Hesabım
    Halam Geldi
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,0
    Ortalama
    Halam Geldi

    Halalar ve çocuklar!

    Yazar: Banu Bozdemir

    İlk gösterimini Altın Portakal Film Festivali’nde yapan Halam Geldi Kıbrıs adasında geçen, keyifli bir film olarak başladı önce. Ama konunun genelinden fazlaca haberimiz olduğu için fazla yayılmadık açıkçası. ‘Çocuk gelinler’ gerçeği bu ülkenin kanayan yarası, acısı gerçekten de. Geçen yıllarda Reis Çelik imzası taşıyan Lal Gece de bu anlamda konuya fazlaca duyarlılık arz ediyordu. Filmin içinde kadın (çocuk) ve erkek arasında oyuna dayalı bir hesaplaşma da vardı. Ama bu tarz hikayelerin dramı kendi içinde olduğu için belki de fazlaca yükleme yapmamak gerektiğini düşünüyorum. Halam Geldi bu anlamda mizahi başlayan dozunu trajedinin içine fazlaca sokuyor ve birçok konuya el atarak soruna etraflıca soyunmaya çalışıyor. Şöyle ki; filmde göç de var, Kıbrıs sorunu da, akraba evliliğinin çocuğa yansıyan sorunu da var, ezilen kadının dramı da...

    Halam Geldi kadınlar arasında kullanılan bir şifre. Genç kızların adet oldukları günü anlatan yerel deyim filmde "halam geldi, gelmedi" mizahıyla pek çok kez kullanılıp, erkeklerin bugünü kutsal bir günmüş gibi bekledikleri kısır bir noktaya çekiliyor. Film erkek egemenliğini her noktasına yayarak adeta kadınlardan intikam alıyor. İki küçük kız Reyhan ve Huriye Kıbrıs’ta yaşamanın / Rumlarla aynı okula gitmenin dezavantajıyla birbirlerine sahip çıkmaya çalışan iki kız. Halil ise erkek çocuk olmasına rağmen ayrı bir mağdur. Yani filmin her yanından dram akıyor, bu anlamda çok fazla sıkıştırıyor izleyiciyi ve bir süre sonra inandırıcılığını kaybetme noktasına geliyor. Mesela Huriye’nin annesi olan Meziyet kadın, dünyasının kötüsü olarak çok fazla karikatürize kalıyor, olayın gerçekliğini boğuyor, aynı şekilde Rukiye’nin halası da öyle!

    Film bizimbirilerine kızmamızı istiyor. Evet sonuçta anlatılan çok ağır bir konu, özellikle de kadının bedeninin erkeklerin tekelinde olma konusu kabul edilemez ama filmin yükü bu anlamda çok fazla, seyirci üzerinde. Huriye, halaoğluyla evlendiriliyor, Reyhan kendinden fazlaca büyük akraba oğluna veriliyor ve aynı zamanda Halil’in akraba evliliğine bağlı olan hastalığı patlıyor. Filmin zamanı kullanma sorunu da var. Tüm bu olaylar neredeyse beş günde geçiyor. Filmde bir gün içinde Huriye ve Reyhan evleniyor, Halil hastalanıyor, Reyhan kaçıyor, tüm bu olaylara sebebiyet verenler yakalanıyor, yargılanıyor. Filmin dramı uzun sürdüğü için sona bir türlü gelinemiyor ama sonrasında çabucak bağlanıyor olaylar.

    Filmin en iyi tarafı çocuk oyuncuları… Gerçekten de zorlu bir rolün altına girmişler ama büyük bir bilinçle de hakkını vermişler rollerinin. Özellikle de Reyhan’ı oynayan Miray Akay çok iyiydi. Masumiyeti fazlaca kuşanan yüzüyle annesini oynan Burçin Terzioğlu ile pek denk düşmüşlerdi. Ve Reyhan çok iyi çizilmiş bir karakter. Okumak isteyen, üzerindeki baskının farkında olduğu için karşılarındaki Yunan adası Limni’ye kaçmak isteyen, o yüzden cebinde bir harita taşıyan güçlü bir karakter olarak resmedildiği için filmin en iyilerinden birisi.

    Halam Geldi’nin konusu gerçekten derin ama Kıbrıs’ta bile yaratılan doğu imajı aslında sorunu belli bir kalıba sokmak istermiş gibi duruyor. Sonuçta çocuk gelinler bu ülkenin sorunu ve doğu-batı ayırt etmeksizin yaşanan sorunlar arasında. Asıl mesele galiba erkeğin, kimi zaman da kadının kadına bakış açısını sorgulamaktan geçiyor. Halam Geldi ismiyle de filme değişik bir yabancılık katıyor. Keşke yönetmen Erhan Kozan dram dozunu daha iyi ayarlayıp, bu kadar çok meseleyi bir arada harmanlamaya çalışmasaymış. Eminim ki o zaman daha etkili olurmuş çocuk gelinlerin dramı. Ama tabii yine de ekibin eline sağlık!

    twitter.com/BanuBozdemir

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top