Son Durak (Final Destination) serisinin bütün filmleri başarılı olmuş bir formül üzerinden yapısını inşa eder. 1. adım: Bir grup insan belli bir amaç doğrultusunda bir araya gelir; 5. bölümde bu, bir grup ofis çalışanının otobüs gezisi. 2. adım: Aralarından biri hiç vakit kaybetmeden uykuya dalar ve korkunç bir kazada herkesin öleceğini görür; 5. bölümde bu bir köprü faciası. 3. adım: Yüzündeki dehşet ifadesiyle uyanan baş karakter, gördüğü hayali çevresindekilere anlatır, inanan onunla kurtuluşa doğru ilerler, inanmayan hayatını öbür dünyada devam ettirir. 4. adım: Bu kazada ölmesi gerekenleri kurtaran işgüzar kahramanımıza çok içerleyen ‘Ölüm', hepsinin canını teker teker almaya yemin eder...
2000 yılında James Wong tarafından yönetilen kendi halinde korku başarısı Son Durak, seriyi beşlerken tam 11 yıldır takır takır işleyen bu formüle bir iki yenilik dışında sadık kalıyor. Yönetmenlik koltuğunu James Cameron'un sağ kolu olan ve Avatar'ın yönetmen asistanı olarak pazarladıkları Steven Quale'a emanet eden yapımcılar, pek yaratıcılık gerektirmeyen senaryo kısmında ise Elm Sokağı Kabusu (A Nightmare on Elm Street)'nun acınası yeniden çevriminin altında imzası bulunan Eric Heisserer'i görevlendirmişler. Eric Heisserer'in çok yakında vizyona girecek olan potansiyel fiyasko The Thing yeniden çevriminin senaryosunu da yazdığını hatırlatalım.
Standart Son Durak girizgahı ile açılan film, karakterleri oldukça sığ bir şekilde bize tanıtıyor ve bu karakterlerden üçünü biraz daha ön plana çıkarıyor. Nicholas D'agosto'nun canlandırdığı Sam (kendisi bu filmdeki psişik çocuğumuz) ve sevgilisi Molly (Emma Bell) ilişkilerinde problemler yaşıyorlar ve şurası açık ki film boyunca da yaşayacaklar. Ama bu onlara, birbirlerine daha çok tutunma duygusu aşılar mı? Büyük ihtimal... Üçüncü kişimiz ise belki de filmin en renkli karakteri Peter. Tom Cruise ve Christian Bale karışımı fiziğiyle göze çarpan Miles Fisher'ın hayat verdiği Peter, filmin seriye kattığı tek yenilik olan 'sıra sana gelmeden başka birinin canını alırsan, canını aldığın kişinin yaşayacağı yıllar sana geçer' düsturunun en ateşli destekleyicisi konumunda...
Filmin hayranlarının en çok merak ettiği an olan giriş faciasının son derece başarılı olduğunu söyleyebiliriz. Metal tellerin, keskin objelerin ve arabaların havada uçuştuğu bu köprü yıkılışı, Son Durak 2 (Final Destination 2)'deki muazzam zincirleme kazaya en çok yaklaşan facia kurgusunu bize izlettiriyor. Hemen ardından sıralanan ölüm sahneleri ise pek matah değil. Bu kadar çetrefilli yollardan hazırlanan ölüm anlarında neden her şeyin başlangıcı elektrik ve suya bağlanıyor anlamak güç. Ama gerçek bir gerilim yaratma başarısı ortaya konan jimnastik antrenmanı sahnesini, şimdiden serinin en iyi anlarından biri olarak gösterebiliriz. Zaten herkesin sırayla öldüğü ve ölenler hakkında iki kelam bile edilmeyen bir filmde 'an'ların peşinde koşmamız bizim için en mantıklı çıkış yolu. Kopyala yapıştır yaparak ilerleyen bu seride farklılık gösteren tek şey ölüm anları ise (artık bu konuda da garanti veremiyorlar) bizim de bu filmlere gidiş nedenimiz açıklığa kavuşuyor: 3-4 tane daha bol kanlı ölüm izlemek...
Giriş jeneriğinden başlayarak (Brian Tyler'ın film için yaptığı orijinal müziğe dikkat!) 3D'nin nimetlerini hakkıyla kullanan film, bu konuda hayal kırıklığı yaratmıyor. Sizi 'Ölüm'ün kovaladığı bir grup gençle baş başa bırakan ve bunu yaparken tüm tehlikeli araç gereçleri hikayenin parçası haline getiren bir filmde, 3D'nin etkiyi arttırdığı su götürmez bir gerçek. Dolayısıyla çoğu zaman kullandığımız ' ne gerek var ki ?' cümlesini Son Durak 5 için rafa kaldırıyoruz.
Korku serilerinin bir finali olmayacağını kanıtlayan Son Durak 5, son anlarında -ne kadar kafa karıştırıcı olsa da- ilk filme saygı duruşu yapmayı ihmal etmiyor. Bu gidişle sonsuzluğa uzanacak bir suçlu zevkin son halkası, iyi bir film olarak nitelendirilmeyi hak etmiyor olsa da, ' en iyi 5. filmler ' arasında yerini rahatlıkla alabilir...
firatatac.tumblr.com / firat_atac@hotmail.com