Sıcak Kafa kullanıcı yorumları

2 Aralık 2022 Tarihinde Netflix’te yayınlanan ilk Türk Distopya dizisi. Dizinin yayınlanmış olan ilk sezonu İstanbul’da geçiyor. Ancak ne İstanbul ne de Türkiye, bildiğimiz hali gibi değil. Ülkede bir salgın hastalık yayılmış. Bu hastalık konuşarak yayılıyor ve insanda dizinin tabiriyle “abuklamaya” sebep oluyor. Yani saçma sapan şeyler söylüyorsunuz, bilincinizi kaybediyorsunuz ve bir daha asla eskisi gibi olmuyorsunuz. Bu hastalıktan korunmak içinse herkes kulaklık ile geziyor. Böyle bir salgın ortamında ise, salgını yönetmek için kurulan SMK (Salgınla Mücadele Kurumu) yönetimi bütünüyle ele geçirmiş. Ortada devlet yok; SMK var. Osman Sonant’ın hayat verdiği “Murat Siyavuş” karakteri ise diziye ismini veren “Sıcak Kafa”nın kendisi. Murat Siyavuş ise eski bir SMK çalışanı, hastalığa çözüm arayan bilim insanlarından oluşan eski bir ekibin üyesi.

Dizi hem ilk distopya dizisi olması hem de fikrinin ilgi çekiciliği ile zaten şu anlık Türk yapımları içerisinde net olarak bir rakibe sahip değil. Bir de oyuncu kadrosuna bakınca görüyoruz ki şöyle bir göz gezdiren hemen herkes hevesle koltuğunun başına geçecektir. Fakat bunlar her ne kadar bariz şeyler olsa da takdir etmek gerekir ki; dizinin hiçbir aşamasında bu etkenler göz önünde bulundurularak kolaya kaçılmamış. Kurgu, senaryo, ışık, atmosfer; hepsinde ayrı bir özen, ayrı bir emek olduğu ortada. Sonuçta objektif olarak da ortaya güzel bir şey çıkmış diyebiliyorum. Sürekli yüksek seviyede ilerleyecek bir aksiyon zinciri beklentisiyle izlerseniz başta belirtmeliyim ki hayal kırıklığına uğrarsınız. Ancak benim daha çok sevdiğim şekilde, ağır ağır yükselerek ve belirli bir gerilimi koruyarak sizi ekran başında tutmayı başarıyor. Ayrıca 8 bölüm içerisinde dahi karakterlerin derinliği ve dünya ile birlikte karakterlerin dönüşümü oldukça iyi işlenmiş. Özellikle Murat Siyavuş’un sezonun sonuna doğru dönüşümü bana Walter White’ı anımsattı zaman zaman. Böylesi karakter dönüşümlerinin yapımlar için fazlasıyla kıymetli olduğunu bildiğimden beni memnun eden farklı bir nokta oldu. Aklın ve zekânın ön planda ilerlemesi de arka planda büyük bir satranç oyunu ilerliyormuş hissiyle sizi bir sonraki hamlenin merakı içerisine çekiyor diyebilirim.

Yayınlanmasının üzerine Barış Özcan’ın diziyle ilgili paylaştığı videoda değindiği bazı bilgileri de sizlere aktarayım; dizi için tamamı Türkiye’den 7 ayrı görsel efekt şirketiyle anlaşılmış ve yüzlerce sanatçı çalışmış. Ayrıca Netflix’in Dark dizisinin coloristiyle çalışılmış. Tüm bunlar da izlemeyenler için heyecanı yukarıya çekiyordur eminim ki.

Bu salgın ortamını duyduğunuzda yaşamış olduğumuz pandemiden esinlenerek fikrin ortaya çıktığını düşünebilirsiniz ancak dizi Afşin Kum’un aynı isimli kitabından uyarlanmış ve eser salgından çok önce piyasaya çıkmış. Dizinin yapım çalışmaları da yine salgından çok önce, 2018’de, başlamış. Dolayısıyla fikrin temeli pandemiye dayanmıyor. Projenin ortaya çıkışının mimarı ise aynı zamanda yönetmenlik ve senaristlik görevlerinde bulunan Mert Baykal.
İçerisinde günümüz için birçok sistem eleştirisi bulunuyor olsa da bunlar kişiden kişiye ve bakış açısına göre değişiklik gösterebileceğinden ben değinmeyeceğim

Ancak olumsuz birkaç şey söylemem gerekirse; sezonun bu kadar belirsiz şekilde bitmemesini arzu ederdim. Fazlaca belirsiz biten sezonlardan hoşlanmıyorsanız izlemenizi tavsiye etmem, en azından 2. Sezon gelene kadar. Yeni sezon için merak uyandıracak bazı şeyler heyecanı arttırırdı belki ama bu denli çözülmeden sezonun soru işaretlerinin olması bende olumsuz bir izlenim bıraktı. Ayrıca sezon bütün bir şekilde bitmediğinden, yeni sezon geciktikçe yapımın sıhhati tehlikeye girecektir diyebilirim.

Nihai olarak söylemeliyim ki; böyle bir yapım ortaya koydukları için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Türk yapımlarının seviyesinin gelecekte daha iyi noktalara gelmesi için büyük bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten yapımla ilgili eleştirilerin olabildiğince ılımlı ve yapıcı olması gerektiği kanaatindeyim. 2. sezonu merakla bekliyorum...

2 Aralık 2022 Tarihinde Netflix’te yayınlanan ilk Türk Distopya dizisi. Dizinin yayınlanmış olan ilk sezonu İstanbul’da geçiyor. Ancak ne İstanbul ne de Türkiye, bildiğimiz hali gibi değil. Ülkede bir salgın hastalık yayılmış. Bu hastalık konuşarak yayılıyor ve insanda dizinin tabiriyle “abuklamaya” sebep oluyor. Yani saçma sapan şeyler söylüyorsunuz, bilincinizi kaybediyorsunuz ve bir daha asla eskisi gibi olmuyorsunuz. Bu hastalıktan korunmak içinse herkes kulaklık ile geziyor. Böyle bir salgın ortamında ise, salgını yönetmek için kurulan SMK (Salgınla Mücadele Kurumu) yönetimi bütünüyle ele geçirmiş. Ortada devlet yok; SMK var. Osman Sonant’ın hayat verdiği “Murat Siyavuş” karakteri ise diziye ismini veren “Sıcak Kafa”nın kendisi. Murat Siyavuş ise eski bir SMK çalışanı, hastalığa çözüm arayan bilim insanlarından oluşan eski bir ekibin üyesi.

Dizi hem ilk distopya dizisi olması hem de fikrinin ilgi çekiciliği ile zaten şu anlık Türk yapımları içerisinde net olarak bir rakibe sahip değil. Bir de oyuncu kadrosuna bakınca görüyoruz ki şöyle bir göz gezdiren hemen herkes hevesle koltuğunun başına geçecektir. Fakat bunlar her ne kadar bariz şeyler olsa da takdir etmek gerekir ki; dizinin hiçbir aşamasında bu etkenler göz önünde bulundurularak kolaya kaçılmamış. Kurgu, senaryo, ışık, atmosfer; hepsinde ayrı bir özen, ayrı bir emek olduğu ortada. Sonuçta objektif olarak da ortaya güzel bir şey çıkmış diyebiliyorum. Sürekli yüksek seviyede ilerleyecek bir aksiyon zinciri beklentisiyle izlerseniz başta belirtmeliyim ki hayal kırıklığına uğrarsınız. Ancak benim daha çok sevdiğim şekilde, ağır ağır yükselerek ve belirli bir gerilimi koruyarak sizi ekran başında tutmayı başarıyor. Ayrıca 8 bölüm içerisinde dahi karakterlerin derinliği ve dünya ile birlikte karakterlerin dönüşümü oldukça iyi işlenmiş. Özellikle Murat Siyavuş’un sezonun sonuna doğru dönüşümü bana Walter White’ı anımsattı zaman zaman. Böylesi karakter dönüşümlerinin yapımlar için fazlasıyla kıymetli olduğunu bildiğimden beni memnun eden farklı bir nokta oldu. Aklın ve zekânın ön planda ilerlemesi de arka planda büyük bir satranç oyunu ilerliyormuş hissiyle sizi bir sonraki hamlenin merakı içerisine çekiyor diyebilirim.

Yayınlanmasının üzerine Barış Özcan’ın diziyle ilgili paylaştığı videoda değindiği bazı bilgileri de sizlere aktarayım; dizi için tamamı Türkiye’den 7 ayrı görsel efekt şirketiyle anlaşılmış ve yüzlerce sanatçı çalışmış. Ayrıca Netflix’in Dark dizisinin coloristiyle çalışılmış. Tüm bunlar da izlemeyenler için heyecanı yukarıya çekiyordur eminim ki.

Bu salgın ortamını duyduğunuzda yaşamış olduğumuz pandemiden esinlenerek fikrin ortaya çıktığını düşünebilirsiniz ancak dizi Afşin Kum’un aynı isimli kitabından uyarlanmış ve eser salgından çok önce piyasaya çıkmış. Dizinin yapım çalışmaları da yine salgından çok önce, 2018’de, başlamış. Dolayısıyla fikrin temeli pandemiye dayanmıyor. Projenin ortaya çıkışının mimarı ise aynı zamanda yönetmenlik ve senaristlik görevlerinde bulunan Mert Baykal.
İçerisinde günümüz için birçok sistem eleştirisi bulunuyor olsa da bunlar kişiden kişiye ve bakış açısına göre değişiklik gösterebileceğinden ben değinmeyeceğim

Ancak olumsuz birkaç şey söylemem gerekirse; sezonun bu kadar belirsiz şekilde bitmemesini arzu ederdim. Fazlaca belirsiz biten sezonlardan hoşlanmıyorsanız izlemenizi tavsiye etmem, en azından 2. Sezon gelene kadar. Yeni sezon için merak uyandıracak bazı şeyler heyecanı arttırırdı belki ama bu denli çözülmeden sezonun soru işaretlerinin olması bende olumsuz bir izlenim bıraktı. Ayrıca sezon bütün bir şekilde bitmediğinden, yeni sezon geciktikçe yapımın sıhhati tehlikeye girecektir diyebilirim.

Nihai olarak söylemeliyim ki; böyle bir yapım ortaya koydukları için emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Türk yapımlarının seviyesinin gelecekte daha iyi noktalara gelmesi için büyük bir adım olduğunu düşünüyorum. Bu sebepten yapımla ilgili eleştirilerin olabildiğince ılımlı ve yapıcı olması gerektiği kanaatindeyim. 2. sezonu merakla bekliyorum...

kadro mükemmel , oyuncular ustalıklarını tekrar tekrar sergilemişler . dizi sürükleyici ve türk dizilerinde bir ilk olduğu icin ne kadar tebrik edilse azdır. herkesin izlemesi gerekiyor

MERHABA
ÖNCELİKLE BU DİZİ TÜRKİYE DE YAZILMIŞ İLK DİSKOPİK YAPIM OLDU İÇİN BENCE ELEŞTİRİ DEĞİL DAHA ÇOK TEBRİK ETMEK LAZIM AMA DİZİ DE BAZI OLAYLAR TUTARSIZ VE SONUCUNU PEK BAĞLAYAMAMIŞLAR, AKSİYON DAHA COK OLABİLİRDİ.
AMA YİNEDE SEVEREK İZLEDİM UMARIM 2 SEZON DAHA İYİ OLUR TÜRKİYE DE BÖYLE YAPIMLAR GÖRMEK BENİ MUTLU ETTİ.
DİZE DE EMEĞİ GEÇEN HERKESİ TEBRİK EDERİM İYİ BİR YAPIM OLMUŞ

Turkiyede çekilmiş en iyi dizi..herseyiyle emeği geçen herkesi tebrik ederim..kesinlikle 2.sezonu gelmeli,teşekkürler

İzlerken aklıma gelen ilk şey. İnşallah kurgudur olduğu. Ben çok beğendim 2. Sezonu merakla bekliyorum.

İlk 2 bölüm diğerlerine göre bi tık daha sıkıcı fakat sonrasında dizinin içine öyle bir giriyorsunuz ki bir anda bitiveriyor. Hele ki böyle bir şaheserin Türk yapımı olması ayrı bir konu

Oyunculuklar, kurgu, hikaye, replikler baştan aşağı rezalet. İzlediğim en kötü dizilerin ilk sırasında yerini aldı.