Hesabım
    Şeytanın Çocukları-El Ebyaz
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Şeytanın Çocukları-El Ebyaz

    Yerli korku bu kez su yüzünde!

    Yazar: Su Bahadır

    Yönetmenliğini Vedat Dikmetaş ve Oya Köksal ikilisinin üstlendiği Şeytanın Çocukları: El Ebyaz bilindiği üzere yerli sinemanın baştacı olan korku türünün güzide örneklerinden biri. Ancak bu filmi yerli korku denilince akla gelen doğaüstü, bol büyülü filmlerle karıştırmayın! Bu film insanlık ötesine değil insanlık içine odaklanıyor.

    Şeytanın Çocukları: El Ebyaz aslında yerli korku sinemasının genellikle odaklandığı doğaüstülükten çok daha korkutucu bir şeye, insanın kendi doğasına odaklanıyor. Bir insanın aynaya baktığında gördüğü kişi olamayabileceği hiç aklınıza geldi mi? Belki siz bile aynadan size bakan kişinin tam olarak kim olduğundan emin değilsinizdir? İşte bu sorular Şeytanın Çocukları: El Ebyaz filminin kilit noktaları. Gerçek benliğimizde sakladığımız yaralar, travmalar bizleri nereye götürebilir? Yerli korku dalında bir gemide geçen ilk film olma özelliğini elinde bulunduran yerli korku türü başrollerine de romantik komedi dizilerinden tanıdığımız Merve Sevi'yi, Cenk Torun'u, Fırat Çöloğlu'u, Balamir Emren'i ve Emin Gümüşkaya'yı yerleştiriyor. Cast seçimi oldukça başarılı. Rollerine cuk oturan ve beklenen performansı veren oyuncular seçilmiş. Özellikle Sevi'nin ilk korku filmi deneyimi olduğu düşünülürse güzel yıldızın bir hayli başarılı bir performans sergilediğini söyleyebiliriz.

    Açılışını yavaş yapan, klasik korku yapımları gibi dehşete düşürerek başlamayan film ortalarına doğru akıcılığını hızlandırıyor ve seyirciyi belirsiz, pusu gibi bir gizemin içinde tek başına bırakıyor. Oyuncuların ve efektlerin de muazzam katkısı olan bu durum seyircilerin tek başlarına bu deniz yolculuğunda varolabilmelerini sağlıyor. Deniz, gemi ve izolasyon gibi kavramların insan psikolojisine neler yapabileceğinin de altını çizen film, sahne çekimi olarak kimi noktalarda Kubrick'in ünlü Cinnet filminden de ilham almış gibi görünüyor. Filmin arkeolojik değerlere de az biraz değiniyor olması, bol cinli, kanlı filmlerden daha farklı bir kaynak kullandığı için onu öne geçiren bir etken oluyor. Filmin temposunun da çok dikkatlice ayarlanmış ve çok yerinde olduğunu söyleyebiliriz.

    Ses efektleri tam olarak oturmayan filmin en önemli eksisi ise gemide geçtiği için gemide olabilecek ve olamayacak her şeyin filme yedirilmesi olmuş. Gemide olmanın etkisini verebilmek için yönetmen de oyuncular da bir hayli abartılı sahnelere yer vermek ve canlandırmak zorunda kalmışlar diyebiliriz. Filmin bir diğer eksisi ise kostüm ve makyajların yüzeyselliği. Ne yazık ki kanlı sahnelerde ve kabus sahnelerindeki makyajlar bir hayli zayıf kalmış. Ancak buna tezat biçimde filmin renk seçimleri, manzara kullanımı ve özellikle jeneriği bir hayli etkileyici. Yerli korku dalında Can Evrenol imzalı Baskın: Karabasan'a denk bir ürperticiliği olan jeneriğin seyircilerin de takdirini kazandığını düşünüyorum.

    Sürpriz sonuyla beğeni kazanan yerli korku yapımı türdeşlerinin yanında farklı, modern ve daha komplike kalarak kendini farklı bir dala taşımayı başarıyor. Kadrajlarının çok başarılı olduğunu belirtebileceğimiz filmde gizemli karakterler, ürkütücü sahneler ve dozajı düşmeyen panik ile tüyleriniz diken diken olacak!

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top