Son zamanlarda psikologların ve yaşam koçlarının dilinden düşmeyen simülasyon meselesi ele alınmış. Buradan yola çıkarak Tanrı, yaratılış, gerçeklik, kader, inançlar gibi mevzular da sorgulanmış. Biraz da içine felsefe sosu katılarak diziye felsefik bir açı katılmış. Gerçeklik bizim gördüklerimiz mi yoksa gördüklerimiz sadece zihnimizin bize bir oyunu mu? Tanrı, insana bir simülasyon kurmuş, insan da kendi zihniyle kendini gerçeklere gözünü kapatarak bir simülasyon kuruyor. Tasavvufta bir düşünce vardır: "Dünya sadece bir rüyadan ibarettir, ölüm bizi bu rüyadan uyandırıp asıl dünyamıza yani ahirete kavuşturacak." Ne kadar da uyuşuyor aslında filmin konusuyla. Tabii günümüzün saplantılı fikirlerine de gönderme yapılıyor. İnsanoğlu gerçeği görmek istemez, sadece görmek istediklerini görür. Yani işine gelene gerçek, gelmeyene de yalan der. Doğruların, gerçeklerin askıya alındığı çağımızda ne yazık ki aklını birilerini kiraya vermiş insanlara filmde geçen replikle karşılık vermek isterim: "Gerçeği görmek istiyorsan sadece bakış açını değiştir."