Aşk Bilmecesi, L'Auberge Espagnole ve Russian Dolls filmleriyle başlayan serinin üçüncü halkası ve Cédric Klapisch'in yönettiği 11. film. Aynı zamanda yönetmen Cédric Klapisch ve filmin başrolündeki Romain Duris'in birlikte çalıştıkları yedinci film olma özelliğini taşıyor.
Daha önceki filmlerde hikaye Paris, Barcelona, London ve St. Petersburg gibi şehirlerde geçerken bu filmle birlikte karakterlerimiz Avrupa gezilerini sonlandırıyor. Filmin çekimleri New York'ta gerçekleştirildi.
Anakarakterlerimizin hayatları Russian Dolls'tan bu yana doğal olarak değişti. Aradan 10 yıl geçti ve kahramanımız, Romain Duris'in canlandırdığı Xavier şimdi iki çocuk babası. Gerçek hayatta da çocuk sahibi olan yönetmenin fetiş oyuncusu bu filmin yapılmasındaki en önemli nedenlerden biriymiş. Yönetmen Klapisch, Romain Duris gerçek hayatta çocuk sahibi olmasaydı bu filmi yaparken zorlanacaklarını belirtiyor.
Aşk Bilmecesi'ni New York'ta geçen bir hikayeye dönüştürmeye karar veren Cédric Klapisch yaklaşık 25 yıl önce öğrenim gördüğü şehre geri döndü ve yaşadığı yeri buldu.
Klapisch Fransa'da gördüğü öğrenimin ardından Amerika'ya gitmeye karar vermiş ve 1983-1985 yılları arasında New York Üniversitesi'nde sinema bölümünde okumuş.
1986 yılında New York'ta çok istediği bir kısa film projesini gerçekleştirmeye çalışan ancak olanak bulamayan sinemacı, yıllar sonra şehre geri dönüp bu filmin çekimlerine başladığında kısa filmindeki sahneyi bu filmin içerisine yerleştirmeyi başarmış ve bu sahne izinsiz çekilmiş.
Aşk Bilmecesi, L'Auberge Espagnole ve Russian Dolls filmleriyle başlayan serinin devam filmi olsa da ilk iki filmde bulunan birçok karakter, bu filmde karşımıza çıkmıyor. Filmin yönetmeni Cédric Klapisch, bu karakterleri hikayeye yaymaya çalıştığını ancak başarılı olamadığını söylüyor ve ekliyor: ''William, Anne-Sophie ya da L’Auberge Espagnole'deki oda arkadaşlarıyla ilgili sahneler yazmayı çok denedim ancak bir türlü işe yaramadı.''
Kelly Reilly ve Cécile de France ile üçüncü kez kamera karşısına geçen filmin başrol oyuncusu Romain Duris, bu filmle birlikte Audrey Tautou ile dördüncü kez aynı filmde yer almış oluyor. İkili serinin diğer filmlerinin haricinde ünlü yönetmen Michel Gondry'nin son filmi L'écume des jour'da da başrolleri paylaşmışlardı.
Cédric Klapisch neden New York'u seçtiğine dair sorulan soruyu, New York'un dünyanın en renkli şehri olduğunu söyleyerek yanıtlıyor. Klapisch tüm kıtaların, bütün ırkların ve ekollerin bu şehirde yer aldığını; bu konuda Londra ve Beijing gibi diğer kozmopolit şehirlerden daha zengin olduğunu belirtiyor ve ekliyor: ''Üç film de Avrupa'nın şekillenirken büyümekte olan bir jenerasyonun insanlarını anlatıyor. Şimdi bir anda küreselleşme fikri ortaya çıkıyor ve bu durumda göçün dünya başkenti olan New York yerinde bir seçim.''
Filmin dört başoyuncusu da üçüncü film projesi ortaya çıkana dek fazlsıyla sabırsızlanmışlar. Örneğin Cécile de France yönetmeni sürekli üçüncü filmle ilgili aramış ve yüreklendirmeye çalışmış.
Filmin finanse edilme aşamasında çıkan güçlüklerin ardından nihayet 2012 yılında çekim hazırlıkları başlar, ancak bir süre sonra New York'un da en çok etkilenen eyaletler arasında yer aldığı Sandy Kasırgası meydana gelir. Bu felaketin ardından o güne dek yaşadıkları tüm sıkıntıların ne kadar basit olduğunu kavradıklarını belirten yönetmen, film ekibinin her zaman pozitif olmaya çalıştığını ve New York'u filmde bu terk edilmiş haliyle kullanarak sinemada nadir görülen bir fırsatı elde ettiklerini ekliyor.
Film ekibi ve devasa çekim ekipmanlarının New York'a taşınması esnasında 100'den fazla kişinin bulunduğu bir ekip çalışmış, film ekipmanları 20 tırlık bir konvoyla ticaret kurallarına uyularak taşınmış. Cécile De France bu devasa deneyimin bir parçası olmanın kendilerini çok küçük hissettirdiğini ifade ediyor.
Filmin oyuncularından Cécile De France, yönetmenin son derece eğlenceli biri olmasına rağmen sette kurallarına sıkı sıkıya bağlı birine dönüştüğünü söylüyor. Cédric Klapisch doğaçlamaya önem verdiğini, yapmaya çalıştığı şeyin bir nevi Yeni Dalga olduğunu fark ettiklerinde bu fikrin kendilerini biraz ürküttüğünü ekliyor.
Yönetmen Cédric Klapisch serinin ikinci filmini çekerken son filmi Aşk Bilmecesi'ni planlamış ve başkarakter Xavier'in son yolculuğu olmasına karar vermiş. Film yeni bir maceraya karar vermezlerse şimdilik serinin son yapıtı gibi görünüyor.
Aşk Bilmecesi, serinin diğer filmlerinin başarısının etkisiyle üçlemenin en çok beklenen filmi olmuş. Ciddi bir hayran kitlesi oluştuğunu fark eden ve onların beklentilerinin farkında olan yönetmen Klapisch, 3 haftada yazdığı L’Auberge Espagnole'un aksine bu filmi sekiz aylık bir süreçte yazmış.
Romain Duris'in rol aldığı başkarakter Xavier'in babası rolünde Fransız yönetmen ve senarist Benoît Jacquot yer alıyor. Romain Duris, Jacquot'un yönettiği 2002 yapımı Adolphe filminin oyuncu kadrosunda yer almıştı.
Filmin Loïc Dury ve Christophe Minck tarafından bestelenen müzikleri Fransa'nın César Ödülleri'nde 'En İyi Özgün Müzik' dalında aday gösterildi.
Başkarakter Xavier'in babasını canlandıran oyuncu Jacno 2009 yılında hayatını kaybetti. Aşk Bilmecesi'nde Xavier'in babasının hikayede yer alması konusunda kararlı olan yönetmen Cédric Klapisch, yeni bir oyuncuyla yoluna devam etmeye karar verdi ve rol Fransız yönetmen ve senarist Benoît Jacquot'nun oldu.