Westworld yani BatıDünyası nihayet bitti. Bir sonraki sezon 2018 yılında olacakmış. Bana tek sezon da yetti açıkçası. İzlemeyenler için artık rahat rahat diziye başlama vaktidir. Böylece hep beraber westworld ün neler anlattığı ve neler ima ettiği üzerine düşünebiliriz . Yapay zeka ve yapay yaşam denen olgular; yaşayan, hisseden ve insan görünümlü olan robotların, insanlar tarafından kurulmuş devasa bir oyun parkındaki çeşitli hikayelerde kullanılıp istendiği gibi harcanıp istismar edilmesi ve öldürülmesi , acılarının kaale alınmaması; birilerini insan saymak için ancak bilinç sahibi olup bu bilinci özgür olmak için kullanmanın şart kosulması gibi bir çok nokta, bize dizinin ima ettiği şeyler hakkında bir çok şey düşündürüyor...eğer westworld bir alegori ise bilinç sahibi olmak için daha fazla acı çekmek zorundasın diyen, bilinci ve zekası doğululardan fazla olan batılıların insiyatifine kalmış doğuluların ya da işgal edilmiş her toplumun hikayesini izliyoruz denebilir. Tarih boyunca azınlıklar ve kabul görmeyen çoğunluklar, muktedirler tarafından her daim yaftalanmış ve yağmalanmış. İnsan olmak için bizim gibi düşünmek zorundasın diyen bir zihniyetin inatla ve katiyetle hisleri ve duyguları kıstas olarak kaale almayı reddetmesi Rönesansla zirve yapmış akıl yücelticiliğinin zirve yaptığının da bir kanıtı ve örneği değil mi? Benim gibi hayvan haklarıyla ilgilenen insanlar bilişsel anlamda bir bilgi devrimine tanık oluyorlar; memeli hayvanların hisleri, duyguları insanlara benziyor... ve bizler ahlaki çemberimizi akıl ya da tür cevresine ve farklılığını ya da benzerliği değil değil his ve duyguları çevreleyecek şekilde genişletiyoruz, yani bir canlı acı cekiyorsa o acı kaale alınmak zorundadır diyoruz. Dizide anlatılan hikayede yapay yaşam ve zeka sahibi robotların da aynen hayvanlar gibi, ya da muktedirler karşısında istismar edilen azınlık ya da çoğunluk insanlar gibi kaale alınmadığını, insan oluşlarının reddedildiğini görüyoruz. İnsanlığın mücadele tarihinde algı ve kavrayış anlamında ahlak çemberi genişletilirken bu kazanımlar ileri adımlar atmak anlamına geliyordu. Ancak dizide bize sunulan Batı, kendi yarattığı ve istismar ettiği robotların/canlıların hisleri ve duyguları olduğunu, acı çektiğini görüyor ama onları kaale almak için inatla zekayı kıstas alıyor... yani "senin acı çektiğini görüyorum, biliyorum ama bana ne..sen insan değilsin, sen bizden değilsin o halde acı çeksen de bir önemi yok" diyor. Bu bakış açısı insandan hayvanlara dek bütün ezilenlere reva görülen tahakkümcü bakış açısının aynısı. İnsanların başkalarının acılarını ve ızdıraplarını bir oyun gibi seyredip satın alabildiği, hikayelere dahil olabildiği suni bir oyun dünyasının oyuncular tarafından gerçek dünyadan daha gerçek kabul edilmesi ve bu yapay dünyada dahi başkalarını önemsemek ve kaale almak için yine aklın kıstas olarak alması ve insanların zulümlerine son vermemesi aynı kısırdöngünün yine kırılamadığını gösteriyor. Bu anlamda dizi üstü örtük bir şekilde Rönesansa dek kökleri uzanan bir akıl tapıcılığının bir eleştirisi olarak görülebilir. Günümüzde nice dizi, sinema klasiği tadinda eserler olarak karşımıza çıkıyor. Bu yüzden bu kadar ilginç, izlemesi gayret ve ilgi isteyen sağlam senaryolu bu eseri mutlaka izlemelisiniz.