İflah olmaz romantiklere...
Yazar: Hilal ÇetinderYönetmenliğini Michael Hoffman’ın (Retoration , Güzel Bir Gün , İmparatorlar Kulübü, Aşkın Son Mevsimi) üstlendiği, çok satan kitaplarıyla ünlü Amerikalı yazar Nicholas Sparks’ın romanından uyarlanan ‘The Best of Me – Unutulmaz Aşk’, iki eski lise aşkı olan Dawson (James Marsden / Luke Bracey) ve Amanda’nın (Michelle Monaghan / Liana Liberato) hikayesini anlatıyor. Gişede rekorlar kıran diğer Sparks uyarlamalarıyla öyküsel benzerlikler taşıdığını da söyleyebiliriz rahatlıkla.
İnsanların, hele de iflah olmaz romantiklerin, en hassas duygularına değen yazar Nicholas Sparks, hikayelerinde, karakterleriyle (kurbanları demeliyiz belki de) uğraşır, rahat bırakmaz pek. İyi ve güzel, zengin kız ile fakir erkek (ya da tersi) aşık olurlar birbirlerine. Sınıfsal farklar, doğal uzantısı aileler, geçmiş ya da olaylar, aşklarına olmasa da, gölge düşürür birlikteliklerine... Öte yandan aşkın yıkıcılığı yerine hissettirdikleri saçılır her yana. Hastalık hatta ölüm bile trajik olmaktan çıkıp aşkın kanatları altına giriverir. Uzun döneme yayılan ve Not Defteri’nde (The Notebook) olduğu gibi geri dönüşlerle beslenen romantik-dramın kahramanları Dawson ve Amanda’nın hikayesi de aynı formülle ilerliyor.
İkilinin 20 yıl aradan sonra ‘aşk mahalli’ne dönmeleri, geçmişin izleriyle beraber, pişmanlıkları ve nedenleri getiriyor önümüze.Will Fetters (Beni Unutma, The Lucky One) – Nicholas Sparks ortaklığının da etkisiyle belki, dramatik akış bombardımanıyla trajediye daha fazla meylediyor, Noah ve Allie’nin izindeki aşıkların tökezlemesine, dramla kaplı arka plana ve köstek unsurlara esir oluyor daha ziyade.
Son günlerde kısa bir video dolaşıyor internette: Genç bir adam, sokak köpeğiyle yemeğini paylaşıyor, komşusuna küçük sürprizler yapıyor, eğitim için dilenen küçük bir çocuğa para verip, cılız bir bitkiye şans tanıyor... Her gün tekrar eden klişeler zincirinden oluşan bu kısa videodan geriye kalansa duygular oluyor. Her şeye mantıksal yaklaşıp olanı biteni öylesine çabuk kanıksıyoruz ki, önemsemiyor, aşık olmayı beceremiyor, unutuyor, klişelerle yüzümüze vurulunca da küçümsüyoruz çoğu zaman. Son derece duygusal bir aşk film olan Unutulmaz Aşk’ı da böyle okumak gerekiyor sanırım...
Nicholas Sparks tarzını seviyorsanız, klasikleşen unutulmayacak tür filmleri ve hatta romantik-dramın popüler örneklerinden ‘Not Defteri’ beklentisi içinde değilseniz, romantik ve biraz da hayalperestseniz, kapsama alanındasınız demektir.
Twitter.com/hilalcetinder