Hesabım
    İnsan Avı
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    4,0
    Çok İyi
    İnsan Avı

    Hayatlarımız birilerinin oyun tahtalarında!

    Yazar: Ali Ulvi Uyanık

    Gezegende yaşayan milyarlarca insandan büyük bölümünün terörist unsurlara karşı güvenliği, yüksek teknolojiyi kullanan istihbarat servislerinin zaafa düşmeden, eşgüdüm içerisinde çalışmasına bağlı. Oysa terör yapılanmaları da, uluslararası alanda ve aynı devletin içinde çalışan rakip istihbarat birimlerinin her tür numarayı içeren oyunları da çok ama çok karmaşık. İşin içine insani ilişkiler ve 'zayıflıklar' girdiğinde ise, işler iyice kaotikleşiyor. Herkes kendi açısından bakıyor ve haklı nedenlere sahip olduğunu düşünüyor...İngiliz casusluk romanları yazarı, 1931 doğumlu John le Carré, işte tüm bu komplike ağı bir örümcek kusursuzluğunda ördüğü için, sinemaya zengin kaynaklar sunuyor.

    1965'te, Soğuk Savaş döneminde geçen romanı "The Spy Who Came in from the Cold"dan başlayarak, eserleri defalarca sinemaya uyarlandı. Son örnek ise, 2011 yapımı "Köstebek"ti (Tinker Tailor Soldier Spy). Yazar, açılımı 'İngiliz Askeri İstihbaratı Bölüm 6' olan MI6'te görev yaptığı için 'içeriden' edindiği deneyimleri kurgu romanlarının temeline harç yapmıştır. John le Carré, bir süre konsolos olarak görev yaptığı Almanya'nın liman kenti Hamburg'da geçen casusluk-gerilim romanı "A Most Wanted Man"i ise, rivayet odur ki, Pakistan'da El Kaide ve Taliban bağlantılı olduğu gerekçesiyle gözaltına alınan Murat Kurnaz'ı düşünerek yazmıştır.

    Sakarya doğumlu olan ve Almanya'da yaşayan Kurnaz, Guantanamo'da dört yıl işkence gördükten sonra serbest bırakılmış, yaşadıkları dünya kamuoyunda uzun süre tartışılmıştı. Romandan uyarlanan filmde ise, Rus baba ve Çeçen annenin oğlu olan Issa Karpov (Grigoriy Dobrygin) kaçak olarak kente geliyor...Radikal Müslüman olarak 'algılanan' bir tipe sahip. Bir Türk ailenin yanına sığınıyor. Hedefi bir banka sahibiyle görüşmek... Öte yandan, analitik yeteneği müthiş bir adam olan Günther Bachmann'ın yönettiği (Philip Seymour Hoffman) küçük ve 'hayalet' bir antiterör grubu onu takibe başlıyor; bir süre sonra da bu grup oyunu genişletmeye karar veriyor...

    Çok sayıda karaktere ve giderek zevkli hale gelen bir olay örgüsüne sahip eser, tam isabet kaydeden bir ikilinin eline geçmiş: Kendi oyunundan uyarladığı "Lantana" ile çok sayıda ödül kazanan Avustralyalı senarist Andrew Bovell yazmış ve Hollandalı Anton Corbijn yönetmiş.

    Bir fotoğrafçı da olan Corbijn'i, 23 yaşında ölen İngiliz müzisyen Ian Curtis'i anlattığı "Kontrol" (Control) ve son bir görev için İtalyan kasabasına gelen tetikçinin şahsında erkek cinsinin kırılganlığına eğildiği "Centilmen"le (The American) tanıyoruz.

    Yazar-yönetmen ikilisi, romanın yapısını, seyredende hiç bir soru işareti bırakmayacak ve en küçük bir gedik olmayacak biçimde, sağlam kurmuşlar. Bir yabancı adamın takibe alınmasıyla gelişen, kimlerin kimlerle iş tuttuklarının çoğu kez izinin sürülemediği ülkeler arası terör örgütlenmelerinde bir ipucu bulunmasına ve bu ipucunun somutlaştırılmasına dek uzayan istihbarat entrikalarını, katıksız bir sinema duygusuyla buluşturmuşlar. Çok sabırlı bir satranç oyuncusu gibi oynayan Günther'e çelme takmaya çalışan ve onu arkadan vuran diğer örgütlere, kara para aklama trafiğindeki önemli aktörlerden olan bankacılara, ABD'nin istihbaratla ilgili kendine aşırı güvenen ciddi hatalarına değinen, satır aralarındaki eleştirel tavrını vurgulamak gerek.

    Uyaralım ki, bu tamamıyla zekayla ve duyarlılıklarla ilerleyen bir öykü. Fiziki şiddet içeren sahneler bulamayacaksınız. Ve, Nina Hoss (Barbara), Daniel Brühl (Zafere Hücum - Rush) ve Willem Dafoe, Robin Wright, Rachel McAdams gibi oyuncuların güçlü oyunlarıyla hikayenin psikolojik derinliğini ve gerçekliğini hissedeceksiniz.

    Tabii, bu filmi seyrettikten sonra, belki kendi için 'tam zamanında', fakat biz sinema aşıkları için çok erken olduğunu düşündüğüm bir ölüm oldu: Philip Seymour Hoffman'ın ölümü! Sanki en iyi performansını en sona saklamış: O kadar iyi oyuncunun içinde bir lider gibi, tüm filmi sürüklüyor.

    Bir karakter de, 11/9 saldırıları planlarının yapıldığı eski kent Hamburg. Corbijn, kentin mimarisini kullanırken, eski casusluk filmlerini akla getiren bir etki bırakmayı düşünmüş gibi...

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top