Marvel/Netflix dizileri arasında en güçlü hikayeye, karakterlere ve kötü adama sahip olan Jessica Jones'un ilk sezonuna bayılmıştım. İlk 5 bölümün ağır geçen temposu yüzünden Jessica Jones, en sevdiğim Marvel/Netflix dizisi olmamasına rağmen kesinlikle en akılda kalıcı olanıydı. Bu yüzden Jessica Jones'un 2. sezonunda ana karakterler hakkında daha fazla şey öğrenmek için sabırsızlanıyordum.
Eğer Jessica Jones'un fragmanlarına yetişemediyseniz, bu sezonda Jessica'nın IGH tesislerinde süper güçlerini nasıl elde ettiğini, ailesine neler olduğunu ve The Defenders'da yaşananlardan sonra Alias Investigations'ı nasıl işletmeye devam ettiğini öğreniyoruz. Fakat dizi aynı zamanda yardımcı karakterlere de odaklanıyor. Jessica'nın yeni yardımcısı Malcolm'un bağımlılığından uzak kalmaya çalışmasını, Trish'in kendi geçmişinde yaşanan şeylerle yüzleşip Jessica'nın olamadığı kahramana dönüşmek istemesini ve Hogarth'ın avukatlık firmasına rakip çıkan diğer firmalara verdiği savaşı izliyoruz. Fakat bütün bunlar Jessica'nın hayatına giren gizemli bir kadınla değişecektir.
Lafı fazla uzatmayacağım, dizinin ilk sezonuna bayılmış birisi olarak bu sezon beni hayal kırıklığına uğrattı. Fakat bunun oyunculuklar veya hikayenin kendisiyle bir alakası yok. Bunun nedeni, Netflix'in 8 ila 10 bölümde işlenebilecek bir sezonu 13 bölüme uzatmış olmasından kaynaklanıyor. Diğer Marvel/Netflix dizilerinde her zaman yavaş geçen 1-2 bölüm olup dizi kendisini sonra toparlasa da, Jessica Jones'un 2. sezonunda hikayenin kendisini toparlaması gereğinde fazla uzun sürüyor. Hiç de fena olmayan ilk 2 bölümün ardından dizi resmen donuyor ve ilgi çekici hiçbir şey yaşanmamaya başlıyor. Uzun bir süre boyunca bu sezondaki karakterleri ve olaylar silsilesini bir türlü umursayamadım.
Örneğin, bu bölümlerin içerisinde Hogarth'ın ALS hastası olduğunu ve tedavi yerine kendisini öldürmeye karar verdiğini görüyoruz. Fakat dizinin ilerleyen bölümlerinde bu konu bir daha açılmıyor ve bütün bu sahneler asıl hikayeye gelebilmek için boşa harcanan bir zaman dilimi gibi hissettiriyor. Aslında bu sadece Hogarth için değil, aynı zamanda dizideki bütün karakterler için de geçerli.
Jessica Jones, ilk sezonda yaşadıklarına rağmen -eğer birisini öldürdüğüne dair gördüğü kabusları saymazsak- başladığı yere geri dönmüş gibiydi. İlk sezonda onun gelişimini izledikten sonra 2. sezonda da ana karakterin neredeyse hiç değişmemiş olmasının biraz sıkıcı olduğunu söylemeliyim. Üstelik ne zaman hikaye Jessica'nın şimdiki halini bırakıp IGH'de olanlara dönse bile hikaye bir türlü ilgi çekici olamıyordu. Mesela Luke Cage'in ilk sezonunda ana karakterin geçmişi çok büyük bir olayken, bu sezondaki bu sahneler ise Jessica'nın başka birisiyle tanışması için ortada olan bir araçmış gibi hissettiriyor. Zaten Jessica IGH'i kendi istediği için değil de arkadaşlarının ısrarı üzerine araştırdığı için, bu sahneler olurken siz de tıpkı ana karakter gibi isteksiz bir şekilde duruyorsunuz. Bu yüzden dizinin bu bölümlere ayırdığı süre büyük ölçüde azaltılabilirdi.
Ama Jessica, dizinin ortalarına doğru gerçek annesi ile tanıştığında, hikaye biraz daha ilgi çekici bir hal almayı başarıyor. Mesela bundan sonra gelen 7. bölümünün tamamı Jessica'nın geçmişine odaklıydı ve bu bölüm senaryo sorunlarına rağmen epey ilgi çekiciydi. Her ne kadar dizinin bundan sonraki 2 bölümü de epey monoton bir şekilde ilerlese de, 10. bölümden sonra sezon kendisini iyice toparlamaya başlıyor. Jessica ile annesinin geçmişte yaşananlardan sonra yeniden aralarında bir bağ kurmaya çalışmasını izlemek gerçekten de etkileyiciydi ve bu sahneler kesinlikle sezonun en akılda kalıcı bölümleriydi. Bu yüzden sezon finalinde Jessica'nın annesi Trish tarafından öldürüldüğünde, Jessica'nın yaşadığı şok ve öfkeyi siz de hissedebiliyorsunuz. Jessica ile annesinin ilişkisi bu sezonu tahmin edilebilir olmaktan çıkarıp ana karaktere ilk sezonda olmayan seviyede bir duygusallık getirmeyi başarıyor.
Dizideki oyunculuklara gelecek olursak eğer, bütün performanslar birbirinden başarılıydı. Krysten Ritter, tıpkı dizinin ilk sezonunda olduğu gibi Jessica Jones'u oynamak için en uygun kişi olduğunu bir daha kanıtlıyor ve karakterine hiç umulmadık derecede bir derinlik katmayı başarıyor. Fakat bu sezonun en göz kamaştıran oyuncusu, Jessica'nın annesini canlandıran Janet McTeer'dı. McTeer, normalde çok uysal ve sevimli rolleriyle bilinmesine rağmen bu dizide öyle sert ve ürkütücü kişiliğe imza atıyor ki, onu izlerken insan ister istemez irkiliyor. Yardımcı oyunculardan Eka Darville, Rachael Taylor ve Carrie-Anne Moss'un performansları da çok iyiydi.
Ama oyunculukları bir kenara ayıracak olursak, bu sezonun en zayıf bölümlerinden birisiyse karakterlerin kendileriydi. Jessica Jones ve annesi bir yana, yardımcı oyuncu kadrosunun harika performanslarına rağmen onların karakterlerini ilk sezondaki kadar sevemedim. Hogarth'ın bu sezonda o kadar çok gereksiz yere uzatılmış sahnesi vardı ki, bu bölümler diziden çıkarılsaydı Hogarth, koca sezon boyunca en fazla 10 dakika görünmüş olurdu. Hogarth ne zaman ekranda belirse onun bulunduğu sahneyi hızlıca geçmek istedim. Aynı şey Trish için de geçerli. Her ne kadar Trish, 10. bölümden sonra düzgün bir motivasyona ve Jessica'yı gerçekten zorlayacak davranışlara imza atsa da, bu son bölümlerden önce Trish'in karakteri, sezonu gereksiz yere uzatmak için ortaya atılmış olan bir piyondan farksızdı. Trish'in bulunduğu, hikayeyi hiçbir manada etkilemeyen o kadar çok yan hikaye görüyoruz ki, bu dizi Jessica Jones'un 2. sezonu yerine Trish'in spin-off dizisi de olabilirdi. Ama şaka bir yana, son bölümleri saymazsak senaryo, Trish'i bu sezonda resmen harcamış. Trish'in Jessica'ya etkileşimde bulunduğu sahneler ise kendini tekrarlamaktan başka hiçbir işe yaramıyordu.
Fakat genel anlamda işin ilginç tarafı, Jessica Jones'un 2. sezonunun kötü olmamasıydı. Evet, bu sezon ilkine göre bende büyük bir hayal kırıklığı yaratmış olsa da, aynı zamanda şu ana kadar çekilmiş bütün Marvel/Netflix dizilerinin içerisinde en kişisel hissettireni olmayı başarıyor. Yani bu sezonun sonunda Jessica Jones'u sadece sarhoş ve güçlerini kullanmayı sevmeyen, havalı bir süper kahraman olarak görmek yerine daha gerçekçi birisi olarak görmeye başladım. Buna benzer bir etki Galaksinin Koruyucuları 2 filminde de olmuştu. İlk Galaksinin Koruyucuları öyle farklı ve eğlenceli bir filmdi ki, ikinci film çoğu kişiyi hayal kırıklığına uğrattı. Çünkü ikinci film, aksiyonu ve komediyi büyütmek yerine karakterlerini ön plana çıkarmayı tercih etti. Ortaya çıkan sonuç ise ilk filmdeki kadar taze olmasa da, karakterleri daha insancıl bir görünüme sokmayı başarıyordu. Bu sezon da aynı sonuca sahip. Genel anlamda Marvel/Netflix dizileri arasında Jessica Jones'un 2. sezonu çoğunlukla en zayıf bölümlere sahip olmasına rağmen, genel olarak yarattığı hissiyat bu evrende geçen dizilerden daha farklıydı.
Eğer bu sezonu Iron Fist'in ilk sezonuyla karşılaştıracak olursam -hangisi en kötüsü bakımından yani- Iron Fist'de daha fazla olay ve karakter gelişimi yaşanmasına rağmen bu olaylar epey zayıf bir şekilde anlatılıyordu. Jessica Jones'un 2. sezonu ise karakterlerinin ve hikayesinin temellerini oluşturması için epey zaman alsa da -yaklaşık 10 saat- bunlar netleştiğinde çıkan sonuç çok başarılıydı ve senaryo seyirciye gereken duyguları yansıtmayı başarıyordu. Bu yüzden Iron Fist'in hala en kötü Marvel/Netflix dizisi olduğunu düşünüyorum.
Son olarak, son bölümün 3. sezon için açık bıraktığı kapılara bayıldım. Trish'in süper güçler elde etmesi ile Hellcat'e dönüşüp dönüşmeyeceğini, Malcolm'un bağımlılığından kurtulup yeni işini nasıl sürdüreceğini ve Jessica'nın annesinin ölümünün üstesinden nasıl geleceğini görmek için bu sezon tam da olması gerektiği şekilde sonlandı. Bu yüzden bu sezonun zayıf ilerleyişine rağmen 3. sezonu heyecanla bekler oldum.
Kısacası; ciddi bir kötü adam eksikliği, ağır ilerleyen konusu ve zayıf işlenen karakterleri yüzünden Jessica Jones'un 2. sezonu ilk sezondaki etkiyi tekrarlayamasa da, son bölümlere doğru her şey yerli yerine oturmaya başladığında hikaye hiç olmadığı kadar ilgi çekici oluyor ve sizinle kişisel bir bağ kuruyor. Eğer ilk sezonun büyük bir hayranıysanız, beklentilerinizi biraz düşürürseniz bu sezonu izlerken epey keyif alacağınızı düşünüyorum. Elindeki potansiyelin tamamını kullanamasa da, harika oyunculukları ve son 3 bölümü bu sezonu kurtarmayı başarmış.
DİZİNİN İYİ YANLARI:
+ Son 3 bölüm.
+ Jessica Jones ile annesi arasındaki dinamik.
+ Oyuncu kadrosundaki herkesin performansları.
DİZİNİN KÖTÜ YANLARI:
- Hikayenin ve karakterlerin önemli olabilmesi için dizinin epey zaman harcaması.
- Kötü adam eksikliği.
- Gereksiz yere uzatılan bölümler.
TOPLAM PUAN: B-