Hesabım
    Peri
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Peri

    Çocuklara miras bırakılmış distopya!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Can Evrenol denince akla farklı ve uhrevi boyutlar taşımayan korku sineması gelir. Özellikle de çektiği kısa korkularla adını duyuran Evrenol’un, Baskın ve Hausewife gibi türe ilişkin baskın referanslar kullandığı iki filmden sonra Peri Ağzı Olmayan Kız’la karşımızda olması bir hayli ilginç ve güzel oldu. Şöyle ki film hem karakterlerin çocuk olmasından dolayı çocuksu özellikler hem de kıyamet sonrası dünyasına ilişkin fantastik doneler barındırıyor. Ama tabii oturup da çoluk çocuk izlenecek filmlerden değil.

    Burada ana temalardan birisi hayatta kalmak. Post apokaliptik bir ortamda çeşitli uzuvlarını nükleer santralin dünyada yarattığı değişim ve bozuşuma kurban etmiş çocukların bir anlamda kaçış hikayesi diyebiliriz. Hepsinin eksik kalan yanlarını bir diğerinin tamamlaması sonucunda hayatta kalma, mücadele etme teması da böylece ön plana çıkmış oluyor filmde. Eksik doğan çocukları yok etme yolunu seçen nükleer santral çalışanları ve devlet kurumları, bir şekilde babasıyla ormanda saklanan Peri’ye (Perihan) ulaşıyor ve hikayenin hız kazanması da ondan sonra oluyor. Filmde diğer filmler kadar yoğun olmasa da plastik makyaj kullanımı bir hayli iyi. Bunun artı taraflarından birisi acıma ve rahatsızlık duygusu vermek yerine distopik bir atmosferin sınırlarını iyice çiziyor olmaya bağlanabilir. Filmde bir kaçış hikayesiyle birlikte devam eden bir macera da var. Cem Özüduru’nun Perihan isimli kitabından serbest bir uyarlamayla çekilen film, zaman zaman Hollywoodvari çocuk hikayeleriyle benzerlik gösterse de distopik atmosferinden minimal bir tarza ulaşmayı başarıyor.

    Filmin konusunun güncel yanının bulunması da ayrıca ilgiye değer. Nükleer santralin reklam tabelalarının harap ettiği dünyada hala sapasağlam durması ilginç bir tezatlık oluşturuyor. Belki hatalı bir yaklaşım ama bu tarz felaketlerde dünyanın görüntüsü değişirken burada hala orman gibi normal kalmış mekanları görmek biraz şaşırtıcı olabiliyor.

    Can Evrenol’un hikayelerinde giriş, gelişme gayet başarılı bir şekilde akarken sonlara doğru pürüzler baş gösterebiliyor. Bunu yoğun biçimde Baskın’da da hissetmiştim. Burada da yaşlı kadının hikayeyle bağını çok kuramadım, hikayenin dokusunu bir anda değiştiren bir yanı var yaşlı kadın ve hikayesinin. Ama katkı koyan pek bir yanı yok .

    Bir yanda kahramanlarımızın çocuk olmasının önlerindeki engel ya da sorunları hafifletmiş gibi bir tarafı da var. Yani çatışma yaratacak durumlar bir şekilde çözüme kavuşuyor ki bu da hikayenin heyecan yaratacak akışına set çeken etmenler olarak sıralanabilir.

    Ama bana göre bizim sinemamızda bu şekilde ortaya konmuş bir konu neredeyse yok. Çocuk kahramanlarla, distopik bir evren yaratıp, var olan sorunları gündeme getirmekle gayet iyi bir iş çıkarıyor Evrenol.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top