Kötü Bir Televizyon Filmi Tadında
Yazar: Ali ErcivanÖncelikle şunu belirterek mevzuya gireyim, sonra filmi bu beklentiyle izleyip hayal kırıklığına uğramayın: Her ne kadar öncelikle onun adıyla pazarlansa da aksiyon sinemasının yıldız oyuncusu Bruce Willis, Vice adlı bu filmin başrolünde yer almıyor. Daha önce Prens (The Prince) adlı yapımda da birlikte çalıştığı yönetmen Brian A. Miller’ı kıramayıp rolü kabul etmiş sanki. Miller’ın senaristleri de aynı, ortaya çıkardığı işin kalitesi de… B-Movie bile demeye gönlün razı olmadığı, ucuz bir televizyon filmi kalitesinde karşımızdaki iş.
Düşük bütçeli bir yapım olan Vice, kendince distopik bir yakın gelecek tahayyülü yaratmaya çalışıyor perdede. Yapay zekanın sınırları olmayan bir eğlence sektörünün malzemesi haline geldiği, insanların her türlü zevk ve sapkınlıklarını insan görünümlü robotlarla tatmin etmek için büyük bir otele üşüştükleri bir dünya. Ancak her gün zihinleri silinip yeniden sahaya sürülen robotlardan biri, genç bir kadın, geçmiş hayat ve tecrübelerini hatırlamaya başlar, sonunda da çiplerine işlenen kadere isyan eder. Onu kendi rahmetli karısından yola çıkarak yaratmış olan genç adam ve serkeş, dik kafalı bir polisin yardımlarıyla sistemi alaşağı etmeye çalışır. Bruce Willis’in canlandırdığı Julian Michaels da işte bu sistemin tepesindeki kötü adamdır. Dolayısıyla savaş onunladır. Bu tür yapılanmalar tek bir adamı yerinde etmekle çökertilebilirmiş gibi…
Filmin bütçesi bazı şeylere yetmez, onu anlarım ama bu eksikliği pekala yaratıcılıkla kapatmak mümkündür. Bunu başarabilen örnekler her sene öyle ya da böyle karşımıza çıkar. O yüzden hayal gücü eksikliğini, öykündüğü iyi örnekleri layıkıyla kopyalamayı bile becerememeyi, seyircinin zekasını hafife almayı ve böyle sinemalarda gösterilmeyi hak etmeyecek çiğlikte bir işi bile isteye ortaya çıkarmayı anlamak güç. Bu yüzdendir ki film Amerika’da 16 Ocak’ta vizyona çıkmış görünmesine rağmen ne kadar izlendiğine dair hiçbir veri yok ortada.
Bruce Willis, tüm sahneleri tek bir mekanda geçtiği ve karakteri aksiyonun içine hiç dahil edilmediği için kolay para gözüyle bakmış olabilir mesela böyle bir projeye ama onun gibi bir ismin de kariyerini böyle hamleler yüzünden tükettiğini görebilmesini bekliyor insan. Willis’in filmografisi açısından baktığımızda, Vice kesinlikle bir Suretler (Surrogates) bile olmaktan çok uzak. Zaten uzun zamandır tükenmiş bir oyuncu olan Thomas Jane’dense bahsetmek bile istemiyorum.
Vice’ın bir klişeler silsilesi halindeki tüm karakter ve durumları arasında biraz olsun umut veren tek yanı, bir kadını öykünün merkezine koyup ondan bir kahraman yaratma çabası. Ancak her zor durumda kadının yetersiz kalıp imdadına bir erkeğin koşmasından da anlıyoruz ki burada dert güçlü bir kahraman değil, bir fetiş objesi yaratmak. Genç oyuncu Ambyr Childers da bunun üstüne bir şey koyabilecek kapasitede değil. Zaten öyle bir alanı da yok. Dolayısıyla bu umut da boşa çıkınca geriye birkaç ay sonra televizyonda geç saatlerde rastlayıp hiç düşünmeden kanalı değiştireceğimiz, sadece önemsiz olsa iyi, büsbütün kötü bir film kalıyor. Karar sizin…
Twitter: aliercivan