Genetik miraslar önemlidir...
Yazar: Banu Bozdemirİstanbul Film Festivali'nden vizyona taşınan The Place Beyond the Pines / Babadan Oğula genler ve duyguların aktarımı üzerine kurulmuş bir film. Adam olamama hallerinin altında erkeği ezen, bir baltaya sap olamamış asi ruhları, bir kadının değil de çocuğun dize getirmeye çalıştığı filmlerden Babadan Oğula. Erkekler kadınları severler ama onların güdümüne çok isteseler de giremezler, onun bu güdümüne verilecek en iyi yanıt, al sana çocuk olmalıdır ki üç aşağı beş yukarı olur genelde.
Yakın zamanda izlediğimiz Pas ve Kemik'te de benzer haller vardı. Aslında çocuğuna ilgisizmiş gibi görünen babanın kırılma hallerini hep birlikte görmüştük. Tabii filmi izlerken Kramer Kramer'e Karşı aklıma gelmişti ki baba oğul adına söylenecek iyi filmlerdendir. Ortak noktaları şu ki; çocuklar babada mücadele etme duygusunu körükler!
Luke yakışıklı, karizmatik ve akrobasi yapan bir motosiklet sürücüsü. Bağlarını her yerle kopardığını düşünürken gezgin kumpanyası eski sevgilisi Romina'nın yaşadığı kasabaya uğrar. Tekrar karşılaşan iki eski sevgili arasında yeşermeyen ilişkiyi Jason tamamlamaya çalışır. Jason Romina ve bir çocuğu olduğundan haberi olmayan Luke'un oğlu... Bundan sonrasında film Luke'u serseri modundan çıkarıp ilişkisini toparlamaya çalışan adam moduna sokuyor. Önce hayatına Robin giriyor, ona iyi hırsız olmayı ve motoruna atlayıp kaçmayı öğretiyor. Çocuk varsa para da olmalıdır mantığından yola çıkan Luke, gözü kararmış bir biçimde soygun yapıyor çocuğu için. Yani film bize bunu anlatmaya çalışıyor ama belki de Luke başka bir maceranın içinde!
Eski sevgili, bir çocuk ve sonrasında olayların pimini çekecek hırslı bir polis memuru! Tabii film burada seri katilin peşine düşen, onun davasını kendi üzerine alınan ve katiline odaklanan filmlerin havasında ilerliyor. Luke kaçıyor Avery kovalıyor. Film bir anda birçok duyguyu ortaya sererken aynı zamanda Luke'un başına geleceklerin senaryosunu da yazıyor. Filmin dokusu hesaplaşma hikayesine doğru ilerliyor. Aslında Avery'nin Luke üzerinden gelişen hırsı nedense çok tatmin edici bir biçimde karşımıza çıkmıyor, yani o bölüm o şekilde ilerlemese de çocukların babalarının kaderine odaklı hayatlar yaşayacakları ortaya çıkıyor. Film bu kısmı biraz aksiyon tadında verme yolunu seçmiş. Ama yine de o bölümü daha odaklı vermiş olsaydı filmin sonundaki açıklama bölümüne ihtiyaç olmazdı!
Eva Mendes’in canlandırdığı Romina, filmin etkisiz elemanlarından. Kendisini bir nevi Selvi Boylum Al Yazmalım’ın Asya'sı gibi "sevgi neydi, sevgi emekti" söyleminin içinde bulmuş, sevdiği adamın uzağına düşüp, çocuğuna herhangi bir adamı baba seçmiş bir kadın. O yüzden Luke hayatının hücrelerine sızdıkça aşk ve mantık çemberini tırmalayıp duruyor.
Luke filmin talihsiz adamı olarak ortadan kaybolunca babadan oğula bölümü de ortaya çıkıyor. Çocuklar üzerinde yaşanan çatışma kendisini sakin sulara bırakıyor ve Luke'un oğlu kendisini yollara bırakıyor. Aslına bakarsak filmin çok klişe bir hikayesi var ama buna rağmen birçok duygu ve olayı harmanladığı için akıp giden bir aksiyon hali de var. Ryan Gosling ve Bradley Cooper ise farklı bir didişmenin kahramanları olarak karşımızdalar. Haftanın aman aman filmi değil ama kaderin cilveleri üzerine izlenebilir bir film diyebiliriz. Eva Mendes'in yaşlanan ve olgunlaşan bir kadın olduğunu görmek güzel.
twitter.com/BanuBozdemir