Oğlum Bak Git - Beyazperde.com eleştirisi : Parlak fikir, kötü işçilik...

Tıklanma ve seyredilme rekorları kıran bir internet videosundan yola çıkılarak, çok kısa bir süre içerisinde çekilen ve sinema salonlarına deyim yerindeyse "servis edilen" Oğlum Bak Git adlı ‘film projesi'  magazin basınına ilk haberleri düşüp de vizyon takvimine girdiğinde, ‘ekibin hızına' inanamadığımız bir film oldu. Galasında izleme şansı yakalayabildiğimiz film, basın gösterimine gerek duymadan, 19 Ekim haftasında gösterime giriyor.

Ercan Narinç'in yapımcılığını ve Kamil Çetin'in yönetmenliğini üstlendiği film, aslına bakarsanız yola çıkış hikayesi açısından zekice tasarlanmaya açık bir malzemeye sahip. Bir çöpçünün kendisine sataşan bir çocuğu önce "oğlum bak git" diyerek uyarması ve sonrasında çocuğu hastanelik etmesi ekseninde devam eden gerçek bir olaydan hareketle film de, Yavuz Seçkin'i çöpçü kılığında gördüğümüz  aynı mizansen ile açılıyor. Bir sonraki geçişte Çetin'in canlandırdığı bahtsız taksici Orhan karakterinin (meğer çöpçü değil taksiciymiş) aslında bu olaydan önceki son 3 gündür başından geçen bela dolu maceraları izlemeye başlıyoruz.  Kör talihini açmak için yeni çareler arayan ‘loser' Orhan, tesadüfen mafya dünyasının iki önemli ‘babası' arasında ateş hattında kalıyor, film de seyirciye "gel seyreyle bu şanssızlıklar komedyasını" diyor.

Filmin yola çıkış noktası, popüler "oğlum bak git" videosu olmasına rağmen, senaryonun %90'nın benzer diğer popüler kültür videolarından da beslendiğini ve filmin güncel sosyal medya paylaşımlarının pek çoğuna göndermelerle dolu olduğunu söyleyebiliriz. Üzücü olan nokta ise, filmin elinde değerlendirebileceği bunca güzel malzeme varken bunu parlak dokunuşları olan bir senaryoyla değil de, video taklitleri arasına diyaloglar serpiştirilmiş baştan savma bir tarza büründürmesi. Açıkçası çok güldüğüm 2-3 sahne harici espriler bayat, olay örgüsü gayet tahmin edilebilir, oyunculuklar ise hiç girmek istemeyeceğim sularda seyrediyor.

Açıkçası Yavuz Seçkin'i radyo dönemlerinde dinlemiyordum, stand-up gösteri şovlarına da gitmedim ama edindiğim izlenim radyocuyken gayet başarılı taklit yeteneği ile komik işler çıkarttığı yönünde. Mimiklerini oldukça başarılı kullanabilen bir yüzü de varken televizyonda ve sinemada yeteneğini neden ucuz komedilerle harcadığını anlamak zor. Oysa ki bu filmde canlandırdığı karakterin şizofrene dönük, ‘kendi kendine konuşan deli' yapısı üzerinde çalışılsa daha iyi bir senaryoyla neler çıkmazdı!

Öte yandan mafya babası Kırmızı Erol'u canlandıran ve filmde ‘gözle görülür'  ağırlığı olan Orhan Aydın'ın yan karakterdeki başarısına diyecek yok. BKM mutfaktan hızlı yükselen isimlerden olan Metin Yıldız ise canlandırdığı karaktere kendi oyunculuk duruşunu neredeyse oturtmuş durumda. Bir de ‘Sabit Gider' rolünde ilk kez seyirci karşısına çıkan Kıvanç Baran Arslan ve rolü oldukça kısa olsa da tavuklu bilge ermiş rolündeki karakter, en akılda kalıcı performanslardı.

Uzun lafın kısası "hızlı" pişen etin yahnisi yavan olur diyebileceğimiz Oğlum Bak Git, interneti komik video paylaşımı olarak algılayan seyirci kitlesi için üretilmiş ve muhtemelen onları çok da eğlendirecek bir yapım, ama sinema adına kesinlikle daha fazlası değil.  Parlak fikirle yola çıkıp, gole giden nefis bir ortayı ezmek de Türk usulüyle ancak bu kadar olabilirdi.

twitter:@duygukocabay