Hesabım
    Operasyon: Argo
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    5,0
    Kusursuz!
    Operasyon: Argo

    Yılın en iyi filmi!

    Yazar: Oktay Ege Kozak

    2000'li yılların başında "Bennifer", Zor Aşk (Gigli)Korkusuz (Daredevil) fiyaskoları ardı ardına sıralanırken on seneye kalmadan Ben Affleck'in Amerikan sinemasının en değerli yönetmenlerinden biri olacağını söyleseydiniz katıla katıla gülerdim. Ama onlarca sene oyunculuğu ile dalga geçilen Affleck, bir Clint Eastwood'luk yaptı ve şimdilik sadece üç film ile Eastwood'un tahtını zorlamaya başladı.

    İlk yönetmenlik denemesi Kızımı Kurtarın (Gone Baby Gone), gayet başarılı bir prosedüreldi. İkinci filmi Hırsızlar Şehri (The Town) ise Michael Mann'in Büyük Hesaplaşma (Heat)'sının Boston'da geçen versiyonu gibiydi. Üçüncü filmi Operasyon: Argo ile ise kanımca ilk şaheserine imza atan Affleck, büyüklere oynuyor ve Costa-Gavras stili bir politik gerilim yaratıyor.

    1980 yılında zorba İran Şah'ının idam edilmesi için Amerika'dan İran'a yollanmasını isteyen İran'lı protestocuların 444 gün boyunca Amerikan konsolosluğunu esir aldığı ünlü İran Rehine Krizi etrafında oluşuyor Argo. Kanada büyükelçisi, konsolosluk esir alınmadan son anda kaçan altı konsolosluk çalışanını evinde saklıyor. Bu altı kişinin kurtulması etrafında oluşan operasyon ilk olarak Kanada'lılara itimat ediliyor fakat 1997 yılında halka açılan dosyalar, "filmde görsem inanmazdım" diyeceğiniz absürdlükte bir CIA planını gösteriyor.

    İşte bu gerçek kurtuluş planından uyarlanan hikayede ajan Tony Mendez (Ben Affleck), kendisiyle beraber bu altı kişiyi egzotik mekanlarla dolu bir bilim-kurgu filmi için mekan arayışı yapan bir film ekibi ayağıyla İran'dan çıkarmaya çalışıyor. Bu uydurma filmi olabildiğince gerçekçi kılmak için Mendez, Maymunlar Cehennemi (Planet of the Apes)'nden tanınan efsanevi makyaj uzmanı John Chambers (John Goodman) ve egzantrik prodüktör Lester Siegel'dan (yok mu Alan Arkin'e bir En İyi Yardımcı Oyuncu Oscar'ı daha?) yardım alıyor.

    Yılın en gergin sekanslarından biri olan konsolosluk saldırısı ile başlayan Affleck, bir süre sonra politik gerilimden Robert Altman'ın Oyuncu (The Player) tarzı Hollywood taşlamasına eforsuzca kayıyor. Argo isimli bilim-kurgu filmi için stüdyo açılıyor, senaryo okumaları yapılıyor, hatta Variety'ye ilan bile veriliyor. Bu sahnelerde Goodman ve Arkin'in rahat performansları filmin geri kalanının gerilimi ile muazzam bir balans yakalıyorlar.

    Mendez, İran'a ayak basıp kurtarma operasyonunu başlattığı anda Costa-Gavras diyarına geri dönüyoruz. Özellikle İran sahnelerinde Affleck, Gavras'ın grenli belgesel stili görselleriyle yüksek tansiyonlu drama montajını ustaca kotarıyor. Chris Terrio'nun senaryosu ise fazla sansasyonalizme kaçmadan, fakat fazla ağırbaşlı da olmayan yapısı ile Affleck'e destek veriyor.

    Bir sürü politik gerilim de dahil çoğu Amerikan geriliminin finalinin sırf seyircinin tansiyonu yapay yollarla artsın diye illa da bir silahlı çatışma ve/veya uzun araba kovalamacası ile bittiği şu günlerde Argo'nun finalini alkışlamak lazım.

    Sürpriz bozmadan şöyle belirteyim: 2003 yılından beri hemen hemen her yıl Amerika'dan Türkiye'ye uçtuğum için havaalanlarının pasaport kontrolü bölümlerinin ne kadar sıkıcı olduğunu gayet iyi biliyorum. Affleck'in finalinin bu dünyanın en sıkıcı mekanlarından birinde geçirip hikayenin organik bir biçimde yarattığı gerilimi, en sıkı çatışma sahnesinden bile daha heyecanlı. Affleck, bir bakıma ustaca hikaye anlatımının en baba teknik gösterişçilikten bile ne kadar daha önemli olduğunu gösteriyor.

    Argo, yılın en iyi filmlerinden biri, belki de en iyisi. Kaçırmayın derim.

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top