Derinlemesine işlenen bir konu, kusursuz anlatım
Yazar: Ekin LimoncuPrisoners ve Incendies gibi iki başarılı filme imzasını atmış Kanadalı yönetmen Denis Villeneuve'nün son filmi Sicario, her yıl onlarcasını izlediğimiz aksiyon filmlerinden ve klişelerinden kolayca sıyrılabilen etkili bir yapıt.
Hikaye çok bilindik: kartel savaşı, silahlar ve kendi çıkarlarını koruyabilmek adına her şeyi yapmaya hazır insanlar. Sicario'nun özgün bir film olmasının en önemli sebebi, Amerika'nın Meksika'da bulunan kartellerle olan mücadelesini tarafsız bir şekilde anlatması. Yani aslında Amerikan propagandası haline gelebilmeye çok müsait olan bu film, kesinlikle o yola girmiyor hatta yanından bile geçmiyor.
Hukuktan ve yasalardan yana olan Emily Blunt'ın canlandırdığı idealist Kate karakteri, kartellerle mücadele için dahil olduğu grupta aslında dünyanın öyle bir yer olmadığını yavaş yavaş farkediyor. Her iki tarafın da vahşetine şahit olan Kate ideallerinin ve inandıklarının paramparça oluşunu izlemek zorunda kalıyor. Film ilerledikçe anlıyoruz ki aslında kartellerin yaptıkları şeylerin Amerika'nın yaptıklarından bir farkı yok. Villeneuve filmde sistem eleştirisi yaparken idealizmden, nihilizmden hatta en önemlisi kaostan beslenerek bizlere büyük bir şeyin sadece küçük bir kesitini gösteriyor ve bunun asla bir sonunun olmadığını tokat gibi yüzümüze çarpıyor.
Sicario'nun yalın ama bir o kadar sağlam hikayesi dışında bir de üzerine uzun uzun konuşulabilecek dört dörtlük bir sinematografisi var. Muhteşem bir prodüksiyon ve görüntü yönetmeni Roger Deakins'ın daha önce hiçbir filmde karşılaşmadığım açılarla çektiği görüntüler ağızları açık bırakmaya yetiyor. "Bu nasıl kusursuz bir yönetmenlik!" nidalarıyla izleyeceğiniz operasyon sahneleri uzun zamandır gerilmediğim kadar gerilmeme sebep oldu. Tek kelime ile muazzam olan müzikleri de atlamamak gerekiyor.
Çok iyi yazılmış karakterler filmin en başından en sonuna kadar inandırıcılığını asla yitirmiyor. Onlarla birlikte üzülüyor, onlarla birlikte korkuyoruz ve onlara güvenmeyi asla bırakmıyoruz. Bunda seçilen oyuncuların da etkisi büyük elbette. Özellikle başrolde izlediğimiz Emily Blunt idealleri yıkılan idealist bir ajanı kusursuza yakın canlandırıyor.
"Bu dünya böyle, istesen de istemesen de sistemin bir parçasısın" mesajını filmde iç içe geçmiş karanlık ilişkilerle anlatan Denis Villeneuve finalde izleyiciyi darmadağın etmeyi başarıyor. En çok da hikayeyi anlatışıyla akıllarda yer edinecek Sicario, sinematografiye getirdiği yenilikler için bile bir saygıyı hakediyor.
twitter.com/ekinlimonj