Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de kısa sürede sevilen yabancı diziler arasında kendine yer bulan Çernobil (Chernobyl), İngiliz-Amerikan yapımı beş bölümlük bir mini dizi olarak çekildi. Dizi, Amerikan kablo kanalı HBO ile İngiliz televizyon kanalı Sky'ın ortak yapımı.
Dizinin başrolünde Mad Men, Fringe ve The Crown gibi beğenilen dizilerde karakter oyuncusu olarak seyirci karşısına çıkan Jared Harris yer alıyor. Emily Watson, Stellan Skarsgård ve Paul Ritter de Harris’e eşlik ediyor.
Kısa sürede sosyal medyada adından söz ettiren ve seyirciden büyük övgü alan dizi, Nisan 1986'da Sovyetler Birliği’nde meydana gelen Çernobil nükleer felaketini ve ardından gelen benzeri görülmemiş tasfiye girişimlerini ele alıyor.
Yakın tarihimizi derinden sarsan bu üzücü olay elbette o dönemin çocuklarını derinden etkilemişti. İlkokullarda dağıtılan fındıklardan ve sütten tutunda, dönemin bakanlarının radyasyonlu çayları içmeleri ve medya önünde halkı tatmin etmeleri asla hafızalarımızdan silinmeyecek. Tabi bizlere yedirilen rasyasyonlu yiyeceklerle aldığımız izotop-sezyun 137’lerde asla vücudumuzdan çıkmayacak.
Tarihin en kötü insan yapımı felaketlerinden birinin gerçek hikâyesini kurgu yoluyla anlatan dizi, Avrupa'yı düşünülemez felaketten kurtarmak için kendilerini feda eden cesur erkek ve kadınları ele alıyor. Ukrayna'nın Belarus sınırındaki Çernobil şehrine kurulan nükleer santraldeki felaketin üzücü sonuçlarına ve felaketin nasıl ve niçin meydana geldiğini açıklamaya, savaşıp yenilen kahramanların hikâyelerine odaklanıyor.
Bana göre dizinin birkaç zirve yaptığı sahne var. Bunlardan birkaçını anmadan edemeyeceğim. Kömür Bakanı Çernobil için madencilerden yardım istemeye gelir…
Madenciler yardım etmeyi kabul eder ve hepsi bakana dokunarak yanından geçer… Tabi koca bakannın üstübaşı kömür isi olur ve bir madenci der ki; “İşte şimdi gerçekten Kömür Bakanına benzedin”
Maruz kalınan radyasyon öyle önlenemez boyutlardadırki, ölen insanların bedenlerinde hala radyasyon vardır ve bu radyasyonu gömerek etkisiz hale getiremezsiniz. Ölen insanlar mecburen betona ve kurşun dolu olan toplu mezarlara gömülüyor.
İşte insanlığı böyle derinden etkileyen ve etkisi hala devam eden ve edecek olan bir dram bence mükemmel bir atmosferde anlatılmış.
İnsan yapımı her şey için kusur barındırır elbet ama bu dizi için ben bir kusur belirtmek dahi istemiyorum.
Politik yönünün arka plana atılamayacağı gerçeğini de belirtmekte fayda var. Sonuçta insan hayatının devletler tarafından nasıl hiçe sayıldığını, delillerin nasıl karartıldığını ve dünyaya nasıl bir pembe tablo resmedildiğini acıyarak ve üzülerek izleyeceksiniz. Ve mutlaka bu dizinin gerçekliğinden dersler çıkaracaksınız.
Kendi adıma bu dizinin dünya tarihindeki en iyi yapım oluğunu düşünüyorum. O dönem ilkokulda devletin zorla dağıttığı fındıklardan yemiş biri olarak izotop-sezyun 137’lerle yaşamaya devam ettiğime şükrediyorum.
Timur KOHEN