Libido’nun Amerikan Hali
Yazar: Bige AkdenizAmerikan Pastası serisi ile Hollywood yeni bir çağdaş tür kazandı: komik, liseli libido filmleri. Bu tür, Amerikan gençliğine seslenebileceğini düşünmekle kalmayıp, hayatlarındaki en problematik dönem sayılan lise hayatlarına gerçek bir ayna görevi görebileceğini inanmaktan kendini alamayan bir tür.
Tabi bir de gerçekçi ve dramatik lise gençlik filmleri var ki -Fil ve Onüç bunlara iki iyi örnek- aynı misyonla çıkıp işin daha trajik yönünü gösteriyorlar. Skala bayağı bir geniş: eğlenceli liselilerden, uyuşturucu bağımlısı, imaj ve ’cool’luk düşkünü ve hatta kendi lisesini kurşuna dizecek kadar şiddet yanlısı gençlerden oluşan bir portfolyo var film yapımcılarının elinde. Film yap yap bitmez misali, ard arda lise çağı filmleri çekiliyor.
Komşu Kızı filmi de bu lise hayatı içindeki libido yüklü parçayı Amerikan Pastası’nda olduğu gibi bir bir deşiyor, hatta cinsel dışa vurumunu sapkın bir şekilde yaşayıp, hiç yaşayamayanlar arasında ayrım yaparak. Filmin başrolündeki sorumlu, başarılı, ne istediğini bilen ama özgürleşemeyen, lise son sınıf öğrencisi Matthew’ı delice şeyler yapmaya ikna edebilen kişi de modernist kurallara uygun kaçan bir psikolojik danışmanın yerine bir porno yıldızı.
Porno yıldızı rolünde ise 24 Saat dizisinin, başına gelmedik kalmayan sarışın lolitası Elisha Cuthbert(Danielle) var. Elisha’nın dizi boyunca arzu objesi olarak artan katsayısı bu filme taşınmış ve birkaç kat daha arttırılmış. Filmdeki fiziksel tanıtımı ise ironik bir şekilde yine bu hafta vizyona giren Kayıp, Aranıyor: Searching for Debra Winger’daki yıllanmış ve estetik ameliyatlar ile genç kalmaya çalışan Hollywood star’larını kıskandırtacak bir halde.
Selülitsiz, yağsız bir vücüd ve dipdiri genç bir yüz film boyunca bol bol sergileniyor. Kısacası Elisha’nın hayranlarının zevkle izleyebileceği film. Bu cümleyi Elisha fanatiği olanlara, ya da Elisha fanatiğini yaratanlara bir gönderme olarak söylemiyorum. Libido bu filmin kendisine referans aldığı bir gerçek, bu filme göre liseli gençlerin aklı fikri hangi üniversiteye gireceklerinde değil, cinsellikte. Cinselliklerini yaşayabilmek, aynı zamanda hayatı yaşamak anlamına geliyor. Matthew’ın bir porno yıldızına olan saf aşkının getirisi, kendisi ne kadar inkar etse de, erkekler açısından cinsel yaşantının doruğu ile eşdeğer. Film ne derece kendi gerçeğini kabullenirse başarılı olabiliyor ve ne derece bu gerçekten uzaklaşırsa başarısız oluveriyor.
Filmin libidoya sahip çıktığı sahnelerde liseli gençlerin kendi dünyalarını tanıma fırsatını yakalıyoruz, hatta zaman zaman bu sahneler kara mizah boyutuna ulaşarak bizi daha da fazla etkisi altında bırakıyor. Mesela Matthew’un porno meraklısı arkadaşı, ileride başkan olmak isteyen Matthew’u Danielle ile seks yapması için teşvik ederken idolleştirdiği Amerikan başkanı John F. Kennedy’nin böyle bir fırsatı asla kaçırmayacağını beliritiyor. İşte böyle anlarda ahlak ile ahlaksızlık, saflık ile cinsel özgürlük arasındaki ince çizgi kendisini siliveriyor ve tüm olan biten bizim yargımıza kalmış bir olay ötesinde bir doğallık kazanıyor. Ama ne zaman ahlak kavramının kendisi sorgulanacak bir unsura dönüştürülse, o zaman gözümüze batıyor.
Amerikan filmleri ile Fransız filmleri arasındaki fark bu olsa gerek. Özellikle popüler olma kaygısı taşıyan Amerikan filmlerinde ahlakın elden gittiğini asla düşünmek istemeyen bir tavır var, koskoca bir porno endüstrisini bağırlarında barındırdıkları gerçeğinin yanına yaklaşmak tehlikeli bir iş sanki. Filmin ilginç bulduğum diğer bir yanı, Matthew ve arkadaş grubunun Las Vegas’a yaptığı ufak gezi. Bu gezi sırasında Matthew kız arkadaşını kirli porno yatağından kurtarmaya çalışırken, diğer iki arkadaşı porno kasetlerinin arkasındaki büyülü dünyaya adım atmış gibi hissediyorlar kendilerini.
Maceralarını en banalleştiren kısım ise Matthew’un kız arkadaşına 'sen bu değilsin' diyerek, porno yıldızı olarak sürdürdüğü hayatına alternatif bir kadın tiplemesi sunması; Danielle’in daha önce kağıda çizdiği sevimli, masum genç kız portresi. Bu kısmı es geçmiş bir genç kıza beyaz bir sayfa açma isteğini koruma çabası, bu tür filmlerin halen siyah-beyaz ayrımından kurtulmakta zorlandığını gösteriyor. Cici insan, cici olmayan insan tiplemelerinden kurtulmadıkça da bu tür filmlerin kendi cinsel özgürlüklerini yaşayamayacakları ve delice birşey yapmakta zorlanacakları aşikar.