Kan revan içinde kalarak eğlenmek!
Yazar: Ali Ulvi UyanıkBu yazının başında okurun ikiye ayrıldığını varsaymak zorundayız. Amerikan yayılmacılığının simgeleri olan paramiliter ya da ordu mensubu adamların/kadınların, dünyanın her yerine, genellikle de az gelişmiş ülkelere yaptıkları müdahalelere tamamıyla karşı olanlar Cehennem Melekleri 2 (The Expendables 2)'yi sadece bir film olarak göremeyeceklerdir. Beyzbol sopasıyla başka bir devletin başbakanıyla telefon konuşması yaptığı fotoğrafı servis edilen 'demokrat başkanın', dolaylı da olsa savaşçıları kabul ettiğimiz tiplerin yüzlerce 'kötü' insanı paramparça ettiği bir film, eğlence(!) olarak kabul edilemez. Bu ölüm saçan makinelerin, gizli operasyon yaptıkları ülkede hiç bir otoritenin ortada olmaması ve mazlum halkın (genellikle köylerde yaşayanların) kurtarıcısı olmaları da onur kırıcıdır. Bu nedenle, Vietnam Savaşı döneminde sağ milliyetçi ideolojinin perdedeki sözcüsü olan Chuck Norris'in dahi olduğu filmin afişini bile görmeleri, anti militarist seyircinin tüylerini diken diken edecektir. Haklılardır; onlar için bu yazı bitmiştir. Bundan sonrası, salt aksiyon sevenleri ilgilendirmektedir.
Birkaç bilgiyi yineleyelim: Sinemanın başlangıç yıllarından itibaren, tehlikenin içinde kalıp zekâlarından çok fiziksel becerileriyle kurtulmaya çalışan adamlar, gişede satış garantisinin simgesi oldular. Türlerin giderek çeşitlenmesi, mekanik-kimyasal-minyatür etkilemelerin, ses tasarımlarının, elektronik kameraların, dublörlük müessesinin gelişip büyümesi ile birlikte de, hedef kitlesi erkek izleyici olan aksiyon türü başlı başına bir ticari saha olarak sinemada yerini aldı.
80'lerde ise, dijital teknolojilerin de devreye girmesiyle, aksiyon oyuncuları, o güne dek hiç görülmemiş olağanüstü sekanslarla, seyredenlere küçük şoklar yaşatmaya başladılar... Patlamalar, araba kazaları / çarpışmaları gibi haber bültenlerine girmiş olaylar da, filmlerde yüksek bir gerçekçilikle karşımıza çıkıyordu artık.
Türü aksiyon olan veya aksiyon da içeren filmler, yıldızlarını da yarattı. Özellikle yaşı 40 ve 50'lere gelenler, duygusal boksör Rocky ile senaryo ve oyuncu dalında Oscar adayı olsa da, 1946 doğumlu Sylvester Stallone'yi Vietnam gazisi Rambo olarak daha fazla anımsayabilirler. Gelişmiş vücutlu yenilmez erkek ikonu olan Stallone, türün 2010 yılında geldiği yerde, 70 milyon dolarlık bir bütçeye sahip, görkemli bir filme imza attı: Yönetip oynadığı "Cehennem Melekleri (The Expendables)".
Stallone, öykünün odağına kötü adam olarak, hayali bir ada ülkesinin askeri diktatörünün iplerini elinde tutan eski CIA ajanını yerleştirdiği filmde, şiddeti/grafik şiddeti maksimum kullanarak ortalığı gerçekten de cehenneme çevirmeyi hedeflemiş; bunu ‘her numarayı ihtiva eden' uzun bölümlerle başarmıştı da.
Cehennem Melekleri'nin asıl özelliği ise, Jason Bourne gibi çok hakiki hissettiren çağdaş kahramanlara ilgi gösteren genç seyirci ve tabii her yaştaki genç için, bir araya geldiklerinde dağları devirebilen eski tüfek kadroyu bir araya getirmiş olmasıydı. Bu adamlar sert olsalar da (bazıları gerçek yaşamda da...) pamuk gibi yüreklere sahip, birbirleri için gerçek birer dost, çocuksu ama ne olursa olsun öldürmeyi meslek edinmiş 'manyak' tipler!
"Cehennem Melekleri 2"de, kötü ve iyi adamlar tam bir düzine. Bir de kadın katılmış aralarına: Tuya'nın Evliliği (Tuya de hun shi) filminin Tuya'sı Yu Nan (34 yaşında)! Adamları rollerine göre ayrım yapmadan, büyükten küçüğe sıralarsak: Bruce Lee ile dövüştüğü final sahnesi belleklere kazınmış Dünyada Benden Büyük Yok (Meng long guo jiang) filminin 'kötü adamı'Chuck Norris (72 yaşında)... Stallone (66)... 8 yıl California valisi olarak görev yapan Arnold Schwarzenegger (65)... En iyi aksiyon serilerinden Zor Ölüm (Die Hard)'ün başrol oyuncusu Bruce Willis (57)... Tam bir İsveçli Dolph Lundgren (55)... Belçika'nın sinemaya armağanı olan dövüş sanatları ustası Jean-Claude Van Damme (52)... Zarif Çinli Jet Li (49)..." Ultimate Fighting Championship" dövüşçüsü Randy Couture (49)... Günümüz aksiyon oyuncularının en önemli birkaç adından biri, İngiliz Milli Dalış ekibinde yer almış Jason Statham (45)... Ulusal Futbol Ligi oyuncusu olarak ünlemiş Terry Crews (44)... Dövüş sanatları performanslarıyla tanınan bir başka İngiliz Scott Adkins (36)... Açlık Oyunları (The Hunger Games)'ndan anımsanabilecek yeni nesil oyuncu Liam Hemsworth(22).
Bu kadroda kimi iyi, kimin kötü rolde olduğunun bir önemi yok. Büyük bölümü Bulgaristan'da çekilen filmde, adamlarımız, Arnavutluk sınırları içindeki bir dağlık bölgeye saklanmış ve nükleer silah temel maddesi beş ton uranyumun uluslararası piyasaya satılmaması için müdahale ediyorlar. Konu bildik, olaylar silsilesi tanıdık, sonuç tahmin edildiği gibi.
İçlerinden birinin öldürüldüğü trajik sahneyi saymazsak ciddiye alınacak bir mesele yok. Özellikle yaşlılar kendi kendileriyle dalga geçiyorlar ki, bu da filmin seyredilmesinde rahatlık sağlayan 'olmazsa olmaz' mizahın ana malzemesi olarak gerekli zaten: Willis'in, Yokedici (The Terminator) serisine göndermeyle sürekli "Geri döneceğim"(I'll be back) diyen Schwarzenegger'e laf atması gibi.
1997'de Con Air ile büyük aksiyonlar yönetmeye başlayan Simon West, her unsuru bir yana bırakın, en önemlisi, çok sert bir aksiyondan beklenebilecek karmaşık bir şiddet koreografisi sunuyor.
Hani beylik deyişle, 80 milyon dolarlık bütçede hiç bir fedakârlıktan kaçınılmadan, hatasız çekimlerle (kurşunların, kama, top mermisi ve benzerlerinin hedeflerini bulduklarını görebiliyoruz) türün hastaları için defalarca seyredebilecekleri bölümler kotarılmış. Uyaralım: Kan çok fazla!
ali.ulvi.uyanik@gmail.com
twitter @aliulviuyanik