Aşk dozu tatmin edici, bilim-kurgusu değil...
Yazar: Oktay Ege KozakRomantik komedi dünyasında Richard Curtis’in önemini azımsamak zor. Son otuz yıl içinde İngiliz komedisinin vazgeçilmez isimlerinden biri olan Curtis, Dört Nikah Bir Cenaze, Aşk Engel Tanımaz (Notting Hill) gibi romantik komedi klasiklerini yazmış ve sevgililer gününün en favori filmlerinden biri olan Aşk Her Yerde’yi yazıp yönetmişti. Zamanda Aşk ile Curtis, klasik ironi dolu İngiliz komedi stilini yeni bir bilim-kurgu konusu ile deniyor ve açıkçası karmaşık bir sonuç çıkıyor ortaya.
Efsanevi ingiliz oyuncu Brendan Gleeson’un yeniyetme ama karizmatik oğlu Domhnall Gleeson’un canlandırdığı Tim, konu aşk olunca şanssız bir gençtir. Fakat yirmibirinci yaşına bastığında babası (İngiliz komedilerinde her zaman güvenebileceğimiz Bill Nighy) ilginç bir aile sırrını Tim ile paylaşır: Ailenin erkekleri zamanda geri gidebiliyordur.
Tim yeni öğrendiği güçlerini kullanarak zaman içinde kızlarla olan şansını arttırır. Tim’in kullandığı yöntem, Bill Murray’nin değeri halen yeterince anlaşılmamış Bugün Aslında Dündü (Groundhog Day)’de Andie McDowell’ı tavlamak için kullandığı taktik ile hemen hemen aynı. Aynı günü tekrarlamaya zorunlu Murray’nin aksine Tim, ne zaman hoşlandığı bir kızla başarısız olunca zamanda geri gidip başarılı olana kadar tekrar denemektedir.
İçinde zaman yolculuğu içeren herhangi bir romantik filmin Rachel McAdams, olamdan olamayacağını 2009 yapımı Zaman Yolcusunun Karısı filminden biliyoruz. Tim, bir gün McAdams’ın canlandırdığı Mary ile tanışır ve zaman yolculuğu numaralarını kullanarak Mary’i tavlamayı başarır. Bu noktadan sonra Curtis’in yazıp yönettiği Zamanda Aşk, klasik bir romantik komedi yapısını takip etmiyor.
Bir bakıma türün gerektirdiği hikayeyi bekliyoruz, kız ve erkek tanışır, aşık olurlar ama bazı engeller yüzünden bir araya gelemezler ve film, çiftin sonunda bir araya gelmesi ile sonuçlanır. Zamanda Aşk’ın ilk perdesinden sonra Tim ve Mary arasındaki ilişki rayına oturuyor ve Curtis, yaşamda elimizde kalan zamana minnettar olmamız mesajını veren yer yer filozofik, ama çoğunlukla didaktik bir yapı sergiliyor.
Filmin konu ne olursa olsun ilgi çeken karizmatik ve içten karakterleri Curtis ekolünü akılda tutarsak kendisinden bekleniyor zaten. Curtis’in yazdığı filmlerde çılgın yan karakterler genelde en ilgi çekici kişilikler olur. Zamanda Aşk’ta ise zamanda yolculuk yapabilmeyi dünyadaki bütün kitapları okumak için kullanan Bill Nighy’nin baba karakteri ve Tim’in beraber yaşadığı, İngiliz komedyen Tom Hollander’ın canlandırdığı kasvetli tiyatro yazarı Harry, filmin kozları.
Fakat filmin zayıf hikaye yapısının yanında en büyük problemi zaman yolculuğu kurallarını mantıklı bir biçimde kuramaması. Curtis, bilim-kurgu türüne alışık olmayan bir isim. Etkileyici filmografisinde türe ait sadece bir Doctor Who bölümü gözüküyor. Ne kadar absürd olsa bile her bilim-kurgu filminin kendine ait kurallarını yaratıp bu kurallara bağlı olması lazım.
Curtis’in senaryosu, zaman yolculuğunun nasıl çalıştığını en azından tür içinde mantıklı olabilecek bir biçimde açıklayamıyor. Hikayeye göre zamanda geri gidebilmesi için Tim’in kapalı bir alana girip gitmek istediği zamanı düşünmesi lazım. Fakat Tim zamanda geri döndüğünde geçmişte bulunan Tim’e ne oluyor?
Mesela zamanda iki dakika geri döndüğünde önceden var olduğu partiye geri dönüyor ama iki dakika önce partinin başka bir köşesinde bulunan Tim, bu sefer yerinde değil. Tim’in geçmiş versiyonuna ne olduğunu, geçmişin değişmesi yüzünden büyük ihtimalle herkesin önünde birden yok olan Tim’in dünya çapında nasıl panik yaratmadığını anlamak zor.
Hikaye ilerledikçe Tim’in başkasının elini tutarak zamanda grup yolculuğu yapabildiğini öğrenmesi ise olası paradoksları iyice karıştırıyor. Mesela her ne kadar absürdist bir tavır sergilese de Kurt Vonnegut Jr.’un romanı ve romandan uyarlanan muazzam filmi Slaughterhouse Five, kendi yaşamı içinde ileri geri yolculuk yapan Billy Pilgrim’in hikayesini belli kurallar üzerine kuruyordu ve bu kuralların dışına çıkmıyordu.
Zamanda Aşk, olabildiğince ‘şirin’ ve pozitif bir film, bu yüzden eleştirmesi zor. Konu romantik filmler olduğunda daha kötüsü de var elbet, fakat özellikle bilim-kurgu hayranları bir şaheser beklememeli.