Hesabım
    72. Koğuş
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    2,5
    Geçer
    72. Koğuş

    72. Koğuş

    Yazar: Murat Tolga Şen

    Orhan Kemal'in güçlü eseri ve Kadir İnanır'ın kariyerinin en iyi rolü olarak hatırlanan ünlü 72. Koğuş bir kez daha perdede izleyici ile buluşuyor. Yazarın 1940'da yattığı Bursa Cezaevi izlenimlerini mert ve saf 'Ahmet Kaptan' karakteri üzerinden anlattığı eserin özellikle tiyatro sahnesinde epey bir hükmü var. Yeniden çevrim hadisesine karşı olmakla birlikte bu kadar güçlü ve geçerli saptamaları olan bir eserin yeni nesille buluşma ihtiyacı, filme başından itibaren sempatiyle yaklaşmama sebep oldu.

    Film, kendi başına bir ekosistem haline gelen, başka bir ahlak anlayışı üzerinden yürüyen "mapus" hayatını olabilecek en sert biçimde aktarmayı hedeflerken, insanın erdemleri ve zaafları üzerine sorulması da, cevaplanması da güç olan bazı sorular soruyor. İlk filmin yaptığı ve Türk sinemasında eşine az rastlanır bir biçimde başardığı da buydu.

    Film, sahipsiz sanılanların mekanı olan 72. Koğuş'ta neredeyse hayvanlar gibi yaşayan insanların arasında yüreğini korumaya çalışan ve anasından gelen 150 TL ile her şeyi değiştirebileceğini sanan Ahmet Kaptan'ı biraz daha naifleştirip, öne çıkarırken dönemin kötü şartlarını görmezden gelmiş... Filmi 2. Dünya savaşının şaşkınlığında bir Türkiye atmosferinden çıkarıp zamansızlaştırmak için yapılmış bir tercih gibi dursa da içerideki sertliği inandırıcı kılmak için dışarıdaki dünyadan da haberdar olmak gerekli...

    Yavuz Bingöl, filmin en iyi oyununu verirken diğerleri de ellerinden geleni yapmışlar ama oyuncu seçimiyle ilgili bazı büyük sıkıntılar mevcut. Sinemada her zaman belli bir standardı tutturan Hülya Avşar, Fatma bacıyı bir Anadolu kadını gibi değil de Hülya Avşar gibi oynuyor. Ondan daha inandırıcı bir performansla oynayan Songül Oden ise silikonlu dudaklarının kurbanı oluyor. Bir oyuncunun kendi yüzüne, hele de bu kadar genç yaşta böyle abartılı estetik dokunuşlar yaptırmış olması affedilemez! Dolayısıyla oynadığı karakterde ne kadar güçlü bir oyun verse bile bir seyirciyi o kişi olduğuna inandırmaktan çok uzak. Babasının şöhretinden yediğini düşündüğüm Kerem Alışık'ı ise ilk kez beğenmiş olmaktan dolayı şaşkınım. Gerçekten de karakterinin hakkını veriyor ve eğer çok öne çıkmayıp, uygun roller seçebilirse sinemada başarılı olabileceğini düşündürüyor. Yeşilçam'ın takdir edilmekte hep geç kalınan oyuncusu, usta Ahmet Mekin'i ise bu vizyonda ikinci kez izlemekten dolayı çok mutluyum. Ahmet Mekin göründüğü her sahnede filmi yükseltiyor ve ayrıcalıklaştırıyor.

    Filmin teknik anlamda çok kusuru yok. Temiz bir işçilikle kotarılmış yapımın anlatım kısmında ise öykünün devamlılığıyla ilgili bazı dertler mevcut. İyi çekilmiş parçalar birbirine aynı başarıyla bağlanamadığı için bütünün anlamı dağılıyor ve zaten güçlü bir dram içeren çoğu sahneye eşlik eden abartılı müzik kullanımı, filmin mesajlarını biraz kör parmağım gözüne haline getiriyor.

    72. Koğuş cesur ve emek harcanmış bir yapım, izlerken onu hissediyorsunuz en azından. Etkilenmemek imkansız ve bence sinemaya gitmek için haftanın doğru tercihlerinden biri olacaktır. TV'de ağlamaya, sinemada gülmeye koşullanmış Türk sinema seyircisinin bu kadar ağır bir dram içeriğine nasıl bir tepki vereceği ise bir soru işareti olarak karşımızda duruyor.

    Twitter: murattolga / murattolga@gmail.com

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top