Hesabım
    Burgonya Dükü
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,5
    Muhteşem
    Burgonya Dükü
    Yazar: Ayşegül Kesirli

    Berberian Ses Stüdyosu" (2012) ve “Katalin Varga” (2009) gibi filmleriyle tanınan Peter Strickland’in yeni çalışması, İngiliz yönetmenin sıra dışı sinema anlayışını bir adım ileriye taşıyor. Varlıklı kelebek uzmanı Cynthia ile hizmetçisi olduğunu varsaydığımız Evelyn arasındaki aşk ilişkisini konu alan “Burgonya Dükü,” ne sıradan bir kurmaca ne de sıradan bir İngiliz filmi. Dolayısıyla, belirli bir ülkeye ve tarihsel zemine oturmakta zorlandığımız, kültürel ve türsel kategorileri altüst eden “Burgonya Dükü”nün, tam anlamıyla beklenmedik bir sinema deneyimi vaat ettiğini söyleyebiliriz. 

    Strickland’in farklı mecralarda kişisel olarak belirttiği üzere, “Burgonya Dükü” İspanyol yönetmen Jess Franco’ya saygı duruşu niteliğinde bir çalışma. Filmin izleyenlere vaat ettiği sıra dışı sinema deneyimi de gücünü kısmen bu saygı duruşundan alıyor. Strickland, ilham kaynağı olarak başvurduğu “Vampyros Lesbos” (1971) gibi kült Franco filmlerinin atmosferini başarıyla filmine taşıyor. Cynthia ve Evelyn’in sadomazoşist fantezilerden beslenen ilişkisi, tam anlamıyla 1970’li yılların görselliğiyle günümüze taşınıyor. Strickland’in ışık, renk ve kamera kullanımı bir yana, filmi izlerken karşımıza çıkan kostüm ve aksesuarlar “Burgonya Dükü”nün bizlerde yoğun bir ‘nostalji’ hissi uyandırmasına yardımcı oluyor.

    Bununla birlikte, Strickland’in verdiği bir röportajda da özellikle belirttiği üzere “Burgonya Dükü,” Jess Franco sinemasına saygı duruşu niteliğinde bir çalışma olsa da aslında ilham aldığı Franco filmlerinden çok daha fazlasını içeriyor. Dolayısıyla, filmin seyircilerde uyandırdığı ‘nostalji’ hissi sadece Franco’nun temsil ettiği film kültürüyle bağlantılı değil.

    “Burgonya Dükü,” hem yarattığı görsel dünya hem de anlattığı alışılmadık hikaye aracılığıyla Pier Paolo Pasolini’nin, Luis Buñuel’in, Fransız yeni dalgasının ve dolayısıyla zaman zaman Éric Rohmer’in ruhunu günümüze taşıyan bir film. Gidişat süresince, bazen sadece bir anlığına, izleyenlerin hafızalarında yer etmiş farklı metinlere, duygulara, seslere, kokulara ya da imajlara dokunan “Burgonya Dükü”nün, tam anlamıyla metinler ve duyular arasında dolaşan bir çalışma olduğunu söyleyebiliriz. Kısacası, filmin akıllıca tasarlanmış jeneriğinde, emeği geçen isimler sıralanırken ‘parfümden’ sorumlu kişilerin adının da listeye eklenmiş olması boşuna değil.

    Öte yandan, Cynthia ve Evelyn’in kurguladıkları sadomazoşist senaryolar üzerinden yürüttükleri ilişkileri, ilk bakışta alışıldık normların dışında bir birlikteliğe işaret ediyormuş gibi görünse de, Strickland’in son derece akıllıca manevralarla donatılmış filmi bu algıyı tamamen ters yüz ediyor. Çoğunlukla Evelyn tarafından tasarlanan, Cynthia’nın Evelyn’e hükmetme senaryoları, Strickland’in hikayesinde gündelik rutinin bir parçası olarak sunuluyor. Böylelikle, ikilinin ilişkisi yönetmenin tekrarlara dayanan anlatımının da yardımıyla iyice sıradanlaşıyor. Filmin başrolünde izlediğimiz Sidse Babett Knudsen ve Chiara D’Anna’nın etkili oyunculukları da Strickland’in anlatımını başarıyla destekliyor. Bu sayede, Cynthia ve Evelyn’in hikayesi, aralarındaki gönül bağını devam ettirirken, birbirlerinin isteklerine, arzularına ve taleplerine cevap vermeyen çalışan herhangi bir çiftin öyküsünden farksız hale geliyor.

    Sonuç olarak, “Burgonya Dükü”nü Peter Strickland’ın küçük burjuva zihniyetinin hakim olduğu ikili ilişkileri başarıyla eleştirdiği, hatta zaman zaman eğlenceli bir biçimde tiye aldığı çok katmanlı bir çalışma olarak tanımlayabiliriz. Cat’s Eyes grubunun, filmin atmosferine atmosfer katan müzikleri ise “Burgonya Dükü”nün bir başka artısı.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top