İrini, babası İstanbullu bir rum kızıdır. Yunanistan’daki Albaylar Cuntası zamanında kaybolmuş İstanbul kökenli bir Yunanlı olan babası için asıl memleketi olan İstanbul gizem dolu bir şehirdir. Paris’te bir toplantıda Ali adında bir gazeteci genç adam ile tanışır. Birbirlerinden hoşlanan çift, aşıklar şehri Paris’te başlattıkları aşklarını İstanbul’a taşımak isterler. Babasının da doğmuş olduğu bu topraklara karşı keşfetme duygusu ile karışık bir ilgi besleyen İrini için bu yolculuk çok anlamlıdır. İstanbul’un mistik sokaklarında aşklarını besledikleri mutlu günlerinin solması ise yakındır. Çünkü Ali, birdenbire ortadan yok olur. Gazeteci genç adamın gizemli ve geride bir iz bırakmadan kaybolması, İrini’nin koskoca bir bilinmezde Kafka misali umutsuzca bir arayışa girmesine neden olacaktır. Sarı Tebessüm filmi ile bilinen Seçkin Yasar’ın, yazar Nedim Gürsel’in kitabından uyarladığı Sevgilim İstanbul, İstanbul’u, aşkı ve gizemi keşfetmek isteyenler için ilginç bir çalışma olacağa benziyor. 1999 yılında çekilen film, yapımcı sorunları nedeniyle ancak 2007 yılında vizyona girebilmiştir.
2,0
Yetersiz
Sevgilim İstanbul
<b>Sevgilim İstanbul</b>’un Edebi Kökleri
Yazar: Ayşegül Kesirli
İstanbul, bugüne kadar sayısız filme konu olmuş ve setlik etmiş bir şehir. Bir iki sokak ilerleyince kendinizi bambaşka mekanlarda bulabileceğiniz karmaşık bir kişiliğe sahip ve bana kalırsa içinde gizli bu çok-kişilikliği sayesinde, işini iyi bilen bir yönetmenin istediği her kimliğe büründürebileceği disiplinli bir başrol oyuncusu aynı zamanda. Sevgilim İstanbul’un afişini ilk gördüğümde içimden ’işte İstanbul’u camileriyle, Kız Kulesi ile ve bir kadın figürüyle temsil edip, gerdanından öpülesi egzotik bir şehir haline getiren, turistik bir başka film daha’ diye düşünmüştüm. Her ne kadar İstanbul’u turistler için cazip hale getiren bu tarz İstanbul betimlemeleriyle aram pek iyi olmasa da, filme ısınmıştım. Nedim Gürsel’in kitabından beyazperdeye uyarlanan Sevgilim İstanbul’un, düzgün bir anlatımla hem eleştirel, hem de içten bir İstanbul hikayesi anlatabileceği izlenimine kapılmıştım n
İstanbul özlemi ile yanan rum kadının ve ona yakınlığı bulunan Türk gazetecisinin hikayesinin anlatılmaya çalışıldığı film vasatın çok altında bir kurgu ile karşımıza çıkıyor. Yönetmen ve senaristin acemiliğinin ayyuka çıktığı filmde oyuncularında tiyatro kökeninden gelmesine rağmen sergiledikleri amatör oyunculuk ile birleşince ortaya seyredilmemesi gereken bir yapıt çıkıyor.
filmle ilgili yorum yapan arkadaşlara çok teşekkür ederim.eğer bu yorumları okumasaydım, hayatımın 2 saati boş yere geçmiş olacaktı.en iyisi seyretmemek.ancak şu var ki, Türk sineması diye feryat edenler ne kadar kalitesiz işler yapıldığını görsünler artık.
Hayatımda izlediğim en berbat filmdi gerçekten tamamen zaman kaybı...oyunculuk,müzik,görüntüler herşey çok kötüydü...kimseye tavsiye etmem...10/1
şuan hala filmi izliyorum ama nerden başladım nalet olsun gerçekten.gazeteci kayboluyor da neden üstü kapalı bi sebep...ayrıca müzikler kötü değil ama oyunculuklar kötü...bu film neyi anlatıyo onu da hala merak ediyorum.kültür bakanlığı sağolsun cennet...sıfır dediğimde vb gibi filmlere destek vermeye bayılır filmlere mi yönetmenleremi desek onu da bilmiyorum...
Ülke
Bulgaristan,
Türkiye,
Yunanistan
Dağıtımcı
-
Yapım yılı
1999
Metraj
uzun metrajlı film
İlginç Detaylar
-
Bütçe
-
Dil
-
Görüntü formatı
-
Renk
-
Ses formatı
-
Yapım formatı
-
Viza numarası
-
Bu filmi sevdiyseniz, şunlar da ilginizi çekebilir: : Yılın en iyi filmleri 1999, En iyi film: Dram, {Genre} türündeki en iyi filmler : 1999.