Aşk oyunu buna derler güzelim
Yazar: Banu BozdemirAşk Oyunu bizde kısmen işlenen ama pek de becerilemeyen romantik komedi konularından biri. Sinemanın popüler kanadı olmaya aday bu filmler, genelde dünyada da bizde de benzer konulara odaklanıyor. Sevdiğini ya da uyum içinde olduğunu sandığı sevgilisiyle aslında dağlar kadar farklı olduklarını anlayan erkek ve kadınların yeni maceralara yelken açmalarını kimi zaman duygulanarak kimi zaman da gülerek izliyoruz. Her ne kadar sabun köpüğü kıvamında yumuşacık izler taşısalar da, kendimce, sosyolojik açılımlar taşıdıklarını iddia ediyorum.
Umut Yüksel’in yönettiği Aşk Oyunu, neyse ki derdini fazlaca uzatmadan yaptığı maddeler ve uygulanışı üzerinden bir ilişki ekseni yaratıyor. Öyküsünü daha fazla yemek ve aşk ekseninden kurmaya çalışmış olsaydı biz de Aşk Tarifi adıyla çevrilen No Reservations'a benzetecektim ama aşçılıktan itibaren başka bir yöne sapmış hikaye. Aslında meslek seçimi olarak aşçılığı ön planda tutan hikayenin yemek kültüründen bu kadar uzak kalması da ilginç tabii.
Hikayenin uzanmak istediği tek nokta var. Çeşitli kadınsal taktiklerle bir erkeği çok rahat yola getirebilmek. Tabii benim bu tarz filmlere başından beri itirazım olan konu, birtakım kadın ve erkeklerin tamamen bu konuya odaklı olarak yaşıyormuş gibi gösterilmesi. Yani hayatını sadece bir kadın ya da erkeği tavlamak üzerine kurmuş gibi gösterilen hayatlar yavan geliyor. O yüzden karakterler aşçılık ya da başka işler, sanat ya da spor dalları üzerine bir şeyler döktürseler daha rahat hissettireceklerdi hikayeyi.
Film ana karakterlere eşlik eden, en kötü anlarında hep yanlarında olan ve kendi özel hayatları diye bir şeyleri olmayan yan karakterlerin çabalarıyla ilerliyor. Şöyle ki, kadın ya da erkeğin hayatı bu karakterlerin evde ya da herhangi bir mekanda taktik üretip, içip, buldukları 'muhteşem' fikirler karşısında birbirlerine el vurmalarından oluşuyor. Diğerleri için hayat sadece akıl verici görüntülerden ibaret. Neyse ki bu tarz filmler sonlara doğru yan karakterleri de hatırlayıp onları da birbirleriyle baş göz ediyor. Ama ana karakterlerin dönüşümü tamamlandıktan sonra...
Aşk Oyunu hikayeye küçük bir fantastik bakış açısı eklemeyi de ihmal etmemiş. Filmin en orijinal ve iyi tarafı da bu. Filmdeki bazı pürüzlü noktalar böylece tamamlanıyor. Fakat melek gibi saf bir kızın sırf taktik olsun diye cadıya dönüşmesi yine de fazlaca zorlama.
Filmde bir de erkeklerin futbol sevdası var ki film adeta bunun üzerine totem kurmuş gibi. Erkeklere sempatik gelecek bir alan da yaratılmaya çalışılmış böylece. Kadınları kurnaz, erkekleri ise bu kurnazlığın karşısında saf bir şekilde resmeden film sonunu evlilikle taçlandırmayı vaat eden bir film Aşk Oyunu. Bu yüzden karakterlerinin sosyal konumlarını hep üst düzey kurduğu için onların üzerinden bir modern masal dünyası yaratmayı amaçladığını düşünüyorum. Aşk Oyunu bol filmli bir haftada ille de romantik komedi diyenlerin tercihi olabilir...
Twitter/BanuBozdemir