Hesabım
    Kız Kardeşler
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Kız Kardeşler

    Kız kardeşler tekerlemesi!

    Yazar: Banu Bozdemir

    Emin Alper üçüncü filmi Kız Kardeşler'i de mekânsal ve duygusal bir çıkışsızlığa mahkum etmeyi başarıyor. Bana göre en başarılı filmi Tepenin Ardı’ndaki tekinsizlik duygusunu burada da zaman zaman yakalamak mümkün. Hatta mekanlarda ortaya çıkan gizil kimliği olan insanların varlığıyla çevrelenmiş psikolojik çıkışsızlığı burada da devam ettiriyor. Annelerinin ölümünden sonra şehirdeki ailelere besleme olarak sunulan kardeşler teker teker baba ocağına dönüyor ve bu da geçmişle yapılan bir hesaplaşmayı zorunlu kılıyor. Film aile olmanın üzerinden tekrar geçmeyi de deniyor ama herkesin beklenti ve hayalleri çok çok farklı!

    Reyhan karnında bebesiyle baba evine yollandığı zaman, yarım akıllı diye dalga geçilen Veysel’le evlendirilmiş. Bebeğin, kaldığı evdeki Necati Bey’den mi yoksa gönlünün düştüğü eczacı kalfasından mı olduğu belirsiz. Ama köyde dedikodular almış yürümüş. Gerçi film o kadar kapalı bir atmosfer sunuyor ki yine,  köyde ailenin dışında muhtardan ve deli kızdan başka kimseyi görmüyoruz. Nurhan ve Havva da isteksizce baba evine dönüyorlar. Bu köyde kalmanın yarattığı duygunun adı bir kaos olmalı! Kasabadaki evlerde de çalışıp çocuklara bakıyorlar ama orasının bir kaçış olduğu kafalara geleneksel bir biçimde kazınmış belli ki! Bu üç kızın birbirine dolanan hikayesine ara sıra da Reyhan’la evlendirilmiş Veysel de takılıyor. Hatta hikaye bir süre sonra onun kader döngüsüne dönüşüyor. Veysel kimse tarafından dikkate alınmayan, itilip kakılan bir iç güveysi. Her daim dalga unsuru olabiliyor, o da hırsını geceleri yalnız kaldıklarında Reyhan’dan çıkarıyor belli ki! Ama film burada Reyhan’a da bir söz hakkı veriyor ve Veysel’i savunmasız yakaladığı bir anda Reyhan’ı onun üstüne salıveriyor. Ama sonuç yine Veysel’in zaferiyle sonuçlanıyor. Reyhan istemsizce hamile kalıyor. Ama onu bile kibirlendirmeyi başarıyor Reyhan!

    Film feminist ve seksist söylemleri bir şekilde yediriyor. İki kardeşin yayık yaptıkları sahnede konuştukları kadın ve erkek kimliğinin çocukken verilmesi ve onun zamanla ivme kazanması üzerine. Nurhan baktığı çocuklardan birinin erkeklik organından korkarak ve tiksintiyle bahsederken Reyhan yaşanmışlığın verdiği rehavet ve rahatlıkla kardeşini gerdek gecesine hazırlayan biri gibi davranıyor. Belki de Necati Bey var yine aklında!

    Film, üç kadına karşı üç erkek kuralına uygun. Baba, koca ve işveren olarak algılayabiliriz bu üçlüyü. Ama Veysel’i burada bir baskı unsuru olarak görmek ne kadar doğru. Veysel karısı Reyhan’ı ve oğulları Gökhan’ı alıp kasabaya gitme derdinde. Çobanlığın tekin olmadığını tekrarlayıp durdukça, babası gibi korkak olmakla suçlanıyor sürekli. Onun derdi dedikodulardan, onları çevreleyen dağlardan, korkulardan kaçmak ama dikkate alınır bir insan değil! Tepenin Ardı’ndaki Zafer gibi kendi aklına sığınmak zorunda kalıyor en sonunda! 

    Kız Kardeşler’de en baskın karakter Necati Bey! Baskıcı yanını uzak bir babacanlıkla dengelemeye çalışıyor. Kızlar için bir nevi umut kapısı olma halini korumaya çalışırken, onları kendilerine muhtaçlıkla dizginleme işini de iyi beceriyor. Ama sonrasında kızlar annelerinin kaderi gibi çıkışsızlığa mahkum oluyor. Anne dışında tüm kardeşlerin besleme olduğunu söylüyor baba, annenin köyde kalma pişmanlığı laf arasında dönüp duruyor. Baba Şevket ise baskıcı ve şefkatli baba kimliği arasında bir yerlerde sıkışmış durumda. Aslında kızlarının yanında olmasından memnun gibi ama bir yanda da karısının vasiyetini yerine getirdiği düşüncesinde. Kızlarıyla giriştiği şakalarda bunun bir göstergesi.

    Köyün deli kadının yuvarlanması, dumanlı dağların geçit vermeyen ve gizem yaratan yanı, Veysel’in teslimiyeti… Film sonunda hepsinin üstüne tekerleme döşüyor. Hem bir kısır döngü anı gibi hem de yönetmen bize bir masal anlatmış gibi. Kız Kardeşler, Emin Alper’in tarzını belli eden ama diğer ikisi kadar yoğunluğu olmayan bir film olmuş! Ama yine de çıkış ve çıkışsızlık arasındaki dengeyi iyi kurduğunu, oyuncu seçiminin de iyi olduğunu düşünüyorum. Özellikle de Veysel’i oynayan Kayhan Açıkgöz gayet iyiydi!

    twitter.com/banubozdemir

     

    Daha Fazlasını Göster

    Yorumlar

    • Tugce Terzioğlu Alper
      Senaryo ve cekimler kusursuz👍🏽 Begenerek ve ilgi ile seyrettim.
    • Balaym
      Öncelikle film mükemmel: Kime göre? Ben hem köylü, hem 50 yaş üzerinde olduğum için bana dokundu film. Salonda 25-30 arasında çiftler vardı ve ilgileri anladığım kadarıyle filmin sonuna kadar devam etti. 25 yaş altına ne kadar hitap eder bilmiyorum. Belki yorumlarda görebiliriz.Bana kalırsa tam bir festival filmi. Ve Emin Alper'in öteki filmlerinden bir tık daha yukarıda ve kusursuz bir senaryo buldum. Görüntü yönetmenini ayrıca kutlamak gerekiyor. Oyuncular ancak bu kadar oynanır dedirtiyor bana. Hele Kayhan Açıkgöz'ü ayrıca kutluyorum. Köylü olduğum için iyi bilirim (ve anamın bir akrabasının oğulları vardı Veysel'gibi) Veysel tiplerini ve iyi de anlaşırım. Dedim gerçekten bir köylü ve saf delikanlıyı mı oynattılar filmde. O kadar rolünün içindeydi. 1920 Anadolu'sunu anlatır Yaban romanında Y.K.Karaosmanoğlu. Kuş yuvası evler... Tam dönemini bilmiyorum ama sanırım 50 yılda bazı bölgelerde hala çok geri kalmışız. Ve film dönem olarak 1970-85 arası bir Anadolu köyünü resmediyor diye düşünüyorum. Elektrik yok, su yok, yol yok, telefon da sanırım yok.Ama Reyhan ve Havva'nın hayallerini gerçekleştirdiğini umuyorum...
    • Muharrem B
      Gorsellik hariç berbat Türkiye gerçekliğine uygun değil kadro konu senaryo berbat
    Back to Top