Hesabım
    53. Antalya Uluslararası Film Festivali'nden İzlenimler ve Taze Film Yorumları!

    Uluslararası Antalya Film Festivali'nde sona doğru...

    Desierto

    Meksikalı sinemacı Jonás Cuarón’ın hem senaristliği hem yönetmenliği üstlendiği ikinci uzun metrajlı filmi olan Desierto, ödüllü hemşerisi Gael García Bernal ve bugünlerde Walking Dead dizisine girişiyle Hollywood’un gündeminde olan Jeffrey Dean Morgan’ı başrollere taşıyor.

    Amerika sınırını pek çok açıdan oldukça tehlikeli olan çöl bölgesinden geçmeye çalışan bir grup Meksikalı kaçak göçmenin kaçış ve hayatta kalma mücadelesini beyazperdeye aktaran film, dünya sinemasında çok örneğine rastladığımız dramatik hikayelerden biraz farklı bir tonda ilerliyor. 2013’ün en iyi filmlerinden olan Yerçekimi’nin ortak senaristlerinden olan Cuaron bu sefer, alışılageldik trajik ve dramatik bir mültecilik çerçevesi çizmeden, kaçış sürecini aksiyon dolu bir öyküye yıkıyor.

    Bernal’ın canlandırdığı Moises karakteri bir grup Meksikalı göçmenle birlikte bir kamyon kasasında rüyalar ülkesi ABD’ye gitmeye çalışırlarken, aracın bozulmasıyla çölü yürüyerek geçmek zorunda kalıyorlar. Hali hazırda yeterince rezil bir yolculukken hayatları pahasına çölü güneş altında yürüyerek geçmeye çalışan kafilenin başına susuzluktan, yılanlardan ve hatta sınır polisinden daha beter bir bela musallat oluyor. Bölgede avcı köpeği ile yaşayan eli silahlı, faşist bir beyaz Amerikalı!

    Hikayenin gerisini sürprizbozanlara mahal vermeden yorumlamak biraz zor olsa da, Cuaron’un bu trajik olayı bol aksiyona bulaması aslında stratejik bir hamle olarak okunabilir. Zira hiç kimse ABD-Meksika sınırında kaçak göçmenlerin trajedisini sinema perdesinde romantik komediye gidermiş gibi koşa koşa izlemeye gitmiyor, gidenlerinse sinirleri hikayelerin gerçekçiliği karşısında alt üst oluyor. Dramatik öyküyü kedi-fare oyunu aksiyonuna yediren Cuaron, sanki bu hamleyi kendi sineması Hollywood’da mülteci konumuna düşmesin diye yapmış gibi! Tür aksiyona kayınca karakterlerin psikolojik derinliği avcı Sam dışında yüzeysel kalmış; iki kaçak hariç hiçbir göçmenin derdini derinliğine irdelemiyor seyirci. Amerikalı avcının da, kendisini gözü dönmüş bir faşizanlığa iten nedenleri merak etsek de bu merakımız da yeteri derecede cevaplanmıyor.

    Ama film kendisini seyrettiriyor mu derseniz yanıt kocaman bir evet! Salondaki tüm festival seyircisinin koltuklara yapışarak filmi seyrettiğini ve hikayenin pik seviyesinde herkesin gerildiğini söylemek mümkün. Teknik açıdan çöl kırsalındaki ışık kullanımında görüntü yönetmenliği ve gerilimi artıran ses kurgusu da es geçilmemesi gereken detaylar. Filmde Bernal ve Morgan dışında en ön planda olan Tracker/İzci adındaki kurt köpeğinin de eğitmenlerini takdir ederek, Desierto’yu festivallerde ya da vizyonda yakaladığınız seansta seyretmenizi tavsiye edebilirim. Ülkemizde Fabula’nın ithalatçılığında gösterime gireceğini not edelim.

    facebook Tweet
    Öneriler
    Yorumlar
    Back to Top