Vecide’nin fendi bisiklete bindi!
Yazar: Banu Bozdemir2012 yapımı Wajda / Vecide birçok festivalden ödülle dönen, Oscar’a yabancı film dalında aday olan, tamamı Suudi Arabistan’da bir kadın yönetmen olan Haifaa Al Mansour tarafından çekilen kız çocuklarının dünyasına ait bir film.
Başta filmin başarısını bir kenara atarak Vecide'nin sinema salonu bulunmayan bir ülkeden, kadınların seçme ve seçilme haklarının olmadığı topraklardan çıktığını söyleyebiliriz. Aslında bunu kadınların araba sürmediği, ikinci planda ve göz önünde olmadığı gibi gibi şeylerle de taçlandırmak mümkün. İşte böyle bir ülkeden (yapımcının bir prens olduğu söylense de) bir kadın yönetmenin elinden güzel bir hikaye çıkınca ister istemez ilgi odağı oluyor, olsun da zaten. Yönetmen hem filmi, hem de çekim şartlarını titizlikle kurmuş, öyle ki, gizlice çektiğini, bazı yerlerde ekipte bulunan erkeklerin arasında hoş karşılanmayınca oyuncularına bir arabanın içinden direktif verdiğini söylemek mümkün. Bu koşullarda ülkesindeki kadınların sorunlarına dikkat çekmeye çalışan yönetmenin objektifinden güzel ve anlamlı kareler yansıyor elbette.
Kadınların yaşamla sınırlı ilişkiler kurmak zorunda olduğu ülkelerde daha çok çocuk ve doğa hikayelerinin ön planda olması da tesadüf değil. Dünyada kendini fazlasıyla ispat eden İran sineması da fazlaca bu yöntemi kullandı, kullanıyor. Kameranın gözünün dışarıya yansıdığı noktada erkekler dışında daha çok kız çocuklarını görebiliyoruz, kadınların kadraja girmesi çoğunlukla yasak. Tabii İran sineması yıllarca verdiği mücadelede birçok kadın yönetmenin film çekmesine, kadınların kendilerini var etmesine olanak tanıdı. Elbette iki ülkenin koşulları arasında fark var, Arap dünyasında kadının konumlanışı daha fazla baskılanmış vaziyette! Ve Arap topraklarında sanatsal bakış açısından söz etmek çok mümkün değil.
İşte bu koşullarda Küçük Vecide erkek çocuk dünyaya getiremedi diye babasının üzerine kuma getirmekle tehdit ettiği annesinin iç dünyasına sessizce eşlik eden bir yandan da dışarıda onu bekleyen dünyaya açılmak isteyen bir kız çocuğu. Vecide bir oyuncakçı dükkanında gördüğü yeşil bisikletle bir bağ kurar. Kendi içinde kurduğu bağ toplumsal koşullarla engellenmiş, kızların bisiklete binmesinin yasaklandığı bir bağdır ama. Mansour küçük kızın hayali dünyasını gerçeklerle iyi bir şekilde bağdaştırmayı başardığı gibi doğal bir akış kurmayı da es geçmiyor. Arkadaşı Abdullah bisikletiyle okula gidip gelirken yanında koşan Vecide bir yandan da yasaklı dünyalarını keşfediyor. Tabii erkek olmasına rağmen arkadaşı Abdullah da. Yönetmen filmi yasaklar dünyasının keşfi ve onu bir şekilde aşmanın yolu ve yöntemi olarak anlatıyor. Kadınların evde modern bir görünümde olduğu ama dışarı çıktıklarında tam anlamıyla kapalı/görünmez oldukları bir dünya çiziyor. Ama Vecide bunları kırmaya çalışan bir kız. Zaten mor spor ayakkabıları, mavi ojeleri ve dinlediği rock müzik ile yaşıtlarından farklı, daha asi ve başka bir dünya istediğini belli ediyor. Burada Vecide’yle Persepolis’teki Marjene arasında karakter bağları kurduğumu söylemeliyim. Örtünmenin dışına taşan bir benzerlik.
Filmde tezatlıklardan da yararlanıyor yönetmen. Bisikletçinin Vecide’yi kız çocuk olarak küçümseyip üstüne üstlük bir de 800 riyal! vurgusuyla ötelediği filmde Vecide ödüllü kuran okuma yarışmasına hazırlanıyor. Yarışmayı kazanan Vecide’nin bisiklet alacağını öğrenen öğretmeninin parayı ona sormadan Filistinlilere bağışlaması da neden sonuç ilişkisi hakkında bilgi veriyor bu tarz ülkelerde! Kişisel amacın /dertlerin olamaz denmeye getiriliyor laf!
Mansour gerçekten de cesur davranıyor, toplumun kadınlara bakış açısını gayet gerçekçi ve açık bir şekilde sorguluyor, amaç bir bisiklete ulaşmanın ötesinde sorunlar ve azim içeriyor böyle toplumlarda. Aslında yönetmen yönünü Vecide’den çok fazla çevirmiyor ama küçük yaşta evlendirilen kız arkadaş, babanın başka bir kadınla evlenmesi, kızların okuldaki konumları hepsi Vecide’nin çerçevesini tamamlamaya yardımcı öğeler. Bir azim öyküsü anlatmaya çalışan yönetmen bence büyük bir yükün altından kalkıyor ve bir alkışı hak ediyor. Filmin müzikleri de bir hayli tatmin edici. Vecide birçok festival dolaştı, bizdeki vizyonu bir hayli geç sayılabilir ama birçok açıdan ilkleri barındıran, sevimli çocuk karakterleriyle (Waad Mohammed ve Abdullrahman Al Gohani) renklenen bu filmi izlemenizi öneririm! Bisikletin özgür dünyasına kavuşmak isteyen bir kız çocuğunun çabası bazı toplumlarda gerçekten de zor. Bununla birlikte daha birçok şey de... Bisiklete binmek için teşvik edici bile olabilir!
twitter.com/BanuBozdemir