An itibari ile diziyi bitirip geldim. Keşke bu diziyi birlikte izleyip birlikte yorum yapabildiğim; tartışabildiğim bir dostum olsaydı. Öyle ki içinde birçok konuda mesajlar, ikilemler, derin mevzular, zor kararlar var ve kendi kendime bunları düşünmektense başkalarıyla da fikir alış verişi yapmak isterdim.
İyi bir lider nasıl olur? kararlarında neye göre davranır? vijdanın rolü nedir? fedakarlık nedir? insan olmak ne demektir? hayatın; hayatta kalmanın amacı nedir? vs. vs. vss. Oturup tek tek her bölümü konuşmak istiyorum.
İnsanoğlu; acılarıyla yaşamak zorunda olan; sevginin bünyesinde hem güce hem zayıflığa dönüşebildiği yegâne zavallı ve aynı zamanda muhteşem varlık. Toplumda herkesin kendine ait bir rolü var: Liderlik vasfına sahip olanlar, inancıyla yolunu bulanlar, bilim adamları, doktorlar, savaşçılar,
survivorlar(murphy babaya selamlar), iyi adam olmaya çalışanlar ve kuşkusuz kötüler... Dizideki her karakter özel, dizi boyunca süregelen karakter gelişimleri; kimilerinin en dipten en doğruya ulaşması (doğrunun da tartışmalı olması, gerçek hayatın sembolizesi olsa gerek), kimilerininse yüzüp yüzüp kuyruğuna gelince yanlış yola sapması ya da doğru yolda olduğunu sanması... Dizi boyunca insanlığın hemen hemen tüm yönlerine tanıklık ediyoruz. Her ne kadar bazı seyircilere önemsiz mantık hataları batmış olsa da kanaatimce bütün bunlar dizinin anlam yönünü zenginleştiren etmenlerdi. İşte bu yüzden karakterler öldüğünde üzüldük, kurtulduklarında sevindik, savaşırlarken gerildik, duygularına ortak olduk. En azından ben oldum.
Sinematik bakımdan ise oyunculuklar gayet yeterliydi. Bunun dışında bir mimar olarak ütopik ya da distopik olağanüstü mekanları seyretmek benim için her zaman büyük keyif olmuştur ki özellikle son iki sezondaki gezegen tasvirleri ve dahi bunların gayet başarılı görsel şölenleri bana iyi hissettiren etmenlerden biriydi. Bildiğim kadarıyla kitaptan uyarlama olan bu yapımı okumak da elbet isterdim. Okumadan bunu söylemek ne kadar doğru bilmem ama kurguya uymuş olsalar da olmasalar da bana göre başarılı bir 7 sezonluk diziydi. Birçok diziye nazaran bir kısmı iyi bir kısmı kötü de değildi. Her sezonda gayet keyifli vakit geçirdim ve gayet de sürükleyiciydi diyebilirim. İlk defa bir dizi bittikten sonra uzun uzun yazmak istedim zira dediğim gibi anlam yönüyle bence çok derin ve sorgulatıcıydı.
Gelelim bazı eleştirilere: Keşke Bellamy gibi ana karakterlerin ölüm sahneleri daha etkili yazılsaymış zira bir şeylere yetişmek zorunda bırakılan karakterler, senaryonun aceleciliği yüzünden duygularını tam yaşama fırsatı bulamıyordu zaman zaman. E haliyle izleyicinin de içinde kalıyor bu tarz şeyler.
Dizinin sonuna kadar rasyonalizmin peşinden koşan ana karakterler, dizinin finalinde de daha rasyonel bir sonuçla bitirilecek izlenimi ve beklentisi yaratıyorlardı lakin en sonunda herkesin uluvi bir forma dönüşmesi tüm dizinin felsefesiyle pek örtüşmedi sanki. Burda ne mesaj verilmek istendi diye sorarsak birçok yoruma açık olduğuna varabiliriz sanırsam. ‘Asıl kazanmak; savaşmamaktır’ sloganının en sonunda insanoğlunu dindirebilmesinin ardından Tanrı gibi gösterilen uluvi varlığın insan ırkını ödüllendirmesi ve bir sonraki evrimsel formu adı altında herkesi kendi formuna dönüştürmesi: kim olursanız olun iyinin, adaletin, birlikteliğin, barışın, sevginin yanında olduğunuz sürece kazanabilirsiniz mesajına varabilir sanırım.
Bir diğer yandan bütün dizi boyunca insan ırkını kurtarmaya çalışıp finalde başarısız olunması da finali enteresan yapan detaylardan biriydi. Clarke’a verilen ceza gözüme pek adil gelmese de ‘’ İnsan ancak ve ancak sevdikleriyle yaşamışsa hayat anlamlıdır’’ ana temasıyla sevdiği insanların kendi seçimleriyle clarke’ın yanına yeniden insan formlarıyla gelmeleri de sosyal insan doğasına atıfta bulunan değerli bir kesitti.
İzleyin, izlettirin iyi seyirler...