Wanda ve Vision, Marvel evreninde, Spider Man, Thor, Captain America, Iron Man, Hulk gibi reytingi çok yüksek kahramanlara oranla, atıl kalmış karakterlerdi. Onlara Black Widow, Hawkeye ve Falcon da dahil edilebilir. Bu yardımcı karakterler, DC evreninde Side-kick diye ifade edilen Batman & Robin tarzı bir görünümdedir. Marvel evrenindeki fark ise, bu karakterler, kimseye side-kick olmayıp, kendi güçleri orantısında, canları pahasına, fedakarca mücadele eden, sonra da yoluna giden, diğerlerine göre daha az süper kahramanlardır. Bu durum 70'lerdeki çizgi roman dünyasında da böyleydi. Şu bir gerçek ki reytingleri görece daha düşük olsa da, bu daha az süper kahramanlara, ana öyküye kattıkları yan hikayeler ve drama açısından ciddi ihtiyaç var. Bununla birlikte, Marvel evreninin ve zamanımızın sıkılgan ve doyumsuz tüketicileri için sürekli aynı kahramanlar üzerinden içerik üretmek kolay ve olası değil. Sinema perdesinde en seçkin hikayeleriyle bu muhteşem kahramanlar hızla tüketilmekte ve daha fazlası, daha farklısı, hep dahası istenmekte.
İşte yeni bir faz başlatan MCU, DC'dekinin aksine ve çok doğru bir kararla, farklı oyuncularla değil, sinematik evrenin oyuncularını digitale ve böylece beyaz cama taşıyarak işe başladı ki, bu çok önemli. Wandavision'da, ortalama bir seyirci için sabır zorlayan ve anlaşılmaz gelen bir siyah beyaz sit-com başlangıcı, giderek uzayınca, yavaş yavaş en ateşli ve acıkmış seyirciler için bile işler zorlaşmaya başladı. Yine de seyircisini şaşırtması açısından, sansasyonel bir iş olarak görünüyor. Derken durum giderek değişti, bildiğimiz Marvel tonu geri geldi ve hikaye toparlandı. Ancak, tüm hikayenin temelde, acıların kadını Wanda'nın dramına yaslanması, beklentilerin biraz altında kaldı diyebiliriz. Özellikle aksiyon, Vision'ın ev hayali kurduğu yerde son bulduğunda bu hissiyata ulaşıyorsunuz. Wandavision başrol oyuncuları Elizabeth Olsen ve Paul Bettany, sit-com tarafında da, finale doğru yükselen bir tempo ile akan gelişme kısmında da, inandırıcı, duygu geçirgenliği yüksek, üst düzey oyunculuklarıyla göz dolduruyorlar. Görsel efektler, hikaye anlatım dili, kostüm ve sinematografi açısından dizinin herhangi bir karesinde baksanız, bir Marvel filmi izlediğinizi düşünebilirsiniz. Özellikle, bu kalite ve dilin korunmuş olması, bir tv dizisi için gerçekten çok büyük başarı ve çıtanın yeni yerini çok yüksekte belirlemek anlamına geliyor. Öykü temelde biraz zayıf olsa da, görünen o ki, MCU, DC'ye karşı perdede yaptığını, beyaz camda da sürdürecek. Biz de jenerik akarken yeni sezon ya da bölümlere ilişkin bir kısa fragman var mıdır diye heyecanla beklemeye devam edeceğiz.
Cüneyt Aksoy