Üye Eleştirileri
Basın Eleştirileri
Üye eleştirileri:
Tüm sezonlar
Ortalama puan
3,8
47 Puanlama
The Handmaid's Tale hakkında görüşlerin ?
Çok ilginç bir dizi, bi göz atmanızı öneririm sösçsösçsösöçdödçdçdxödödödödöçdçd söslsösçs söslsşşsçs slslsşsşs sösls
Genelde tarzımız olmadığı için çok özel birkaç istisna dışında dizi film yorumu yazmıyoruz…
Ancak bu dizinin konusu, yaşadığımız coğrafya itibarıyla o kadar tanıdık ve etkileyici ki, insan tutamıyor kendini…
O yüzden de çok sağlam bir hikâye, oyunculuk ve kurguya sahip olan bu dizi için de; “Haydi bir şeyler karalayalım” dedik…
Sanıyoruz bunda aslan payı da; dizinin birinci sezonunun beşinci bölümünde Komutan Fred Waterford (Joseph Fiennes) karakterince kullanılan ve kadını sadece, görevi çocuk doğurup yetiştirmek olan damızlık bir memeli olarak tanımlayan “biological destiny of woman / kadının biyolojik kaderi (fıtratı)” kavramına ait oldu…
Şu an henüz topu topu beş bölüm izledik…
Ama neresinden bakılırsa bakılsın, “Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur” dedikleri gibi oldukça sıra dışı bir dizi ile karşı karşıya olduğumuz fazlasıyla açık…
Muhtemelen faşizmi iliklerinize kadar hissedeceğiniz bu dizide anlatılanlar; kafalarını kuma gömerek "Godot'yu bekler" gibi bir "öbür dünya" bekleyen pek çok kişiyi de, ciddi bir biçimde rahatsız etmeye devam edecektir de…
Zira olan bitenin; İran’da Mollaların, Suudi Arabistan’da Vahhabilerin, Afganistan’da Taliban’ın, Irak ve Suriye’de de Işid’in, esir aldığı Yezidi kadınlara yaptığı uygulamalardan çok da büyük bir farkı yok…
Aynen Rönesans ve Reform yani “Aydınlanma” öncesindeki, karanlık ortaçağ Avrupa’sının engizisyon mahkemelerinde yapılan insanlık dışı uygulamalar gibi…
“Şimdilik” kaydı ile diziye ilişkin yorumu burada kesiyoruz…
Elbette mevcut bütün bölümleri izledikten sonra çok daha kapsamlı bir yorum yapacağız, görüşleri bizimle oldukça farklı bazılarının ayarını bozan bu diziye ilişkin…
Fakat ilk beş bölümdeki haliyle dahi görünen o ki, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Mükemmel” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 4.5 verdiğimiz bu dizi için önerimiz de; olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan, “muhakkak izlemelisiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinal hali, 6 Temmuz 2019 tarihinde bir başka mecrada yayınlanmıştır...
2. Şu ana kadar dört sezonunu tamamlayıp 14 Eylül 2022 tarihinde de, Hulu platformundaki beşinci sezonunun yayınına başlanacak olan bu dizinin; Akademik nitelikteki çok kapsamlı bir yorumunu da, yakında paylaşacağız...
Ancak bu dizinin konusu, yaşadığımız coğrafya itibarıyla o kadar tanıdık ve etkileyici ki, insan tutamıyor kendini…
O yüzden de çok sağlam bir hikâye, oyunculuk ve kurguya sahip olan bu dizi için de; “Haydi bir şeyler karalayalım” dedik…
Sanıyoruz bunda aslan payı da; dizinin birinci sezonunun beşinci bölümünde Komutan Fred Waterford (Joseph Fiennes) karakterince kullanılan ve kadını sadece, görevi çocuk doğurup yetiştirmek olan damızlık bir memeli olarak tanımlayan “biological destiny of woman / kadının biyolojik kaderi (fıtratı)” kavramına ait oldu…
Şu an henüz topu topu beş bölüm izledik…
Ama neresinden bakılırsa bakılsın, “Perşembenin gelişi Çarşambadan belli olur” dedikleri gibi oldukça sıra dışı bir dizi ile karşı karşıya olduğumuz fazlasıyla açık…
Muhtemelen faşizmi iliklerinize kadar hissedeceğiniz bu dizide anlatılanlar; kafalarını kuma gömerek "Godot'yu bekler" gibi bir "öbür dünya" bekleyen pek çok kişiyi de, ciddi bir biçimde rahatsız etmeye devam edecektir de…
Zira olan bitenin; İran’da Mollaların, Suudi Arabistan’da Vahhabilerin, Afganistan’da Taliban’ın, Irak ve Suriye’de de Işid’in, esir aldığı Yezidi kadınlara yaptığı uygulamalardan çok da büyük bir farkı yok…
Aynen Rönesans ve Reform yani “Aydınlanma” öncesindeki, karanlık ortaçağ Avrupa’sının engizisyon mahkemelerinde yapılan insanlık dışı uygulamalar gibi…
“Şimdilik” kaydı ile diziye ilişkin yorumu burada kesiyoruz…
Elbette mevcut bütün bölümleri izledikten sonra çok daha kapsamlı bir yorum yapacağız, görüşleri bizimle oldukça farklı bazılarının ayarını bozan bu diziye ilişkin…
Fakat ilk beş bölümdeki haliyle dahi görünen o ki, kendi değerlendirme sistemimiz içinde “Mükemmel” kategorisine dâhil ederek puan olarak da 4.5 verdiğimiz bu dizi için önerimiz de; olumsuz puan ve yorumlara aldırmadan, “muhakkak izlemelisiniz” şeklinde olacak…
Keyifli seyirler,
Son iki not:
1. Tüm hakları bize ait olan bu yorumun orijinal hali, 6 Temmuz 2019 tarihinde bir başka mecrada yayınlanmıştır...
2. Şu ana kadar dört sezonunu tamamlayıp 14 Eylül 2022 tarihinde de, Hulu platformundaki beşinci sezonunun yayınına başlanacak olan bu dizinin; Akademik nitelikteki çok kapsamlı bir yorumunu da, yakında paylaşacağız...
Verdiği mesajlar açık,izlemesi çoğunlukla keyifli ve anlamlı.Kitabına uygun olup olmadığını bilmiyorum ama,Waterford Konağına 4 defa geri dönmek gibi izlerken yorucu,mantıksız,sıkıcı gelen yerler oldu,dizi henüz bitmediği için tam bir yorum yapamıyorum ama genel olarak kendine iyi bağlıyor.4. sezonu merakla bekliyorum...
Az önce 3. sezonunu birkaç gün içinde bitirdiğim dizidir. Dizi, hikayesi bakımından distopyanın gurmesini sizlere yaşatıyor. Dünyada böyle bir ihtimalin olabilme düşüncesi, insanı acaba diye sürüklüyor ve korkutmuyor da değil. İzlemeye başladığınızda akıp gidiyor, oyunculuklar başarılı. Fakat June karakterini, Serena karakterini canlandıran ablamız oynasaydı, nasıl olurdu diye düşünemeden edemiyor insan. Zira başrol oyuncusuna izledikçe daha da sevimsiz bulacaksınız, karakteri benimseyemiyorsunuz. Özellikle kamera zoom sahnesinde ablamızın o sevimsiz mimiklerini bize sunduğu vakitler, yapacak yorum bile kalmıyor.