Aralarında, yaratıcılığını üstlenen J.T. Rogers'ın da bulunduğu değişik isimlerce kaleme alınan senaryosu, Jake Adelstein'ın "Tokyo Vice: An American Reporter on the Police Beat in Japan" (2009) isimli gerçek anılarından uyarlanan "Tokyo Vice"; gerilim dozunun giderek arttığı, bir suç draması olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, bugüne kadar 2 sezon ve 18 bölüm (2022 - 2024) halinde çekilerek; HBO Max ve Max platformlarında hayranlarıyla buluşturulan...
Türünün, ilginç örnekleri arasında yer aldığını belirtebileceğimiz bu diziye biraz daha yakından bakalım...
***
Yönetmen koltuğunda usta sinemacı Michael Mann'in oturmakta olduğu dizinin ilk bölümü...
Dedektiflerden birinin...
Saldırıya uğrama riskine karşı, üzerlerine çelik yelekleri ile diğer teçhizatlarını giyinen...
Missouri'den Tokyo'ya taşınan Amerikalı gazeteci Jake Adelstein (Ansel Elgort) ile Tokyo Metropolitan Polis Departmanının organize suç bölümü dedektiflerinden Hiroto Katagiri'ye (Ken Watanabe)...
Görüntülü olarak...
Yakuza'nın iki numaralı adamıyla buluşmak üzere...
Gidecekleri kulüpte oturacakları yeri ve kendilerine hizmet edecek garsonu işaret etmekte...
Ve...
Bir başkasınca servis edilecek yiyecek ile içeceklere dokunmamalarını tembihlemiş olduğu bir sahne ile başlar...
***
Ancak restorana vardıklarında...
Kendilerinden önce gelen konukları...
Toplantının yerini dahi...
Çoktan değiştirmiştir bile...
***
Neyse...
Karşısına geçip oturduklarında iki numara...
"Ne araştırdığını biliyoruz... Durmanı istiyoruz..." dediğinde...
Jake'in yanıtı...
"Bunu aklımda bulunduracağım..." şeklinde olsa da...
İki numara sözlerini...
"Tozawa-san (Ayumi Tanida), organizasyondaki herkesin babasıdır... Bu hikaye onun için iyi değil... Anladın mı?
Eğer çekip gidersen, bu hiç meydana gelmemiş gibi olacak...
Ama onu yayımlarsan, saklanabileceğin bir yer yok...
Senin işini görmeden önce tüm aileni 'ziyaret ederiz'..." biçiminde sürdürdüğünde...
"Teklifinizi düşünürken, bir sigara içebilir miyim?" diyen Jake'in sigarasını iki numara yakar...
***
- 1999, İki Yıl Önce -
Japonya ve Japon diline alışma gayreti içindeki Jake...
12 milyon okuyucusu ile her gün buluşan...
Meicho Shimbun Gazetesi'nin...
Japonca yapılan yeterlilik sınavına girer...
***
Ardından da...
Üst katındaki dairede yaşamakta olduğu Takada-san'ın dükkanına gelen telefon aracılığıyla...
Amerika'daki Missouri Üniversitesi'nden Tokyo, Japonya'daki Sophia Üniversitesi'ne...
Üç yıl boyunca Japon dili ve edebiyatı okumak amacıyla transfer olan Jake...
Mülakata çağrılarak...
***
Kendisine...
Japonya'da, neden bir suç muhabiri olarak çalışmak istediği sorusu yöneltildiğinde...
Babasının, bir adli tabip olduğunu ve kendisini...
Olay mahallerine götürüp...
Cesetler ile cinayet dosyalarını gösterdiğinden...
***
Hatta...
Adli kanıtlardan yola çıkıp...
Olup biteni anlamanın...
Çok hoşuna gittiğinden bahseder...
***
Bu durum karşısında da...
O güne kadar hiçbir yabancının çalışmamış olduğu gazetede...
İşe alınır...
***
Artık onun ile aralarında Makoto "Tintin" Kurihira'nın da (Kosuke Tanaka) bulunacağı diğer çaylak gazetecilerin patronu...
Kıdemli bir gazeteci de olan başkan yardımcısı Emi Maruyama (Rinko Kikuchi) olacak...
Ve görevlerine ilk adımlarını...
Polis Basın Kulübü'nde atacaklardır...
***
Derken kendisinden...
Bir makale yazması da istenecek olan...
Jake'in ilk vakası da...
Henüz birbirlerini tanımasalar da...
Hiroto Katagiri ile de karşılaşacağı...
Hunharca bıçaklanarak öldürülen bir adamınki olur...
***
Bunun için de...
Maktulün evine uğrayan Jake...
Posta kutusunda...
Ona gönderilmiş, 36.600.232 Japon Yen'lik bir borca ait bir "Son Bildirim" tebligatına rastlar...
***
Sonrasında da...
Söz konusu mektubun gönderildiği adresi ziyaret eden Jake...
Bomboş ve yıkık dökük bir binada bulur kendini...
***
Yani ortalıkta...
Tebligatın sahibine dair...
Herhangi bir iz bulunmamaktadır...
***
Böylelikle de adamın...
Bir alacak verecek meselesi yüzünden öldürüldüğüne büsbütün ikna olan Jake...
Gazete için hazırladığı makalesinde...
Olayı...
Bir cinayet olarak değerlendirse de...
***
Yahudi asıllı Jake'e yönelik ırkçı tavırlarıyla dikkatleri üzerinde toplayan baş editör Baku (Kôsuke Toyohara) tarafından...
Polis henüz...
Böyle bir açıklama da bulunmadığı için...
Makalesi anında reddedilerek...
Polis raporunu...
Harfi harfine tekrarlaması istenir...
***
Yoksa...
İşten kovulması da...
Neredeyse...
An meselesidir...
***
Çaresiz kalan Jake soluğu...
Beraberce...
Samantha'nın (Rachel Keller) şarkı söyleyip...
Aynen Polina (Ella Rumpf) gibi...
Masa masa da dolaştığı Onyx Kulüp'e gidecekleri...
Gizlice Yakuza ile de iş tutan bir yardımcı ekip dedektifi olan Jin Miyamoto'nun (Hideaki Itō) yanında alır...
***
Ve ondan...
Japonya'da cinayet işlenmediği...
Ölümlerin, sadece kasıtsız öldürme ve kazaren ölme olabileceğini...
Eğer bir şahidin yoksa...
Asla cinayet olamayacağını...
***
O sebeple de...
Polisin, vaka çözmedeki başarı oranının düşürülmemesi ve kendisine olan güvenin sarsılmaması adına...
Gazetelerin de...
Polis ne derse...
Onu yazmak mecburiyetinde olduklarını öğrenir...
***
Çok geçmez...
Yaşlı bir adam...
Bıçaklanan adama gönderilen tebligattaki logonun bulunduğu bir kutudan çıkardığı kibritle...
Herkesin gözleri önünde...
Kendini yakarak intihar eder...
***
Ki Jake...
Her ne kadar...
Gazetesi kabul etmese de...
Bir şeyler döndüğünden son derece emindir artık...
***
Zaten...
Bu olayların peşini bırakmak niyetinde olmayan Jake...
Rüşvet verdiği polislerden aldığı adres ile intihar eden adamın karısına ulaşıp...
***
İşin içinde...
Akıl almaz faizlerle borç para veren...
Tahsil edemeyince de...
Borçluyu, uygun bulduğu bir yöntemle infaz ederek...
Öteki alacaklılarına...
Sağlam bir ders veren Yakuza'nın parmağı olduğu bilgisine ulaşacaktır...
***
Yakuza'ya karşı, Tokyo Metropolitan Polis Departmanı ve kendisini yalnız bırakmayan gazetedeki dostlarıyla beraber verdiği mücadelenin anlatılacağı, dizinin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Japonya'da gazeteci ve polis olmanın ne anlama geldiğinin de gözler önüne serildiği, 17 bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,