"God damn street racers!"
Yazar: Murat Tolga ŞenHızlı arabalarla kaçan/kovalayan serseri ruhlu kahramanların filmlerine her zaman özel bir ilgim vardı. Çünkü 80'lerde ki video çılgınlığı sırasında video kiralayan dükkanlar bu tür filmlerle doluydu. Genellikle Smokey and the Bandit (1977) klonu olan bu filmlerde eğlence duygusu daha ön plandaydı ancak içerdiği tehlikeli dublör numaralarıyla kıymetlenen bu türün atası, oldukça ciddi bir yüz ifadesine sahip Kovalski'li unutulmaz Ölüm Noktası (Vanishing Point)(1972) olsa gerek.
Gişede beklenmedik bir başarı yakalayan ilk Hızlı ve Öfkeli (The Fast and the Furious) filmi kanunsuz araba yarışlarını zeka seviyesi yerlerde sürünen bir senaryoda da olsa daha kanunsuz bir noktaya ve şehre taşıyordu. Paul Walker'ın kötü oyunculuğuna rağmen Vin Diesel,'in karizmasıyla şahlanan film epey bir hasılat yapınca devam filmleri kaçınılmaz oldu ve şimdi 6. pit stop'dayız.
Bu defa önceki filmlerin unutulmayan karakterlerini bir araya topluyoruz. Zoraki bir toplanma bu çünkü artık herkes ununu elemiş, eleğini asmış. Para isteyen paraya, huzur isteyen huzura kavuşmuş ama başlarının belası federal ajan Dom (Vin Diesel) bu defa hepsine reddemeyecekleri bir teklif yapıyor ve eski filmlerin düşmanları yeni filmin ortakları oluveriyor. Amaç; Owen Shaw adındaki baş belası bir pisliği yakalamak ve Dom'un bu tehlikeli suçluyu yakalayabilmek için hızlı ve öfkelilerin yardıma ihtiyacı var.
Açıkçası yönetmen Justin Lin, Hızlı ve Öfkeli: Tokyo Yarışı (The Fast and the Furious : Tokyo Drift) filmiyle ekibe dahil olduğundan beri aksiyon çıtasını yükseltmeyi başardı. Uzakdoğuluların sevdiği türden John Woo tarzı ateşli silahlar filmde en az arabalar kadar yer ediyor. Bu defa ortada yarış ya da sadece arabalarla yapılan kovalamacalar yok. Uçaklar, tanklar, hareket eden her şey aksiyonun içine giriyor ve tempoyu yorucu bir hızla arttırıyor. Hızlı ve Öfkeli'nin ilk filminin bahaneden polisiye hikayesinin aksine 6. film Tony Scott aksiyonlarını aratmayacak bir olay örgüsüne sahip.
Peki, görünürde daha karmaşık senaryo, amacı sinemada modifiye edilmiş arabaların nitrolu kaçışlarını izlemek isteyen seyirciye nasıl gelecek?
Bence yönetmenin yaklaşımı oldukça yerinde olmuş çünkü eski iskelet üzerinden seriyi tekrara kaçmadan devam ettirebilmek imkansız. Her yeni filmde bir şeyler eklemedikçe ağzı açık kola gibi gazı kaçacak bir şablon var ortada. Bir önceki filmin başarısı da yapımcı ekibi doğru yolda olduğuna inandırmış olmalı ki bu filmde iş iyice çığırından çıkmış! Tabii kendinizi bir Hızlı ve Öfkeli filminden çok Bond filmi izliyor gibi hissedebilirsiniz de... Özellikle finale yakın gerçekleşen tank vs. araba sekansı Paul Walker'ın oynadığı bir 007 macerasından koparılmış gibi!
Oyunculuklardan bahsetmek çok gerekli değil. Ekibin her üyesinin kendine ait bir karizması var ve saçlar, başlar, kılık kıyafet bu karizmaya hizmet ediyor. Paul Walker hala kötü oynuyor ama artık sırıtmıyor. Bu filmin asıl oyuncuları arabalar desem o da değil çünkü bir sahnede gördüğünüz canım araç bir sonraki sahnede pert! Hızlı ve Öfkeli 6'da çok ciddi dublörlük marifetleriyle yükselen bir macera izliyoruz. Aslında işin macera tarafına yıllardır izlediğimiz yüksek teknoloji içeren polisiye takip filmlerinden alışığız ancak işin arabalar kısmına geçtiğimizde serinin ruhu kendisini belli ediyor.
Hızlı ve Öfkeli 6, adından, afişinden kumaşını belli eden bir film, vaadi de o yönde... Festival takipçisi bir sinemasever olarak salona girerseniz hayal kırıklığınız büyük olacaktır ama filmi sadece 'oyalamak' amaçlı bir eğlence sineması örneği olduğunu kabul ederek izlerseniz sizi çok keyifli bir seyir bekliyor. Bir çizgi roman uyarlaması olmamasına rağmen çoğu ÇR uyarlamasından daha fazla 'comics' ruhuna sahip. Filmin özellikle gençler hedeflenerek yapılmış olduğunun altını çiziyorum. Hızlı arabalar, güzel kadınlar, büyük macera... Kim böyle bir teklife hayır diyebilir?
murattolga@gmail.com