Bize Uzak, Almodovar’a Yakın
Yazar: Ali ErcivanMeksika sinemasının son yıllardaki çıkışının dünya sinemasına kazandırdığı yeni bir yıldız olan Gael Garcia Bernal, bir kısmında travesti rolünde de yer aldığı son Pedro Almodovar filminde Julia Roberts'a ne kadar benziyor olsa da sakın yanılmayın... Bu bir Julia Roberts filmi değil!
Pedro Almodovar'ın kariyerine, neredeyse bir filmden diğerine denebilecek kadar net bir süreçte, bir şeyler oldu. 1999 yılında kendisine önce Cannes Film Festivali'nde En İyi Yönetmen, daha sonra ilk Oscar ödülünü kazandıran Annem Hakkında Her Şey (Todo Sobre Mi Madre) ile birdenbire kendisinin artık bir usta olduğunu görüverdik. Yine kusursuz bir sinema dili ve görsel anlatıma ek olarak birinci sınıf bir senaryo ile gerçekleştirdiği ve Özgün Senaryo dalında kendisine ikinci Oscar heykelciğini getiren Konuş Onunla (Hable Con Ella), artık Amerikan Film Akademisi tarafından bile Fellini, Kurosawa, Bergman gibi dünya sinemasının ustaları arasında kabul edildiğini gösteriyordu.
Fakat kimileri hala Almodovar'ın sinemasının daha kitch, daha az mükemmel ve daha cesur olduğu o eski dönemleri özler dururdu bu son yıllarda. Kötü Eğitim (La Mala Educacion) her ne kadar aynı görsel ustalığı sergilese de tematik açıdan yönetmenin o eski heyecan verici günlerine bir dönüş niteliğinde. Hatta yönetmenin Gael Garcia Bernal'e yaptırdıkları, kariyerinin doruk noktaları arasında sayılabilecek 1987 yapımı Arzunun Kanunu (La Ley Del Deseo) filmindeki Antonio Banderas'ı hatırlatıyor.
Kötü Eğitim, '60lı yıllarda bir manastırda eğitim gören Ignacio'nun, onu taciz eden Rahip Manolo'nun, ilk gençlik çağlarındaki bu çocuğun aşık olduğu ve karşılık da gören bu aşkın rahip tarafından fark edilmesi ile okuldan uzaklaştırılan sınıf arkadaşı Enrique'nin ve aslında aynı zamanda Ignacio'nun yaşamının gidişatından doğrudan etkilenen ailesinin '80li yıllara dek uzanan öyküsünü anlatıyor. Dolayısıyla pedofili, eşcinsellik ve bütün bunların sinemasal sunumu üzerine bir film karşımızdaki.
Fakat son dönem ustalığı ile erken dönem cesaretini birleştirir görünen ve yönetmenin kendi hayatından da izler taşıyan Kötü Eğitim, yine de her iki dönemin de güçlü yapıtlarının verdiği heyecanı veremiyor. Bunun öncelikli sebebinin, ilginç öyküsüne rağmen, filmde ele alınan karakterlerin hiçbirini yeterince tanıyamamamız olduğunu düşünüyorum. Film boyunca sürekli yeni sürprizlerle karakterlerinin konumlarını birkaç kez değiştiren Almodovar, bu karakterlerin herhangi birini gerçekten tanımamızı sağlayamadığı için, sadece ilginç bulunabilecek ama umursamanın mümkün olmadığı bir entrika ve karakterler dizisi sunmanın ötesine gidemiyor.
Film içinde film ve hatta onun da içinde film şeklinde ilerleyen Kötü Eğitim, gerçeğin içinde kurmacayı ve kurmacanın içinde gerçeği anlatan ustaca kurulmuş yapısına, İspanya'nın '60lardan '80lere kadar geçirdiği sosyal değişimleri de yansıtan senaryosuna ve görsel yapısına rağmen; duygusal bir bağ kurmanın pek mümkün olmadığı, dolayısıyla potansiyel gücüne ulaşamayan bir yapım olarak kalıyor. Bir senarist/yönetmen'in projesi ile bu denli duygusal bir bağ kurmuş olmasının dezavantajına iyi bir örnek teşkil ediyor.
Yaklaşık 10 yıldır bu senaryo üzerinde çalışan Almodovar, yarı otobiyografik denebilecek bu filmi "çekmek zorunda olduğunu" söylüyor; filme ismini veren eğitimin kötülüğünün baş sorumlusu Rahip Manolo'nun örneğin, kendi geçmişinden çıktığını. Bir sinemacı, anlatılması kendisi için kişisel olarak bu denli önemli olan öykülerde, projesine dışardan bakabilme yetisini de kaybediyor kimi zaman. Kötü Eğitim'in çıkmazının da bu olduğu kanısındayım.
Bu yüzden de, iyi kurulmuş yapısı; ilginç öyküsü; Gael Garcia Bernal, Fele Martinez, Javier Camara gibi Latin sinemasının son yıllardaki en başarılı kimi aktörlerinin iyi performansları ve görüntü yönetiminden özgün müziklerine kadar Almodovar'ın tüm teknik ekibinin başarılı bir iş çıkartmış olmasına rağmen, Kötü Eğitim yönetmenin kariyeri içinde önemli bir yere sahip olduğu düşünülemeyecek, kaçırılmış bir fırsat olarak kalıyor.