Gölgelerin Aşkı - Beyazperde.com eleştirisi : Gölgesizler!

Above The Shadows / Gölgelerin Aşkı; Claudia Myers imzası taşıyan ‘görünmez’ olma kavramının etrafında dönmeye çalışan bir film. Film aslında güzel başlıyor, ailenin ortanca kızı Holly; annesi dışındaki duyarsız aile bireyleri arasında gittikçe görünmez olduğunu fark ediyor. Annesi öldükten sonra da kimsenin göremediği, gittikçe yalnızlaşan, insanlara şantajlar yaparak ayakta kalmaya çalışan bir kadına dönüşüyor. Sinemanın ‘görünmez’ olma hikayeleri genelde başarılıdır, Hatta bu yıl içinde başarılı sayılabilecek bir örneğini de izledik. 

The Invisible Man / Görünmez Adam biraz karışık, biraz bilimsel biraz da kıskanç bir algoritma yaratmasına rağmen görünmezlik zırhına sahip çıkıyordu ama buradaki hikaye daha çok psikolojik olarak kendini geri çekip, kendi içinde kaybolmanın yasını tutuyor. Ama arka plana dair hiçbir açıklama yapmadan bunu yapıyor ve karşımıza cılız bir senaryonun devamı olarak cılız bir film çıkıyor. Aslında senaryo duyguları ayağa kaldırıp, başkalarına olduğu kadar kendine de şans vermekle ilgili olarak yola çıkmış ama gereğini yerine getiremediği için sıkıcı olmaktan öteye geçemiyor. 

Karakterler üzerinde çalışılmadığı gibi Holly ve Holly’i tek gören kişi olan Shane arasındaki ilişkiye dair de bir ipucu yok. Neden herkes görmezken Shane onu görüyor? Film yalnız konuşan adam, görünmez olduğu için her yere rahatça girip çıkan kadın durumunu kullanıyor, bunda bir sakınca yok. Ama filmin yarattığı durumlara ilişkin bir duygusu yok. Seyirciye ne katmak, ne anlatmak istediği konusunda bir hayli zayıf ve buna rağmen iki saatlik bir film olmayı başarmış! Kendi içinde! 

Bu hafta salonlar yeniden açıldı ne kadar seyirci gider bilinmez ama bu kadar vasat yapımlar zaten sinemalara mesafeli olan seyirciyi iyice kaçırır. Film yapısı gereği fantastik olmaya çalışıyor, aşk mesajı vermeye çalışıyor, aile bağlarını yeniden kurmaya çalışıyor ama en dipte vermeye çalıştığı mesaj ne yazık açığa çıkamıyor. Holly ve Shane arasında gördüm görmedim, sevdim sevmedim tarzında saçma bir oyuna dönüşüyor. İşim kötüsü bu oyuna seyirciyi de dahil etmeye çalışıyor yönetmen ama seyircinin bu oyundan keyif alacağını sanmıyorum. Keşke tam anlamıyla fantastik kanatları olan ve uçabilen film yapılsaydı ya da gerilim ayağı sıkı tutulsaydı ama bu şantajcı aşk hikayesi hiç olmamış. Megan Fox’un varlığı bile kurtaramıyor filmi…