Senaryosunu, Mick Herron'un...
Aynı isimli, kara mizah ile de süslenilmiş dedektiflik roman serisinin...
"Slow Horses" (2010), "Dead Lions" (2013), "Real Tigers" (2016) ve "Spook Street" (2017) isimli kitaplarından uyarlayarak...
Morwenna Banks, Mark Denton, Will Smith ve Jonny Stockwood kaleme alırlarken...
James Hawes, Jeremy Lovering, Saul Metzstein ve Adam Randall'ın da yönetmen koltuklarında oturdukları "Slow Horses"; gerilim dozu ile konulardaki gizeminden taviz verilmeden ilerleyen, bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, yukarıda işaret ettiğimiz kitaplarla aynı isimlere sahip olan altışar bölümlük dört sezondan oluşan ve şu ana kadar da; bunlardan sadece üç tanesi, izleyicisiyle buluşturulmuş olan...
Nadide değerdeki bu Apple TV+ dizine biraz daha yakından bakalım...
***
Dizinin, ilk sezonunun...
"Failure's Contagious" adındaki ilk bölümü...
Merkez karargahtaki, MI5 Direktör Yardımcısı Diana Taverner'in (Kristin Scott Thomas), sevk ve idaresinde...
Görevli ajan River Cartwright (Jack Lowden) tarafından, Londra Stansted Havalimanı'nda gerçekleştirilmesi beklenen...
Bir teröristin etkisiz hale getirilmesi operasyonu...
Suçun kimden kaynaklandığı, anlaşılamayacak bir şekilde...
Başarısızlıkla sonuçlanırken...
Teröristin kendini patlatmasına engel olunamadığı, klasik bir MI5 eğitimi mizanseni ile başlar...
***
Derken...
Yağmurlu bir Londra sabahında...
Her zaman olduğu gibi...
Yine geceyi, günlük kıyafetleriyle ofisindeki kanepenin üzerinde geçirmiş olan (kurgusal olarak MI5'te gözden düşmüş ajanların sürgün edildiği) Slough House'un...
Çalışanlarına karşı, her daim kaba...
Ve...
Çorapları delik, pasaklı patronu Jackson Lamb (Gary Oldman)...
Uyanır uyanmaz sigarasını yakıp, pencereden dışarıya baktığında...
Gelmekte olduğunu gördüğü asistanı Catherine Standish (Saskia Reeves), içeriye girer girmez...
***
Yanına çağırarak...
Henüz işbaşı yapmamış olanların isimlerini sorar kendisine...
Zira...
Sonuncu kim olursa, aklınca tuvaletini...
Ona temizletmeyi planlamaktadır...
***
Elbette bu...
Catherine karakteri aracılığıyla...
Lamb'in tarzını yansıtmak gayesiyle yapılmış olan harika bir alegoridir yalnızca...
Yoksa ıskartaya çıkartılmış ajan eskilerinden kimsenin...
Fiziki anlamda, Lamb'in tuvaletini temizlemek gibi bir görevi bulunmamaktadır...
***
Neyse...
Yaşadığı fiyasko nedeniyle, MI5'ten sürülmüş olan diğerleri gibi...
Tamamen kovulmak yerine büyükbabası David Cartwright (Jonathan Pryce) sayesinde, River'ın da çalışmaya başladığı Slough House'da...
Ehliyet başvuruları, 2005 yılından kalma konsey vergi kayıtlarının çapraz karşılaştırılmaları, 90'lı yılların park cezaları, Luton kütüphanelerinden alınan kitapların listesi ve on yıl öncesinin Suriye uçuş kayıtlarını da içeren...
İncelenme talepli...
Angarya dosyaların, günlük dağıtım işlemi...
***
Düzenli olarak...
Ofisin yönetiminden de sorumlu olmasına ilaveten...
Alkol bağımlılığından kurtulmak amacıyla, terapi gruplarının akşam seanslarına da katılan...
Catherine tarafından gerçekleştirilirken...
***
Gözden düşmüş...
Faşizme varacak derecedeki aşırı sağcı gazeteci Robert Hobden'ın (Paul Hilton), gizlice ele geçirilen çöp poşetlerinin ayrıştırılması işi de...
Bizzat Lamb'in kendisince...
"Araf" olarak nitelendirdiği, Slough House'a dahi gönderilmemesi gerektiğini düşündüğü River'a verilir...
***
Bu arada...
Sidonie "Sid" Baker (Olivia Cooke)...
Masasındaki, kahve fincanını devirmek suretiyle...
Kafede tuzağa düşürdüğü Robert Hobden'ın, anahtarlığındaki flash bellek de yüklü bulunan dosyaları...
Ona çaktırmadan, kendi notebook'una yüklemiş...
Ve...
Şimdi de, getirerek Lamb'e teslim etmiş...
***
O da, götürüp...
MI5 karargahındaki James "Spider" Webb'e (Freddie Fox) iletmesi için River'a vermiştir...
***
Ki...
Her ne kadar kanıtlayamasa da...
River'a göre, havalimanındaki eğitim hatasını kendisine yaptırarak MI5'ten Slough House'a şutlanmasına sebep olan kişi de...
Bu Spider'dan başkası değildir...
***
Emaneti, koltuğunun altına alır almaz...
Hobden'ın belleğindeki dosyaların muhteviyatını, ziyadesiyle merak etmekte olan River...
Yolda girdiği, bir umumi tuvalette...
Slough House'un bilişim uzmanı Roddy Ho'ya (Christopher Chung) inceleteceği...
Bir kopyayı da kendine oluşturur...
***
Aynı günün akşamı...
Ülkedeki mültecilere karşı...
Irkçılığa varacak derecedeki aşırı sağcı politikacılar Peter Judd (Samuel West) ve Roger Simmonds ile bağlantıları bulunan gazeteci Robert Hobden...
Artık neden şüphelendiyse...
Tam kapanmak üzere toplanmakta olan sabah, flash bellekteki bilgileri kaptırdığı kafeye yeniden uğrayarak...
Garson Theodosios "Theo" Makris'e (Miltos Yerolemou), Sid hakkında sorular yöneltse de...
Karşılığını alamaz...
***
River'ın ilgisini çeken husus ise, MI5'in niçin Hobden'ın peşinde olduğu...
Ve...
Bu işi, kendisi üstlenmek yerine Slough House'a yaptırttığıdır...
***
Kafasındaki, bütün bu soruların yanıtlarını; büyükbabasından alabileceği kanaatine varan River soluğu...
Onun yanında alır...
***
Aynı günün akşamında...
Hassan Ahmed (Antonio Aakeel) isimli, Leeds Üniversitesi İşletme Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Asya kökenli bir İngiliz...
Kendilerini, Albion'un Oğulları olarak tanıtan ırkçı bir grup tarafından kaçırılarak rehin alınır...
***
Çektikleri, görüntüleri medyaya veren bu grup...
Bir sonraki günün sabahı...
Hassan'ı, kafasını keserek infaz edeceğini duyurmaktadır...
***
Böylelikle de biz...
"Spoiler" vermeden şu ana kadarki, dizinin ana karakterleri ile konunun işleniş şeklini tanıtım işimizi...
Tamamlamış oluruz...
***
Farklı bir yerde konumlandırılması gerekliliğine...
Muhakkak işaret etmek istediğimiz dizinin geride kalanında, siz değerli sinemasever dostlarımızı; casusluk ve polisiye kategorisinden hoşlananları, fazlasıyla tatmin edeceğinden kesinlikle emin olduğumuz...
Soluksuz olarak seyredilecek, yirmi üç bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,