Hesabım
    Büyük Budapeşte Oteli
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    Büyük Budapeşte Oteli

    Masalsı dünyada polisiye lezzeti...

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Wes Anderson, yedi uzun metrajlı film çekti. Sinemalarımızda gösterime giren, "Çılgın Liseliler" (Rushmore), "Tenenbaum Ailesi" ( The Royal Tenenbaums), "Suda Yaşam" (The Life Aquatic with Steve Zissou) ile "Moonrise Kingdom"da, düzenli olanla uzlaşmazlık ve sorunlu aile kurumuna uyumsuzluk, karakterleri içsel çalkantılara sürüklüyordu. Uzlaşmazlık ve uyumsuzluk gözde temaları olan Anderson, animasyonla da (Fantastic Mr. Fox) perçinlediği ironiye dayalı hikâye anlatma deneyimlerindeki ince işçiliği öyle bir noktaya getirdi ki, sekizinci çalışması "Büyük Budapeşte Oteli"nin kıvrımları içinde kaybolarak büyülü bir yolculuğa çıkabilirsiniz.   

    "Büyük Budapeşte Oteli"nin (The Grand Budapest Hotel) hikayesinin ana yapısını oluşturan olaylar 1932 yılında geçmekte: Tam da, gizemli ve yoğun kişiliğiyle perdeden seyircileri büyüleyen Greta Garbo ve MGM'in yıldızlarının buluştuğu film "Grand Hotel"in (Berlin'de bir otel) çekildiği tarihte! Anderson, tarihin ve sinemanın, en esrarengiz, çekici, ışıltılı, şatafatlı,gösterişli, şehvetli aşk ve casusluk hikayelerine ev sahipliği yapmış Orta Avrupa kentlerinin / otellerinin cazibesinin, iki büyük savaş arasında yükseldiğini bildiği için uygun bir yıl seçmiş. Sonra hikayesini, gerçekliğin katılığına mahkum etmemek, kurduğu özel dünyayı belirgin sembollerle, karakter ve yer isimleriyle bozmamak için hayali bir yer yaratmış: Zubrowka Cumhuriyeti mesela (Żubrówka, Polonya kökenli bir votka aslında). Evet, Budapeşte ama Orta Avrupa'yı simgelediği için; kentle ilgisi yok!

    Otelin, özellikle zengin, yaşlı, tesadüfen tümü sarışın yaşlı hanımefendi misafirlerine 'her tür' hizmeti veren ve işini tam bir soylulukla yürüten concierge şefi M.Gustave (Ralph Fiennes) ile üçüncü dünyadan gelmiş bir göçmen olan lobi görevlisi genç "Zero"(Sıfır) arasında başlayıp gelişen ilişkinin ekseninde ilerliyoruz. Anderson, Hugo Guinness ile yazdığı senaryoda Stefan Zweig'in çalışmalarından faydalanmış.

    Kimdir Zweig? Avusturyalı, Yahudi asıllı roman-oyun yazarı ve gazeteci. 1881 doğumlu yazar, Rio de Janeiro'da, 1942 yılında, Avrupa'daki Hitler egemenliğinin süreceği karamsarlığı içinde karısı ile birlikte intihar etti. Anderson, Gustave ile Zero'nun, otelin gizli sahibi olan ve ara sıra kalmaya gelen 84 yaşındaki Madam D.'nin kendi malikanesinde ölmesinden (öldürülmesinden) sonra sürüklendikleri polisiye öyküde, yaklaşan tehlikeyi ve bu karanlığı sürekli hissettiriyor. Fakat öyle bir alaycı ton oluşturuyor ki, ikilinin son derece insani ve eğlenceli hikayesi, bu karanlığa asla teslim olmuyor; yitip gitmiyor. Anderson, fizik / kimya kurallarını esnettiği ve bazı planlarda porselen bebek evleri gibi kurduğu dünyada, Gustave  ile Sıfır'ın temsil ettikleri, saflık, azim, biraz da zekayla, tüm berbat düşüncelerin ve entrikaların alt edilebileceği iyimserliğini koruyor.

    Yönetmenle "Moonrise Kingdom"da da çalışan ve "12 Yıllık Esaret" (12 Years a Slave) ile kendi dalında Oscar adayı olan Adam Stockhausen'ın, yine 3 kez Oscar adayı olmuş set dekorasyoncusu Anna Pinnock ve Stephan O.Gessler liderliğindeki sanat yönetimiyle işbirliği yaparak imza attığı, görsel etkilerle desteklenen yapım tasarımı, seyirciyi ele geçiriyor. Avrupa resminden- heykelinden beslenen, bazı planlarda modern sanattan çizgilerle renkleri anımsatan, birtakım anlarda ise bir tablonun ya da oyuncakçı dükkanının rafları arasında dolaşıyormuşsunuz hissiyatını veren, binlerce objenin olduğu komplike bir iş. Bu çalışma,"Büyük Budapeşte Oteli"nin dünyasını oluşturuyor; hikaye de bu dünya içinde geçtiği için anlam kazanıyor.Film, aynı zamanda, Anderson'ın filmlerini değerli kılan unsurların özünü içerip, sinemada hikaye anlatmanın yüksek sanata nasıl dönüştürülebildiğinin dersini veriyor.

    Ralph Fiennes! Hoş zaafları olan Gustave'da, bugünlerde sık sık tartıştığımız 'insan olmak'a dair erdemleri, nüanslı bir oyunculukla anımsatıyor. Karşısında Sıfır'ı oynayan 1996 doğumlu Tony Revolori'nin ustalık derecesindeki performansı da -itiraf edelim- şaşırtıyor. Ve kıymetli / ünlü yaklaşık iki düzine oyuncu, bazıları iki - üç planda bile oynasa bile, belli ki koşa koşa gelmiş ve bu görsel lezzette yerlerini almış bulunuyorlar.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top