Hesabım
    Frank
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    3,5
    İyi
    Frank

    Mizahla hayata yenilmemek!

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Ah hayat! Kutulara benzeyen evlerde ve akvaryumsu bürolarda süren biteviye, solgun, uysal...Gezegenin tüm banliyölerinde aynı olan sıkıcı hayatlar! İnsan olduğunu hissetmek, hayallerini canlı tutmaksa eğer, fırsat çıktığında ardında bıraktıklarına bakmayacak ve risk alacaksın.Belki...Belki hayatın hiç göremediğin yüzüyle karşılaşır, yaşamanın acı verdiği ve huzursuz ettiği insanları anlamaya bir nebze yaklaşırsın.

    Dublin'in kıyısında yaşayan Jon (Domhnall Gleeson) klavyesiyle besteler yapıyor, bir grupta çalma düşlerini canlı tutuyordu... Şehre eksantrik müzik grubu "Soronprfbs" gelir, klavyecileri intihar teşebbüsünde bulunur ve Jon bir anda gruba dahil olup, hayatın diğer yüzüne doğru serüvene atılır. Beş kişiden oluşan ekibin özellikle üç üyesi özeldi: Frank (Michael Fassbender>) liderdi ve kartonpiyer kafa maskesini asla, duş alırken bile, uyurken bile çıkarmıyordu. Clara (Maggie Gyllenhaal) agresif, hem de çok agresifti. Don (Scoot McNairy) ise ılımlı ancak sanki büyük sürprizini saklayan bir adamdı.

    Parlak geleceği olan genç erkeğin, bir yaz gecesi hatasının çevresindekilere ve kendisine etkilerini öykülediği, roman uyarlaması "Ne Yaptın Richard?"la (What Richard Did) anımsayabileceğiniz İrlandalı yönetmen >Lenny Abrahamson>, kurmaca filmi "Frank"te önceden tanınan bir karakteri merkeze oturtmuş. Frank, İngiliz komedyen / müzisyen Christopher Mark Sievey'in(1955 – 2010) yarattığı, TV dizileri de olan Frank Sidebottom karakteri. Sievey, punk rock grubu The Freshies'in de kurucusu (Onun hakkında "Being Frank: The Chris Sievey Story" adlı yeni bir belgesel mevcut) . Filmdeki grup da, The Freshies'den esinlenerek oluşturulmuş.

    Grupla olan bu tuhaf macerayı internet üzerinden aktararak paylaşan Jon, mesajlarıyla, o güne dek öğrendiği hayata dair bilgiler üzerinden ilerlerken, garip biçimde, aslında grup üyelerinin yaşamakla ilgili meselelerinin çok daha derinlerde yattığını sezmeye başlıyor. Yönetmen, Jon'un mesajlarını isabetle kullanmış: Dışarıdan bakıldığında, herkesten uzak kır evinde üretmek için toplanıp üretemeseler de, aralarında kavga da etseler, müzikleri aykırı ve parasız ve sıkıntılı da olsalar, "Soronprfbs" gibi bir isme yakışmaktadır. Oysa söylediğimiz gibi, acılar daha derinlerde...

    Frank neden kafa maskesini hiç çıkarmaz, dışarıdakilere yüzünü göstermez? Clara'nın öfkesinin kökenleri? Don'un kederi?

    Tüm bu sorulara, somut yanıtlar verilemez ki! Seyirci Jon'la birlikte grubun içine sızıyor. Ancak her bir seyirci, hikaye ilerledikçe kendi yüreğini yoklayarak ve Jon'dan ayrılarak onların hayatla alıp veremediklerine dahil oluyor. Farklı bir deneyim tabii. "Frank"te tarifle değil duygularınızla yol alacaksınız. Bir noktada da Frank'le, Clara'yla, Don'la yakınlaşacaksınız. Mizah ise, hayata yenilmeden direnmenizin en önemli dayanağı...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top