Yaratıcılığını üstlenmesinin yanı sıra...
Aynı Charlie Covell'ın Antik Yunan mitolojisinden esinlenilen senaryosunun yedi bölümlük kısmını da kaleme aldığı...
Ve...
Beş bölümünde Georgi Banks-Davies'in...
Geriye kalan üç bölümünde de Runyararo Mapfumo'nun yönetmen koltuğunda oturmakta oldukları "Kaos"; "kara mizah (dark comedy)" tarzda kurgulanılmış, fantastik bir drama olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, 29 Ağustos 2024 tarihinde...
Netflix platformunda, seyircisi ile buluşturulan sekiz bölümlük bu diziye biraz daha yakından bakalım...
***
Dizi...
Anlatıcısı Prometheus'un (Stephen Dillane)...
"Benim adım Prometheus...
Bazılarınız duymuş olabilir... Duymadıysanız da merak etmeyin...
Şimdilik tek bilmeniz gereken, bir mahkum olduğum...
Neden mi?
Çünkü belli bir kişi hakkında çok şey biliyorum...
Burası da onun yaşadığı yer...
Yani Olimpos Dağı...
Güç, insana pek çok şey verebilir... Ama zevk, genelde onlardan biri değildir...
(Zeus'u kastederek) Şu yürüyüşe bakın... Sıra dışı...
Her neyse, onun adı 'Tanrıların Kralı' Zeus (Jeff Goldblum)...
Ve Olimpiyatlar da...
Onun onurlandırıldığı bir bayram...
Fakat bu...
Bilincinizi aşan derecede katıksız bir şerefsiz olan Zeus için yapılmamalıdır...
Ancak merak etmeyin, onu devirmek amacıyla bir plan yapıldı... Bu planda 'üç insan', 'bir de kehanet' mevcut...
İlk insan burada, dünyada yaşıyor... Tam olarak Girit'te...
Bu ise, Evridiki... Riddy (Aurora Perrineau) denilmesini tercih ediyor...
Zeus'un devrilişinde oynayacağı rolden haberi bile yok... Şu anda kafasında başka şeyler var... Aşk meşk işleri, öyle deniyor galiba..."
Şeklindeki girişiyle başlar başlamaz...
***
"Tanrıların Kraliçesi" ve Zeus'un hem karısı hem de kız kardeşi olan Hera (Janet McTeer) ile Zeus'un oğlu "Zevk, Delilik ve Vahşi Çılgınlığın Tanrısı" Dionysus (Nabhaan Rizwan) ile de tanışırız...
***
Ki...
Yine Prometheus'a göre...
Dionysus sıra dışı biridir... Annesinin bir ölümlü insan olmasına rağmen... Kendisini ciddiye almadığını düşündüğü babası Zeus tarafından tanrılığa terfi ettirilmiş...
Ama...
Babasıyla birlikte...
Yeterince zaman geçirememektedir...
***
İşte sırf o yüzden de...
Bir sokak satıcısının da önerisiyle...
Konuya ilişkin olarak mesaj da vermek gayesiyle satın aldığı bir kol saatini Zeus'a hediye etse de...
Pek de fazla bir şey değiştiremezken...
***
Televizyonlardaki canlı yayında...
Başkan Minos'un (Stanley Townsend) konuşma yaptığı Olimpia Günü öncesinde...
Tanrılara adanmış bir anıtın açılışı da yapılmakta olup...
Özellikle de bu ayrıntı Zeus tarafından...
Büyük bir merak ve ilgi ile izlenilmekte...
***
Fakat...
Söz konusu açılış...
Anıtın üstüne...
Sprey boya ile "Fuck the Gods" yazılmış olması sebebiyle...
Müthiş bir fiyasko ile sonuçlanmaktadır...
***
Elbette bu durum...
Zeus'u ziyadesiyle öfkelendirir...
Ve tam da harekete de geçirirken...
***
Hera kendisini...
"Sen tanrıların tanrısısın..." diyerek sakinleştirirken...
Bunu yapan insanları cezalandırma işini...
Poseidon'a (Cliff Curtis) havale etmesini önerecek...
***
Ve derken...
Kendisine bir takım ima ve uyarılarda bulunan Cassandra (Billie Piper) ile karşılaştığı...
Market alışverişini tamamlayan Riddy'de...
Müzisyen kocası Orpheus'un da (Killian Scott) hazır bulunduğu evine geri dönecektir...
***
Çok geçmez...
Bakındığı aynada...
Ölümsüz olmasına rağmen...
İnsansı bir yaşlılık alameti olarak...
Alnında beliren dikey çizgiyi fark eden Zeus...
"Bir çizgi belirir, aile devrilir ve Kaos başlar..."
Kehanetinin gerçekleşmekte olduğu düşüncesiyle soluğu...
***
Kendisine yalan söyleyerek...
Zeus hanedanını yerle bir etmek üzere...
Harekete geçmeye hazırlanan bir takım insanlar hususunda uyarmak yerine...
Boş teselliler ile avutacak olan Prometheus'un yanında alırken bizde...
Neredeyse tüm baş karakterleri tanıtıp...
Konuyu da anlaşılır hale getirdiğimiz anlatımımızı...
Her zaman olduğu gibi...
Yine sıfır "spoiler" ile burada noktalarız...
***
Dizinin geride kalanında siz değerli sinemasever dostlarımızı; Zeus'u endişeye sevk eden asıl mevzuya derinlemesine değinilecek olan yedi buçuk bölüm daha bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,