Hesabım
    Mutlu Kuzular
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    Mutlu Kuzular

    Çocuklarım için!

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Namus nedir? Ya da, namus kavramını, hücrelerine nüfuz etmiş ikiyüzlülükten temizlediğimizde asıl

    ve dürüst tanıma mı ulaşmış oluruz? Neden, özellikle az gelişmiş ülkelerde başkalarının haklarına  tecavüz ederek zengin olanlar toplum içinde muteber kişilerdir de, seks işçiliği yapan kadınlar kendilerini saklamak zorunda kalırlar?

    Elmas (Narges Rashidi), şiddetin, özellikle kadınlar üzerinden tanımlanan namusla meşrulaştırıldığı bir

    toplumun üyesi. Bir şansı Almanya'da yaşıyor olması. Burada yasal seks işçiliği yapıyor. Çünkü ergenlik

    çağına girmiş 16 yaşındaki oğlu Can (Jascha Baum) ile ondan daha küçük kızı Sevgi'ye (Marlene Metternich) iyi bir gelecek sağlamak istiyor. Zamanında belli ki sözünü dinlemediği babasıyla (Vedat Erincin) ise, annesinin mezar ziyaretinde tesadüfen karşılaşması dışında bir ilişkisi yok!

    Film, Can'ın bir sürpriz sonucu annesinin mesleğini öğrenmesinden sonraki gelişmeleri öykülüyor. İster istemez tutucu kodlarla dünyaya gelmiş Can'ın, tam da cinsel hayatının başlangıcında annesinin

    sırrını 'görerek' öğrenmesi, kimyasını bozar... Kardeşini de alarak dedesinin yanına sığınır, annesiyle

    irade savaşına girer. Ama bu savaşın galibi olmayacaktır. Can, önce ret, sonra anlamaya çalışma ve durumu yıllar önce kabullenmek zorunda kalmış dedenin etkisiyle yumuşama sürecinde, seyircinin

    odağına oturuyor. Siz olsaydınız hangi duygularla çalkalanırdınız?

    Ancak, kızına, kendi hikayelerinin paralelinde, bir koyun ile iki kuzusunun zorlu hayatlarını okuyan

    Elmas'ın, oğluyla olan meselesi, etkili bir psikolojik filme dönüşemiyor. Kafamızda Elmas'ın geçmişiyle 

    ilgili bir dizi soru varken, bir noktadan sonra sıradanlığa teslim olan hikaye, 'suça bulaşıyor',

    renklenmeye ve heyecan kazanmaya çalışıyor. Yani, "Mutlu Kuzular" (Von glücklichen Schafen) 

    Elmas'ın geçmişini yazmayı ne denli seyirciye bıraksa da ipucu konusunda cimri davranıyor; bir de

    gereksizce yönünü değiştiriyor. Mesela merak ettim, namazında niyazında bir kadın, yalnız kaldıktan

    sonra, eğitimini tamamlayamamış olsa da, ilk iş olarak seks işçiliğine mi başladı? Yoksa başka

    aşamalardan geçerek yıprandı mı?

    Yönetmen- yazar Kadir Sözen, belki bilhassa bu denli ipuçsuz bırakarak kendi şartlanmışlıklarımızla da yüzleşmemizi istemiştir, kim bilir? Film doğru bir çıkış noktasından hareket etse de, seyrettikten sonra kimi seyircilerin bazı boşluklar ve tatminsizlik hissedebileceğini söyleyebilirim.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top