ABD’nin her daim arka bahçesi olarak gördüğü Meksika’ya ait bir yapım ile karşı karşıyayız. Latin Amerika’nın Amerikan hayat tarzının amentüsü olan “serbest piyasa ekonomisi” modelini en fazla kendine örnek alan ya da Birleşik Devletler yörüngesinde en fazla salınan ülkelerden biri olageldi Meksika. Siestacılar kapitalizme mesafeli diğer Güney ülkelerinin tam zıddı bir siyaset izleyegeldiler; ne Küba tipi tüm dünyaya şapka çıkarttıran sosyalizan bir sağlık sistemini oturtabildiler ne de diğer kahverengi ciltli memleketler gibi “kamu yararını” özel çıkarlardan üstün tutan devrimci hükümetlere sahipler ve elbette ki bunun bir de bedeli var: “Piyasanın görünmez eli, öldürür.”
Bin Başlı Canavar da işte bu hayat tarzının, piyasanın görünmez elli katilinin Meksikalı yurttaşlar üzerindeki etkisini mercek alan, duyarlı bir bakış açısına sahip egzantrik bir film.
Yönetmen Rodrigo Pla, özellikle sağlık sisteminin “hür teşebbüs diktası” saçmalığına kayıtsız şartsız teslim olunduğunda insanın başına gelebilecek hadiseleri, temkinli ama vurucu bir biçimde işlemeye cesaret etmiş. Yaşamı en fazla etkileyen sağlık meselesi ve özel çıkarların toplum sağlığına galebe çalması üzerinden hareket ederek eleştirel bir bakış açısını, düzeyli bir serüven modunda işlemeyi becermiş Pla. Sovyetlerin çöküşü ile bir müddet “buzdolabına kaldırılan” kapitalizmin bilimsel / sinemasal eleştirisi, özellikle özel sigortaların insanın nasıl da yaşamıyla oynandığının belgeseli niteliğinde bir sinema diliyle izleyiciye muhteşem aksettirilmiş.
“Tekinsiz ebeveyn” rolünde Sonia Bonet karakteriyle müthiş derinlikli bir performans ortaya seren Jana Raluy oyunculuk kariyerinde hatırı sayılır bir mihenk taşı olabilecek bu yapım yoluyla izleyiciyi koltuğa mıhlıyor.
Gecikme ve Yasak Bölge adlı yapımlara imza atan Rodrigo Pla’nın bu son filmi, sınıfsal bir bakış açısını beyazperdeye yansıtma cesaretini gösterdiği için ayrıca övgüyü hakediyor. 2012 yapımı 'Gecikme' ile Venedik Film Festivali'nde övgüyle karşılanan başarılı yönetmenin, Bin Başlı Canavar filmiyle de ödülleri toplayacağı aşikar. Zira ilk defa Venedik Film Festivali’nde gösterimi yapılan Bin Başlı Canavar ile İstanbul Film Festivali’nde festivalin en iyi filmine verilen Altın Lale Ödülünü alarak bunun emarelerini gösterdi.
Bin Başlı Canavar, haftanın nitelikli sinema filmlerinden... @atlantisliadam