Yaratıcılığını, Taika Waititi ile beraber senaryosunu yazıp yönettikleri aynı isimli Yeni Zelanda filminden (2014) uyarlayarak Jemaine Clement'in üstlendiği "What We Do in the Shadows"; Amerikalı FX platformunda yayınlanmak üzere konumlandırılmış, fantastik bir komedi dizisi olarak geliyor karşımıza...
***
Gelin isterseniz, yeşil perde ve görsel efekt teknolojileriyle başarılı makyaj uygulamalarının yanı sıra zorluk derecesi yüksek sahnelerinde dublör oyuncuların performanslarına yaslanılarak...
Her biri...
İzlerken yormayan, 22 ile 30 dakikalık süreler arasındaki 10 bölümden oluşan; şimdilik 5 sezonunun (2019 - 2023) çekilerek yayınlanmış olduğu ve 2024'ki altıncı sezonunun da, benzeri bir hevesle beklenildiğini tahmin ettiğimiz...
Ne yazık ki, ülkemizde ilgi görmemiş olan...
Bu şahane TV dizisine biraz daha yakından bakalım...
***
Kolundaki, saatine bakan ve ardından da, akşam vaktinin geldiğini belirten Guillermo de la Cruz (Harvey Guillén)...
"Vampir hizmetçiliği işi, hiç de kolay değil... Çok tehlikeli...
Nihayetinde, vampirler... Artık girebiliriz..."
Diyerek, büyükçe bir sandukanın bulunduğu odaya girip; mumları yakmasının ardından, "İyi akşamlar, efendim..." diye de seslenerek...
İçinde kendini...
New York, Staten Island'taki evde, birlikte yaşayan vampir grubunun lideri olarak tayin etmiş olan; 760 yaşındaki Nandor'un (Kayvan Novak) yatmakta olduğu sandukayı, kibarca tıklatıverir...
***
Bir sonraki gece...
Nandor'un hizmetinde oluşunun, onuncu yılını dolduracak olan bu Guillermo; efendisinin, kendisi için çok özel şeyler planladığını düşünmekte...
Hatta...
Ölümlü bir fani olmaktan kurtularak, bir vampire dönüştürüleceğini dahi ummaktadır...
***
Aynen...
Umut, fakirin ekmeğidir dedikleri bir tarzda...
***
Neyse...
Kendine gelerek ayaklanan Nandor, odasından çıkıp salona girer girmez...
Aynı evde kalmakta olan karı koca vampirler, 500 yaşındaki seks bağımlısı Nadja (Natasia Demetriou) ile 310 yaşındaki Leslie "Laszlo" Cravensworth'u da (Matt Berry); yanına gelmeleri için, aşağıya davet eder...
***
Zira...
Osmanlı İmparatorluğu döneminde, çok gaddar bir asker olan ve "Acımasız" olarak da tanınan Nandor...
Onlara, aldığı bir mektuptan söz edecek ve kütüphane bölümüne geçtiklerinde de...
Zarfından çıkartıp, okumaya başlayacaktır...
***
Ancak...
Mektuba gelemeden...
Kanı yarım içilerek, ertesi güne bırakılmış kurbanlar yüzünden; küçük Yunan adası Antipaxos'ta doğmuş olan Nadja'nın, "Çiftlikte gezinip, her şeyi kontrol etmeye çalışan büyük bir hindi..." şeklinde nitelendirdiği Nandor ile...
Kendini...
"Köyümüzdeki, en yakışıklı adam bendim..."
Biçiminde tanımlayan Laszlo arasında, hijyen konulu bir tartışma çıkar...
***
Ki Laszlo'nun, sözünü ettiği bu köy...
Cüzzam ve vebadan, son derece kötü etkilenmiş olup; Laszlo'da, cüzzama yakalanmış...
***
Ama...
Yaraları, Nadja'nın dışında kalan başkalarınca görülemediği için...
O günlerde Laszlo kendini, talihli hissetmektedir...
***
Ancak...
Laszlo açısından, asıl talihli olduğu durum...
Bir gece, Nadja tarafından ısırılarak; vampirliğe terfi ettirilmesidir...
***
Derken sıra yeniden...
Dünyayı, vampirlerin yönetmesi gerektiğine inanan Baron Afanas'ın (Doug Jones)...
Kendilerini ziyaret edeceğini bildirmek amacıyla yolladığı mektuba gelir...
***
Laszlo'ya göre Baron...
Aralarında, kendilerinin de bulunduğu vampirlerin; Amerika'daki etkilerinin, ne kadar olduğunu...
Bizzat gözleriyle görmek istemektedir...
***
Üstelik...
Nandor ile arkadaşları ve Guillermo'nun önlerinde...
Önlem alabilecek kadar, zamanları da bulunmuyorken...
***
Çünkü...
Vampir kraliyet ailesinin, en çekici üyelerinden Baron Afanas...
Ertesi akşam, çat kapı...
Karşılarında olacaktır...
***
Karşılama töreni için...
Siyah renkteki bir panel Van kamyonet ile Baron'un susuzluğunu gidermek gayesiyle de...
İki adet bakire ayarlanırken...
Bütün bunların hepsi, Guillermo'nun görevleri arasında yer alacaktır...
***
Çok geçmez...
İçinde bulundukları binanın bodrum katını, kendine mekan edinmiş bir enerji vampiri olan Colin Robinson'da (Mark Proksch)...
Nandor'un tüm uyarılarına rağmen Guillermo, yeterince sıkı kapatarak kilitlemediği için...
Baron hakkındaki konuşmanın yapılmakta olduğu...
Kütüphanenin kapısını, kolaylıkla açıp...
İçeriye dahil olur olmaz...
***
Meraklı gözlerle, kendilerini süzmek suretiyle...
Toplanma nedenlerini, anlama çabası içine girer...
***
Bu arada...
Güneş ışığından etkilenmemeleri sebebiyle...
Gündüzleri de, dışarıya çıkarak...
Normal insanların arasında dolanan enerji vampirlerinin, gereksiz yere konuşarak veya yaptıklarıyla çileden çıkartarak...
Öteki vampirlere de, yaptıkları gibi; onların enerjilerini tükettiklerini de öğreniyoruz...
***
Ki aslında bu...
Etrafımızda sıklıkla rastladığımız ve "gıcık" olarak sınıflandırırken de...
Kendilerinden, kesinlikle uzak durup bulaşmak istemediğimiz tiplerden...
Hiç de farklı değildir...
***
Elbette...
200 yıl önce, Avrupa'dan ayrılarak Amerika'ya yerleşmiş olan...
Evdeki bütün bu vampirlere hizmet eden Guillermo'nun tek vazifesi...
Nandor'u uyandırıp, onun talimatlarını not alarak yerine getirmekle sınırlı olmayıp...
***
Bütün bunlara ilaveten...
Evin temizliği, güneş ışıklarının içeriye girmesinin engellenmesi ve kanı emilmiş ölü bedenlerin yok edilmesi de...
Kendisine de, bir oda tahsis edilmiş olan Guillermo'nun sorumlulukları arasındadır...
***
İşte...
Tüm sezonların beş ana karakteri ile ilk sezonun temel konusunu oluşturan Baron'u tanıtmış olduğumuz dizinin yorumunu...
Fırsat bulup da, henüz bu diziyi seyretmemiş olanların; "spoiler" vererek, ağızlarının tadını kaçırmak arzusunda olmadığımız için burada noktalıyoruz...
***
Dizinin geride kalan, 49.5 bölümlük kısmında siz değerli sinemasever dostlarımızı; ters köşe sürprizlere ilaveten beklenmedik kıvraklıktaki esprileri de bünyesinde barındıran, dopdolu bir Amerikan dizisi bekliyor olacak...
***
Emek verilerek ve benzeri bir örneğine rastlamanızın da asla mümkün olamayacağı; alışılmış "nesir" tarzının dışındaki, yüzyıllar içinde güzel Türkçemize yavaş yavaş sızarak eklemlenmiş Arapça, Farsça ve Avrupa kökenli sözcükler bütününe entelektüel taklaların attırıldığı...
"Irkçılık", "faşizm", "homofobi" ve doğruluğunun bilimsel olarak kanıtlanması imkansız bir metafizikten ibaret olan "inanç övücülük" yahut da "yericilik" içermediği için...
Ezberleri bozan "lirik" bir anlatım dili de benimsenmek yoluyla...
25 - 30 kelimelik Türkçe bilgi haznesinin ötesine geçilerek yazılmış, bir başka "özgün" yorumda yeniden buluşmak dileğiyle...
Keyifli seyirler,