Orta yaş üstü seyirci için müzik ve hayat dersleri
Yazar: Ali ErcivanKanadalı yönetmen François Girard’ın kariyerinde, ilk filmi Cargo ve 2007 yapımı İpek’i (Silk) saymazsak, hep müzik üzerine filmleri öne çıktı, onlar başarılı sayıldı. Thirty Two Short Films about Glenn Gould ve ülkesinde 1998 yılında vizyona girip daha sonra Özgün Müzik dalında Oscar ödülü kazanan Kırmızı Keman (The Red Violin) filmleriyle uluslararası bir üne kavuştu. Filmleri arasında seneler koyagelen yönetmen yine müzik temalı bir yapımla karşımıza çıkıyor.
Koro (Boychoir), babasını tanımadan büyümüş, alkolik annesine göz kulak olmaya çalıştığı için erken olgunlaşmak zorunda kalmış, okulda sorunlar yaşayan Stet adlı bir çocuğun öyküsünü anlatıyor. Hayatında yanlış giden her şeye rağmen büyük bir yeteneği, çok özel ve pırıl pırıl bir sesi var Stet’in. Pırıl pırıl çünkü Stet henüz ergenliğe girmemiş ve onun yaşındaki çocukları eğiten, korolara kabul eden okullar var. Buluğ çağıyla birlikte sesi değişmeye, çatallaşmaya başlamadan önce en fazla birkaç senesi olan erkek çocuklarından oluşan bir okul bu. Her sene yarışmalara, konserlere katılan, prestijli bir koroları mevcut. Bu koroyu da Dustin Hoffman tarafından canlandırılan Carvelle isimli bir usta eğitiyor. Annesini kaybettikten sonra bir öğretmeninin çabasıyla bu okula girmeyi başaran Stet’in de hayatı değişiyor elbette. Fakat koro içinde solistliğe doğru hızla yükselirken kendine yaşıtları arasından düşmanlar da ediniyor.
Hiç risk almayan bir film Koro… Hepimizin ezbere bildiği formüller üzerinden ilerliyor. Klişeleri bazen gülünç olacakları noktaya kadar kullanmaktan çekinmiyor. Filmin başında her türlü fırsatı elinin tersiyle itmeye hazır olan Stet gibi bir çocuğun, annesini kaybedip yalnız kaldıktan sonra önüne çıkan yeni bir hayat imkanını sahiplenmesi dramatik bir süreç. Ancak bu süreçte Stet’i tetikleyen, müziğe sarılmasını sağlayan diğer faktörleri vurgulamakta yetersiz kalıyor film. Böyle bir senaryoyu Yaşam Şifresi gibi yaratıcı bir bilimkurgu filmine imza atmış olan Ben Ripley'in kaleme aldığını görmek şaşırtıcı.
Girard senaryoyu hiç şüphesiz ki tertemiz bir sinemayla perdeye aktarıyor. Ancak filme bir ruh katmak konusunda herkes yetersiz kalıyor. Dustin Hoffman, Kathy Bates, Debra Winger, Eddie Izzard gibi deneyimli oyuncular barındıran kadroya güvenip sahneyi aktörlerine bırakıyor yönetmen. Fakat oyuncuların elinde de onları zorlayacak, kazıdıkça altından etkileyici performanslar çıkartılabilecek bir malzeme yok ki. Sanki herkes bunun üstlerine düşeni yapıp paralarını kazanacakları, daha fazla çaba sarf etmeyi gerektirmeyen, orta yaş üstü seyircinin içini ısıtmaktan başka amaca hizmet etmeyen orta karar bir proje olduğunu baştan kabullenmiş gibi. Koro’nun olduğu şey maalesef bundan ibaret. Dolayısıyla hedef kitlesinden başka kimseye tavsiye etmek de mümkün değil.
Twitter: aliercivan