¨Örümcek Adam Avrupa tatilinde¨
Yazar: Murat Tolga ŞenÇizgi roman okuyarak büyüdüm, en sevdiğim kahramanlar ise Conan, Kull ve Örümcek Adam’dı. Şimdilerde MCU (Marvel Cinematic Universe) sağ olsun kahramanların hepsi birer komedyene dönüştü (bu işin zirvesi Thor: Ragnarok) ama çocukluğumun süper kahraman maceralarından çok iyi hatırlıyorum, düşmanlarıyla savaşırken bile mizah yapabilmek Örümceğin vazifesiydi. O, diğer süper ahlaklı adanmış kahramanlara benzemiyordu. Gençti ve bedenindeki hormonlar yüzünden aklı karışıktı, beş parasızdı ve halasının evinden başka sığınacak yeri yoktu ama doğruyu aramaktan ve bu uğurda savaşmaktan hiç vazgeçmedi.
Çocukluğumdan bu yana Örümcek Adam’ın beyaz perde macerasını ilgiyle izliyorum. Bir TV dizisinin iki bölümünün birleştirilmesiyle ortaya çıkan düşük bütçeli Örümcek Adam Dragon’a Karşı, sinemada izlediğim ilk maceraydı. Fırlattığı ağlarla gökdelenlerin arasında süzülen, duvarlara yapışan-yürüyen bu kahraman gerçekten inanılmazdı ama günümüzün görsel efekt teknolojileri devreye girince olay bambaşka bir yere gitti.
Tom Holland’ı, Kaptan Amerika: Kahramanların Savaşı’nda ilk kez kostümü giyerken gördüğümde ısınamadığımı ve ¨kim bu kılkuyruk¨ dediğimi hatırlıyorum ancak zaman içinde fikrimi değiştirmeyi başardı. Bir şekilde çizgi romandaki o şaşkın Peter Parker’ı, en iyi canlandıran o! Lassie filmlerinin isimlendirmesine benzeyen isimlerine rağmen yeni Örümcek Adam maceralarını seviyorum. Neredeyse tüm karakterleri çizgi romandakinden farklı kurgulamalarına rağmen hem de. Zendaya’nın oynadığı gibi bir MJ geçmişte hiç var olmadı!
Bu filmin baş kötüsü olan Mysterio da karakterinde yapılan bazı tahrifatlarla karşımıza çıkıyor. Yıllardır Örümcek Adam maceralarında görmek istediğim süper manyak nihayet karşımızda! 2004 yılında izlediğimiz ve hayranlar tarafından çekilmiş en iyi sipaydi filmi kabul edilen Örümcek Adam 2’de, Dr. Ahtapot’u gördüğümden bu yana, hadi şimdi sıra Mysterio’da dedim ama kısmet bugüneymiş. Steve Jobs’ın ekibinden kovulmuş bir bilgisayar dehası gibi kurgulanmış sinematik Mysterio tıpkı çizgi romanlardaki gibi Örümceği zorlamayı ve gerçeklik algısını sarsmayı başarıyor.
Bu bölümün insani duygusu: güven... Güven duymak ve sağlamak için hayatımızdaki tüm illüzyonları yok etmemiz gerektiğini çılgın bir macerada öğreniyoruz. Bayılıyorum bu Marvel filmlerindeki iyi insan olmayı öğretme çabasına... Aslına bakarsanız Amerikan gişe sinemasının temel derdi bu zaten. İyi yurttaş, mükkemmel tüketici yaratabilmek için ellerindeki tüm enstrümanları kullanıyorlar.
Bir süper kahraman macerasının başarısını tescilleyen en önemli şey; özel efektler. CGI efektlerden zerre hazzetmeyen, son Avengers filmlerinde artık neredeyse animasyon izlediğim duygusuna kapılan biri olarak bu filmin efektlerine bayıldım! Örümceğin havada süzülüp yere konduğu sahnelerde CGI ile gerçek karakter arasındaki geçiş hissedilmiyor bile. Aslına bakarsanız biraz da Mysterio’nun varlığından ötürü bu macera bir tür VFX demosuna dönüşüyor o yüzden de efekt birimi yeteneklerinin sınırlarını zorlamış.
Artık yazının sonuna gelmişken şunu da belirtmek durumundayım, bu film Avengers: Endgame’e eklemlenmiş bir macera, olaylar orada yaşananların ardından gelişiyor ve sürekli olarak buna atıf yapılıyor. O yüzden, eğer hala izlemediyseniz öncesinde Infinity War ve End Game’i (Aslında ikisi tek film olarak anılmalı) izlemeyi ihmal etmeyin.
Örümcek Adam: Evden Uzakta, Peter Parker ve arkadaşlarının çıktığı bir lise gezisinin etrafında gelişen, güvenmek ve aldatmak üzerine anlamlı mesajlar barındıran, mizahı komik, efektleri etkileyici, keyifli bir macera ama filmin en güzel şeyi Marisa Tomei’nin canlandırdığı May Hala... O da çizgi romandakinden çok farklı ama buna nedense hiç itirazım yok!
Örümcek Adam: Evden Uzakta, görselliği yüzünden mutlaka sinemada izlenmeli. Ülkemizin en büyük sinema zincirinin tam da gençlerin sinemaya çekecek bu film gösterime girmeden önce öğrenci indirimini ve diğer indirimli seansları iptal etmesi üzücü ama imkanınız varsa sinemada izleyin. İyi seyirler...
murattolga@gmail.com