalayacağından eminim...


Sen bir şey arıyordun George... Zaman yolculuğu, zaman döngüsü, zaman sıçrayışı gibi...

Ve virüs salgını için endişelisin... Ki endişelenmelisin de... Durum, haberlerde söylediklerinden çok daha vahim...


Bak ne diyeceğim... Bütün bunlar bir daha tekrarlanırsa, doğrudan bu adrese git..." diyerek...


Durduracak olan Hint asıllı Archie (Anjli Mohindra) adındaki bir kadın...

Cebinden çıkarttığı, üzerinde "Clock Makers House" yazılı kartı...

Kendisine verecektir...

***

Bir altı ayın daha dolması nedeniyle...

George yeniden...

Saat, sabahın 7:00'sini günlerden de 1 Temmuz'u gösterirken..

Yatağından fırlayarak...

Defalarca Sarah'ı öper...

***

Ardından da...

Kredi alarak iş kuracağı bankayı denemeye, teşebbüs dahi etmeden...

Doğrudan...

Eline adresi tutuşturan Archie'yi bulmak gayesiyle yola koyuluverir...

***

Ve ondan da...

Vücudundaki hücrelerin, tuhaf bir şekilde değişmesi nedeniyle; kendisinin bir mutant olmasına ilaveten...

Dünya nüfusunun, % 0,000001'nin...

Bu zaman sıçramalarını, hatırladığını ve genelde de bu yeteneğin...

Uygun adaylara verildiğini...

***

Çok nadiren de bazılarının, doğal yollardan bu beceriyi geliştirdiklerini...

Ve kendisinin de...

İşte bu sonunculardan biri olduğunu öğrenirken...

***

Archie, bu sıçramaların...

Diplomatik, bilimsel ve askeri yollarla meydana gelen toplu yok oluşları...

Zamanı geri alıp...

Önlemeye kendini adamış, çok gizli bir çok uluslu bir örgütün...

"Lazarus Projesi" isimli...

Bir ürünü olduğunu da itiraf edecektir...

***

Sonrasında da...

George'u yanına alan Archie...

Onu, merkez binalarına götürüp...

Kendileriyle birlikte çalışması için ikna etmeye çalışacak...

***

Ertesi günde...

Dünyayı kurtardıktan sonraki günün akşamındaki en büyük eğlencelerinin...

Bir karaoke bara gidip, ucuz içkiler içerek şarkılar seslendirmek olan...

Grubun lideri Elisabeth "Wes" Wesley (Caroline Quentin) ve diğer üyeler Blake (Lorn Macdonald), Greta (Salóme Gunnarsdóttir), Erik "The Dane / Danimarkalı" Erikson (Lukas Loughran) ve kendisi gibi doğal bir mutant olan Shiv (Rudi Dharmalingam) ile tanışmasını sağlayacaktır...

***

Film olarak...

"Groundhog Day" (1993) ve "Live Die Repeat: Edge of Tomorrow" (2014) ile "Russian Doll" (2019) adındaki diziyi anımsatmasına ek olarak...

Aksiyon meraklılarını da, yeterince tatmin edeceğini tahmin ettiğimiz dizinin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; sıkılmadan seyredebilme garantisi verebileceğimiz, (şimdilik) 15 buçuk bölüm daha bekliyor olacak...

***

Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...

"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...

Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...

25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...

Keyifli seyirler,