Senaryosu ile karakterlerini, yaratıcılığını da üstlenerek ana dizi "The Walking Dead" den (2010 - 2022) uyarlayan David Zabel'ın, yardımcı yazarlarla beraber kaleme aldığı "The Walking Dead: Daryl Dixon"; görsel efekt ve yeşil perde teknolojilerinin yanı sıra olağan üstü makyaj uygulamalarının sayesinde...
Büyük usta George A. Romero'nun sinema dünyasına, eşsiz bir armağanı olan...
Kıyamet sonrasında yaşanan ve "aylak (walker)" olarak adlandırılan yürüyen zombilerin, başrollerde oynamaya devam etmekte oldukları bir korku gerilim olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, şu ana kadar sadece bir bölümü vizyona sokulmuş olan, altı bölümlük bu AMC platformu dizisine...
İlk bölümüyle, biraz daha yakından bakalım...
***
Ters dönmüş bir sandalın üzerinde yatmakta olan Daryl Dixon (Norman Reedus)...
Fransa'nın güneyindeki sahillerden birine doğru sürüklenirken, aniden denize düşerek uyanır...
***
Zaten...
Karaya da...
Yürüyerek ulaşılabilecek mesafedeki bir yerdedir kendisi...
***
Çok da büyük bir çaba göstermesine gerek kalmaksızın...
Varır varmaz da...
Plastik bir deniz kovasının içindeki suyu kafasına diken Daryl...
Sahilden, içerilere doğru yürümeye başlar...
***
Orijinal "Walking Dead" dizisinden de aşina olduğumuz, kırık dökük şeylerin arasından süzülerek geçen Daryl; Fransızca olarak yazılmış, bir yönlendirme levhasının önünde durarak...
Şaşkınlıkla bakınıverir...
***
Nihayetin de...
Yürümekte olduğu yol kendisini...
Issız bir kasabanın, rıhtımına park edilerek terk edilmiş...
Bir teknenin içine götürür...
***
Bulabildiği suyu içmekten, yine çekinmeyen Daryl için...
Bu teknedeki en değerli eşya, seyir defteri niteliğindeki bir ses kayıt cihazı olup...
Ondan...
Bir aile babasının sesi aracılığıyla, şu bilgilere ulaşır...
"Denizde on dokuz ay geçti...
O şeyden uzak durmaya çalışıyoruz...
İspanya'yı döndük... Hiçbir yer güvenli değil...
Sırada Marsilya var... Belki Fransa'nın güneyi iyidir...
Güvenli bir yer, mutlaka olmalı...
(Ailenin annesi) Sue kalp krizi geçirdi... Elimizden bir şey gelmedi...
(Bir zombiye dönüşmemesi için) Onu, halletmek zorunda kaldım...
Haziran'da, onuncu yıl dönümümüz olacaktı...
(Ailenin küçük oğlu) Honey sürekli ağlıyor... Annesini istiyor...
Huzur istiyor, eskiden olduğu gibi...
Eve dönmek istiyor..."
***
Ardından da...
Daryl...
Aynı ses kayıt cihazına, kısaca kendinden de söz eder...
"Benim adım, Daryl Dixon... Amerika'daki, Commonwealth adındaki bir yerden geliyorum...
Bir şey aramaya çıkmıştım... Tek bulduğum bela oldu...
Eğer geri dönemezsem, denediğimi bilsinler istiyorum...
Zaten hala da deniyorum..."
***
Kendine, bir silah da edinen Daryl...
Yeniden yola koyulur...
***
Yiyecek bir şeyler bulmak umuduyla...
Eskiden bir fabrika olduğu anlaşılan bir binaya giren Daryl'ın etrafı...
Çok kısa bir süre içerisinde, çıkarttığı seslere uyanan "aylaklarca" çevrilir...
***
Neyse...
Paçayı güçlükle kurtaran Daryl'ın aldığı tek hasar, üstüne sıçratılan asit nedeniyle...
Sol kolunun, ciddi anlamda tahriş olmasıdır...
***
Yolda durarak kolunu saran Daryl...
Tepedeki silahlı bir kadının, kendisini gözetlemekte olduğunu fark eder...
Ama...
Durmaz ve yürüyüşünü sürdürür...
***
Yeri gelmişken, hemen belirtmiş olalım ki...
Köşe bucak her yere...
"Tanrı seni seviyor..." el ilanlarını yapıştıran o kadın...
Dini bir grubun rahibelerinden Isabelle'dir (Clémence Poésy)...
***
Derken Daryl...
Tıbbi malzeme karşılığında, kendisine elma verecek olan Maribelle (Carmen Kassovitz) ve dedesi Gullaume (Bernard Bloch) ile karşılaşır...
...
Tam...
Maribelle ile Gullaume, Daryl'i kendilerine katılmaya davet ederlerken...
Bir araçla yanlarına gelen iki silahlı çapulcunun saldırısına uğrarlar...
***
Üçü birlikte verdikleri mücadele sonrasında...
O iki çapulcuyu öldürerek kurtuldukları anda da...
***
Maribelle ile Gullaume...
Yaralanmış olan Daryl'i de saf dışı bırakıp, eşyalarını da alarak kaçmak...
Ve...
Hatta öldürmek üzereykeler...
***
Daryl'ın imdadına...
Isabelle yetişiverir...
***
Sonrasında da...
İnsanlığın, tanrının bir sınavından geçirildiğine inanan...
Rahibelerden oluşan dini bir grubun manastırına kaldırılarak, tedavi altına alınır...
***
Diğer rahibelerin, kendisinden uzak durmaya çalıştıkları Daryl'ın dışında kalan...
Manastırdaki tek erkek, orada eğitilerek büyütülmüş olan küçük Laurent'dir (Louis Puech Scigliuzzi)...
Ve..
O Laurent, Daryl ile tanışarak konuşmaya...
Neredeyse can atmaktadır...
***
Bu arada...
Öldürülen iki çapulcu arkadaşlarını arayan üç silahlı adam...
Durdurarak sorguya çektikleri Gullaume'u öldürürken, yanlarına aldıkları Maribelle'den...
Kendilerini, olay mahalline götürmesini isterler...
***
Öte yandan...
Tedavisi tamamlanan Daryl...
Kilisenin, bir aylağa dönüşmüş olan Rahibi Peder Jean'ın (Hugo Dillon)...
Yeniden doğması beklentisiyle, bir hücreye kapatılmış olduğunu duyduğunda...
***
Manastırdakilerin zır deli olduklarını düşündüğü için...
Orayı hemen terk etmeye karar verse de...
***
Isabelle Daryl'dan...
Dünyayı kurtaracak yeni Mesih olduğuna inandıkları Laurent'e destek vermesi için...
Kendileriyle beraber kalmaya ikna etmeye uğraşır...
***
Ama bu...
Amerika'ya dönme fikrini kafasına koymuş olan Daryl'in umurunda bile değildir ve o sebeple de manastırdan ayrılır...
***
Yalnız hemen ifade edelim ki...
Öldürülen Henry ve Michel isimli iki çapulcunun katili olarak Maribelle...
Doğrudan Amerikalı Daryl'i hedef gösterdiği için...
Aynı çapulcu takımının...
Bay Codron'un liderlik ettiği diğer elemanları, içeriye girip arama yapmak amacıyla manastıra yönelmişlerdir...
***
Elbette sonuçlarını...
Onların geldiklerini gören Daryl...
Amerika'daki deneyimlerinden de bildiği için...
Manastırdakileri, o çapulcular karşısında...
Kendi kaderlerine terk etmeyecektir...
***
Aynı isimli serinin amiral gemisi "The Walking Dead"den hoşlanmış olanları, yeterince tatmin edeceğinden...
Kesinlikle emin olduğumuz, bu mini dizinin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; beklenmedik sürprizleri de bünyesinde barındıran, heyecan dolu bir beş bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,