<b>13</b> Ergenlik Sivilcesi
Yazar: Zafer İlbarsCatherine Hardwicke'ın Amerikan mutfağında hazırladığı pastanın üzerinde 13 tane mum var. Üfleyince sönmemek için sonuna kadar direnecek asi bir genç kızın titreyen alevden düşleri. "13 uğursuz rakamdır" şeklinde yorumlamak çok peşin hükümlü bir anlam kulbu takmak olur bu film için. Amerika'da bir çok ergenlik deneyiminin start aldığı yaşı film nirengi noktası olarak kabul etmiş. Ve sonuçta çılgın bir iştahla başlayıp dramatik bir toklukla nihayetlenen bu film çıkmış ortaya.
13 yaşındaki Tracy'nin yaşam güzergahı son derece temkinli bir yol haritasında ilerlerken, her şey belki de olması gerektiği gibiyken aniden değişiveriyor. Ergenliğin yarattığı doğal transformasyondan etkilenmesi, genç kızın karşılaşacağı olası deneyimlerden daha tehlikelisini teşkil eden bir nedenden ötürü farklı bir boyuta varıyor. Aile yaşamı ve yetişme tarzı gibi konularda kendisine zıt görünen popüler bir kıza ayak uydurma çabası Tracy'nin fokurdayan ergenlik kazanını şiddetli bir çalkalanmaya uğratıyor. Görünürde yolları biraz da zorla kesişen bu iki kızdan ne birinin diğerine, ne de ikisinin de birbirlerinin sentezine dönüşme olasılıkları mümkün değilmiş gibi görünüyor. Bu uyumsuz rastlaşma onlara çetrefilli, kaotik ve dramatik bir kader tayin ediyor.
İki genç kız girdikleri labirentte çok mutlu gibi görünüyorlar. Uyuşturucu, seks ve asilik bu ödünç alınmış mutluluğun şeytani aletleri. Ancak kalın göz kalemleriyle çizdikleri bu aklı havada çizgi uğursuz bir kontör oluşturuyor zamanla. Zaten filmin mutlaka bu yöne kayması gerek. Bir zorunluluk bu. Filme düşen görev, yaratacağı sarsıcı etki. Yoksa çok izledi insanlar, ince bir dalken tutuşan körpe yaşamların yanık hikayelerini.
Tam anlamıyla pop formatlı ikon saldırılarının, gözde ve bir numara olmanın, yanıp sönen neonların ışığında aklını aydınlatanların ülkesi olan günümüz Amerika'sında, genç kızlar en azından kendi nüfuz alanlarında popüler olmanın yollarını arıyorlar. Karşımızda böyle bir gerçek var. Filmdeki uzantısı genç kızın aksi istikamete yönelmesindeki kararlılık ve motivasyonda netleşiyor. Oyuncak ayılarla dolu yataktan erkeklerle dolu yataklara geçişteki hızlılık, kazanılmak istenen özgürlük düşüncesi için göze alınan vazgeçişlerin keskinliğine işaret ediyor. Özgürlüğün böylesi iyi mi? Düşük belli pantolon bu özgürlüğün şımarık bayrağı. Dile takılan piercing ağızdan alay edercesine çıkarılan bakla. Küçük suçlar bu özgürlük dünyasının tuzu biberi.
Evin içinde genç kızın içinde oluşan karmaşadan aşağı kalmayan bir düzensizlik başlıyor. Dışarıdaki dünyaya "orada olduğunu" haykırmak için elinden geleni yapan genç kız, evin içine girdiğinde artık "orada olmadığını" aksi tutumlarıyla belli ediyor. Filmin olamazsa olmaz çelişkisi "genç kız-ebeveyn çatışması" her ne kadar yeknesak bir tema gibi gözükse de, evin içinde durmadan saç kesen bir Holly Hunter söz konusu olunca bu durumdan ister istemez şikayetçi olmuyorsunuz. Bütün gün saç keserek yaşamını sürdürmeye çalışan dul bir annenin yaşadıklarını başarılı bir oyunculukla yansıtan Hunter, performansıyla kızıyla arasında oluşan o ezeli ve mutlak dramatik çatışmayı hissetmemizi kolaylaştırıyor.
Kısa süre önce izlediğimiz Ken Loach imzalı Afili Delikanlı filmini hatırlayınca bu iki filmin aynı ağacı farklı şekillerde taşladığını görüyoruz. Bu karşılaştırma aslında şu açıdan işlevsel bir boyut kazanıyor. Loach'un kamerası Britanya'ya politik bir tutumla ışık tutarken, henüz ilk filmin yapan genç yönetmen Hardwicke'in rüküş kamerası başka bir amaca hizmet ediyor. Bu rüküşlük yönetmenin gördüğünü yansıtmasından kaynaklanıyor elbette.
13, gençlik döneminden itibaren benimsenmesi istenen arızalı insan karakterini rasyonalize etme zorunluluğuna tepki gösteriyor. Bu bakımdan yönetmenin aldığı tavır ve vardığı karar o dokunaklı finali oluşturan mutfak sahnesinde belirginleşiyor. Ancak bu satırların yazarı, filmin sonunu açık etmek gibi alışkanlıkları olmadığını belirterek bir anlamda yazısı için müthiş bir malzeme yaratacak dramatik final sahnesinden bahsetmekten bilinçli olarak feragat ettiğini belirtmek istiyor!