Özgürlük renkliliği görmekle başlar
Yazar: Ali Ulvi UyanıkBir yaşam düşünün. Sabah evden çıkarken bir alet bileğinize enjeksiyon yapıyor. Geometrik formlara sahip, yapay, düzenli, siyah beyaz gördüğünüz yerleşim birimleri. Nasıl konuşacağınıza, ne zaman uyuyacağınıza, nasıl düşünmeniz gerektiğine, nasıl bir geleceğiniz olacağına dek hayatınızdaki her şey planlanmış. Yaşlılar Konseyi'nin yönettiği bu ütopik toplumun bireyi olarak 18 yaşına geldiğinizde mesleğiniz ilan edilecek. Ve o gün geldi... Jonas farklıydı, özeldi. Herkesin mesleği sunuldu; o sona bırakıldı ve konsey başkanı Elder (Meryl Streep) bir 'anı alıcısı' olacağını söyledi. Ona anıları verecek / aktaracak kişi ise, bilge The Giver'dı (Jeff Bridges).
"Seçilmiş" (The Giver), 1937 Hawaii doğumlu yazar Lois Lowry'nin, ütopik toplum modelinin aslında distopik olduğuna dair gerçeği öğrenen genç adamın dış dünyaya ulaşma çabalarını anlattığı 1993 tarihli kitabının uyarlaması. On milyon adetten fazla satıp tartışmalara kapılar açmış. Son yılların genç yetişkin romanları ve sinema uyarlamaları ile ortak özellikleri olsa da, gelecekte neler olduğuna ve bu toplumun nasıl kurulduğuna dair onlardan daha az açıklayıcı...Ve daha çok, 'kötülüklerden' arındırılmak amacıyla duygusal derinliği tamamıyla yok edilmiş bir toplumda; Jonas'ın, gezegeni, duyularla algılanan dramatik, trajik ve komik olayları/olguları öğrenip duyumsamasıyla gelişen süreçte, soru sormayı kamçılıyor.
Genç yetişkinlere yönelik yakın zaman örnekleri, "Açlık Oyunları" (The Hunger Games) serisinin , "Uyumsuz"un (Divergent), "Labirent: Ölümcül Kaçış"ın (The Maze Runner), otorite tarafından ehlileştirilmeye çalışılan genç insanların, bulundukları koşulları sorgulamaları, zekalarını / sezgilerini kullanarak sıkıştırıldıkları kapandan kurtulma ve özgürlük için mücadele etmeleri üzerine kurgulandıklarını görmekteyiz. "Seçilmiş", Jonas'ın, yaşıtı iki arkadaşı, insansız hava aracı pilotu Asher ile farklı 'bir şey' (aşk bilinmiyor çünkü) hissetmeye başladığı Fiona'yı da uyararak başlattığı keşif ve duvarı aşma planını, dozajı düşük bir aksiyonla öykülüyor. Görsel palet, siyah beyazdan kısmi renklendirmeye ve renkliliğe dönüşürken, sakin başlayan seyircinin duyguları Jonas'a paralel biçimde giderek kabartılıp coşkun hale getiriliyor.
Yaklaşık son otuz yılda sıkı aksiyonların ve bin dokuz yüz otuzlu yıllarda üç Aborjin kızın özgürlüğe kaçış öyküsünü anlattığı "Çit" (Rabbit-Proof Fence) ile tanıdığımız Avustralyalı Phillip Noyce, genç seyirciler için biraz sabır gerektiren hikayeyi ilgi çekici hale getirmiş. Bu ilgi çekicilikte, yeterince merak uyandıran konsept ve yönetimin sadık köleleri gibi davranan yetişkinlerin oluşturdukları çekirdek ailelerin nasıl yaşadıkları gibi ayrıntıların yanı sıra, oyuncu kadrosu öne çıkıyor. Meryl Streep ve Jeff Bridges, birbirinin zıddı iki karakterde gözünüzü ayıramadığınız ikonumsu varlıklar. Fakat öyküsünü kendisinden dinlediğiniz Jonas var ki, canlandıran oyuncunun son iki yılda nasıl olup da altı filmde tercih edildiğini kanıtlıyor. O da Avustralya'dan: Brenton Thwaites. Yaşıtı kız seyirciler için ideal; fakat o aynı zamanda iyi bir oyuncu. Fiziğini, yüzünü ve karakterinin duygularını abartısız ama güçlü biçimde yansıtıyor. Unutulacak bir yakışıklı değil, kalıcı olacak bir romantik.