Hesabım
    Fetih 1453
    BEYAZPERDE ELEŞTİRİSİ
    1,5
    Kötü
    Fetih 1453
    Yazar: Ali Ercivan

    Faruk Aksoy, iddialı bir film yaptı. Türk sinemasının en büyük bütçeli işi, yanılmıyorsam. İçerikte de iddialı olma hevesi var. Yedinci yüzyılda, Hz. Muhammed'in evinde başlıyor film. Daha ne olsun? Sonra Sultan Mehmet'in ikinci kez tahta çıkışına gidiyoruz ve çok kısa süre içerisinde, maalesef, karşımızdaki filmin ilkokul düzeyinde bir tarih müsameresinden fazlası olmadığını anlıyoruz.

    160 dakikalık Fetih 1453, bence Türk sinemasında dalga geçilegelen nice tarihi filmin daha büyük bütçeli bir benzeri sadece. Zevk ve sefa düşkünü, zekadan nasibini almamış Bizanslı soylular sınıfı, karton karakterlerin başını çekiyor her zamanki gibi. Her milletten insanın Türkçe konuşuyor olmasına takılmıyorum bu arada. Fakat herkesin günümüz Türkçe'siyle, günümüz ifadeleriyle ve üstüne bu denli de kitabî cümlelerle konuşmasına takılmamak mümkün mü? Zaten izlediğimiz film bizi dönemine, karakterlerin 15. yüzyılda yaşayan insanlar olduğuna inandırabiliyor mu?

    Faruk Aksoy, 95 dakika boyunca sadede gelmek yerine dönemi, ilişkileri, siyasal durumu anlatmaya çalışıyor olmasa, "bir aksiyon/savaş filmi yapmak istemiş sadece" diyeceğim ve buna saygı duyacağım. Ancak Aksoy'un tarihi bir film yapıyor olmak iddiası da var ve işte o zaman, karşımızdaki "Yeni Başlayanlar için Osmanlı-Bizans ilişkileri ve Fetih" tadındaki basmakalıp tarih bakışına, inandırıcı bir dönem çalışması yapılamamasına...kusura bakmayın ama gülüyor insan. Bütün bunlarda kostüm ve dekorların pırıl pırıl, hiç giyilmemiş veya içinde hiç yaşanmamış gibi gözükmesinin de payı var muhakkak.

    Fetih 1453'ün teknik problemleri de var. Efektlerin çoğu sırıtıyor. CGI olarak yaratılan mekanlar, green-box uygulamaları pek başarılı değil. Surat çevrelerinde flu alanlar, efektlerin içinde kaynamalar, bozulmalar yoğun. Perdede böyle gözüken efektler, televizyon ekranında iyice sırıtacaktır. Ses miksajı özellikle savaş sahnelerinde sadece gürültüden ibaret ve insanın korkunç başını ağrıtıyor. Bazı oyuncuların takma sakal bıyıklarla oynaması insanı filmden kopartıyor. Böyle büyük bütçeli bir filmde mazur görülemeyecek amatörlükler bunlar.

    Ancak hepsinden önemlisi, "zayıf" diye niteleyebileceğim senaryo. Jenerik tarih kitabı bilgileri ve bakışıyla doldurulmuş, bu bir. Dramatik yapıyı kurarken çeşitli çatışmalar yaratılması gerektiğini bilen, bunları klişe tarafından bile olsa kurmaya çalışan senarist, nedense o çatışmaların bir kısmını tamama erdirmeye gerek duymuyor. Sultan Mehmet'in yardımcıları arasındaki çekişmeler mesela, son kertede neye yarıyor, nereye bağlanıyor? Neden fetihin arkasındaki savaş taktiklerine, yani zekaya daha çok girmeye çalışmıyor senaryo? Artık savaşın kaybedilmekte olduğu bir noktada, gemilerin karadan yürütülerek Haliç'e indirilmesi fikri nasıl ortaya çıkar mesela? Nasıl uygulanır? Sultan Mehmet çevresinden ne tepkiler görür bu fikri üzerine? Onları nasıl ikna eder? Dramatik malzeme budur. Ama Faruk Aksoy ve senaristi Atilla Engin ne yapıyor? Sultan Mehmet günlerce çadırından çıkmayınca yardıma Akşemsettin çağrılıyor (gerçekte olduğu gibi köse değil, ak sakallı bir dede bu filmde kendisi). Akşemsettin, Fatih'i yürüyüşe çıkartıyor. Sen yaparsın diyor. Yani, gaz veriyor. Sonra bir bakıyoruz ki kızaklar kurulmuş, gemiler taşınıyor. Bu kadar basit mi yani? Bir kuşatma filminin dönüm noktası laftan mı ibaret?

    Genel olarak daha yaşayan karakterlere, gerçekçi bir tarihsel yaklaşıma yüz vermeyen Fetih 1453, belki gişe başarısı açısından daha zekice bir tavırla imana bastırıyor. Fatih'in babasına layık olma gayreti ve imanı, bu filmde her şeyin çözümü. Vahiy niteliğinde rüyalar gören, imanı kuvvetli bir sultan portresi çizmenin; zeki bir askeri liderden daha cazip bulunmasını, şu dönemde anlayabiliyor aslında insan.

    Yapımcılar, iyi senaryo yazabilecek insanlardan mı korkuyorlar? Bu film harcanan parayı misliyle geri döndürebilir belki ama bunca emeğin karşılığının şöyle dört başı mamur, iyi bir film olması beklenmez mi? İnsan bunca emeği göz göre göre kötü bir film için niye harcar? Yine de Fetih 1453, Osmanlı mitlerine hayran, yüksek beklentilerinin gazıyla gerçek beğeni arasındaki farkı ayırt edemeyecek çok sayıda insan tarafından göklere çıkartılacaktır muhakkak.

    Hiç mi iyi bir şey yok? Hakkını vermem gereken kısımlar var elbette. Örneğin, Bizans surlarının altından geçmek için tünel kazan lağımcıların mini hikayesini gayet etkili buldum. Her şeyin en görkemlisini, en çoğunu anlatmak yerine bu aşağıdaki insanların öyküsü üzerinden izleyeceğim bir film çok daha ilgimi çekebilirdi.

    Oyunculuklar ve oyunculuk üslubu gelen olarak problemli. Ancak Fatih Sultan Mehmet'i oynayan Devrim Evin kötü değil. Filmin esas yıldızı ise, Ulubatlı Hasan rolündeki İbrahim Çelikkol. Yıldız kumaşı olduğunu yadsıyamayız kendisinin.

    Ulubatlı ile Giovanni Giustiniani arasındaki uzun kılıç dövüşü sahnesi ise, biraz fazla Kill Bill / Jason Bourne melezi haline rağmen başarılı uygulanmıştı. Sırf efekt göstermek için tasarlanmış çok sahne izliyoruz Fetih 1453'te. Ama bazılarının, özellikle de bu gibi ikili kılıç dövüşü sahnelerinin gayet iyi olduğunu kabul etmek gerek.

    Bahsetmeyi atladığım detaylar vardır muhakkak ama meramımı anlamışsınızdır herhalde. İzleyip izlememek size kalmış.

    Twitter: aliercivan

    Daha Fazlasını Göster
    Back to Top